İzmir'de Rıza Bey Apartmanı davasında ara karar açıklandı
İzmir depreminde 36 kişiye mezar olmuştu! Rıza Bey Apartmanı davasında ara karar açıklandı.
İzmir depreminde 36 kişinin hayatını kaybettiği Rıza Bey Apartmanı sorumlularının yargılandığı davanın ikinci duruşmasında ara karar açıklandı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan, projede binanın sürveyanı olarak imzası bulunan Durak Kayar tahliyesine karar verirken, diğer tutuklu sanıklar statik- betonarme proje müellifi Tamer Peker, müteahhit Hasan Hüseyin Özkan ve projede mimar ve fenni mesul olarak imzası bulunan Ali Serdar Bayram'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Dava, 19 Kasım'a ertelendi.
Ege Denizi'nde Seferihisar açıklarında, geçen yıl 30 Ekim'de meydana gelen, 115 kişinin hayatını kaybettiği 6.6 büyüklüğündeki depremde Bayraklı ilçesindeki 8 katlı Rıza Bey Apartmanı'nda 36 kişi yaşamını yitirdi, 17 kişi de yaralandı. Depremin ardından başlatılan soruşturma kapsamında 4'ü tutuklu 9 kişi hakkında, İzmir 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
'İNŞAATI KONTROL ETMEK GİBİ BİR ZORUNLULUĞUM YOK'
Davanın bugün görülen ikinci duruşmasında, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla davacılar ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. Projede, binanın sürveyanı olarak imzası bulunan tutuklu sanık Durak Kayar ile bir diğer tutuklu sanık, statik-betonarme proje müellifi İnşaat Mühendisi Tamer Peker, savunmalarını yaptı. İlk olarak ifadesi alınan Peker, projeyi kendisinin yaptığını belirtip, "Projeyi hazırladım ve teslim ettim. Daha sonra kontrol için inşaat alanına hiç gitmedim. Projeyi bitirdikten sonra inşaat alanına kontrol için gitmem için bir talep olmadı. Böyle bir zorunluluğum ve sorumluluğum da yoktu. Fenni mesul olarak sorumlu bir arkadaş vardı. İmzaladık, projeyi verdik, inşaatı nasıl yaptılar bilmiyorum. O dönemdeki kanunlara göre bundan fenni mesul sorumludur. Her yaptığım projede, kendim veya akrabalarım oturacakmış gibi çalıştım. 'Müteahhidin cebinden para çıkmasın' diye ben neden uğraşayım? Her malzemeyi bir üst kaliteden yazdım" dedi.
Bir müşteki avukatının, "İnşaatın projeye uygun yapılmadığını görüp, uyarsaydınız sonuç farklı olur muydu?" sorusuna sanık Peker, "3 bin proje hazırlamışımdır. Hepsini kontrol etme imkanım yok. O inşaatın fenni mesulü, müteahhidi vardır. Telefonum hep açıktır. Sorsalardı" yanıtını verdi.
'BİNAYA YÜKLER GETİREN BALKON KAPATMALARIN OLDUĞUNU GÖRDÜM'
Peker, binanın yıkılışını televizyondan izlediğinde, zemin kattan yıkılmaya başladığını gördüğünü belirtip, "Binanın üzerinde projesine uygun olmadan yapılan, binaya ek yükler getiren balkon kapatmaların olduğunu gördüm. Bunlar tehlikeli olabilir. Ciddi inşaat hataları var. Yıkılmasındaki sebep binanın 1999 ve 2005 depreminde hasar almasına rağmen gereği yapılmamış. Suçlu olmadığımı düşünüyorum. O yıllarda 27 sene önce deprem fay hattıyla ilgili bilgimiz yoktu. O zamanki deprem yönetmeliği bugünküne göre çok farklıydı, ilkokul kitabı gibiydi" dedi.
Mahkeme başkanı, avukatlara Peker'e soru sormak için izin verdiği sırada sanık avukatı savunma yapmaya başladı. Başkanın uyarılarına rağmen Peker'in avukatı savunmaya ısrarla devam edince, mahkeme başkanı salondaki polis memurundan avukatı dışarı çıkarmasını istedi. Gerginlik üzerine duruşmaya ara verildi.
'SÜRVEYANLIK GÖREVİYLE İLGİLİ YARIM BİLGİM VARDI'
Aradan sonra, projede binanın sürveyanı olarak imzası bulunan Durak Kayar savunmasını yaparak, "Görevim masa başında çalışmayı gerektiriyordu. Binaya ruhsat alabilmek için birisinin sürveyan olarak imza atması gerekiyordu, ben de attım. Fiili olarak sürveyanlık yapmadım. İnşaat alanında da hiç bulunmadım" diye konuştu.
Müşteki avukatlarının, sürveyanlık görevinin yerine getirilmesi için inşaat alanında bulunulması gerektiğini, bu görevin ne olduğu hakkında bir bilgisinin olup olmadığını sorması üzerine Kayar, "Sürveyanlık için imza atmadan önce, bu görevin ne anlama geldiği konusunda yarım bilgim vardı, tam bilgim yoktu" dedi.
Kayar'ın savunmasının ardından söz alan müşteki avukatları, inşaatı yapan şirket hakkında tüm avukatların katılımıyla suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
1 TUTUKLU SANIK TAHLİYE EDİLDİ
İzmir depreminde 36 kişinin hayatını kaybettiği Rıza Bey Apartmanı sorumlularının yargılandığı davanın ikinci duruşmasında ara karar açıklandı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan, projede binanın sürveyanı olarak imzası bulunan Durak Kayar tahliyesine karar verirken, diğer tutuklu sanıklar statik- betonarme proje müellifi Tamer Peker, müteahhit Hasan Hüseyin Özkan ve projede mimar ve fenni mesul olarak imzası bulunan Ali Serdar Bayram'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Dava, 19 Kasım'a ertelendi.
'DİĞER BİNALARIMDA EN UFAK BİR ÇİZİK BİLE YOK'
Ara kararın açıklanmasından önce savunması alınan müteahhit Hasan Hüseyin Özkan, son 21 yıldır Uşak'ta yaşadığını belirterek, Rıza Bey Apartmanı'nın yıkıldığını televizyondan öğrendiğini ve çok şaşırdığını söyledi. Özkan, "Ben ilkokul mezunuyum, ancak bu işlere çok emek verdim. Yüzlerce bina yaptım, diğerlerinde en ufak bir çizik bile yok, bu yıkıldı. Bunun benimle alakası olmayan sebepleri var. Ben duyum aldım, bazı kat malikleri dairelerini satmak için bu binaya mantolama yapılmış. Bir metrekareye 8 delik açılmış. Binanın içinde çok oynama olmuş. Beton kalitesinin düşük olduğu söyleniyor, ben bu binayı yaparken hazır beton kullandım. Hazır betonlarda bir problem varsa bunu benim bilmem mümkün değil. 28 yıl önce atılmış beton 28 yıl sonra aynı dirayeti gösteremez" dedi.
'ANLASAM NE OLACAK, ANLAMASAM NE OLACAK'
Müteahhit Özkan, bir müşteki avukatının kendisine sorduğu, "Siz ilkokul mezunu olduğunuzu, Rıza Bey inşaat alanında bulunduğunuzu ve çeşitli kontroller yaptığınızı söylüyorsunuz. Siz bir projenin teknik detaylarını ve terimlerini anlayabilecek düzeyde misiniz" şeklindeki sorusuna, "İlkokul mezunu olmak ayıp bir şey mi? Anlasam ne olacak anlamasam ne olacak" şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine avukat, "Anlamayınca işte böyle sonuçlar ortaya çıkıyor, o yüzden soruyoruz" dedi.
'BABAM BİLE OLSA ŞİKAYETÇİYİM'
Nilay Yücel, "Ben her gün 2 çocuğumuzu babaannesine teslim edip işe öyle giderim. Ben 20 yıllık anaokulu öğretmeniyim ve 20 yıldır birçok insan bana çocuklarını emanet etti. Bu apartmanın kentsel dönüşüme gitmesini engelleyen bütün kat maliklerinden şikayetçiyim. Bu kişi babam bile olsa şikayetçiyim. Benim 2 çocuğumu bu dünyada büyütemememin hesabının sorulmasını istiyorum" dedi.
'EVDE YÜRÜRKEN BİLE EV SALLANIYORDU'
Müşteki Leyla Dilan Tezcan ise depremde anne ve babasını kaybettiğini belirterek, "2018'de bu apartmana taşındık. Evde yürürken bile ev sallanıyordu. Babam depremden 10 gün önce 'Ev başımıza yıkılacak, buradan çıkalım' demişti. Hiç kimse hasarlı olduğunu söylemedi. Herkes birbirine atıyor suçu. Depreme kadar epoksi, tadilat haberimiz yoktu. Kiracıydık, hiçbir toplantıya çağrılmadık. Şikayetçiyim" dedi. Bir diğer müşteki Sercan Turgut ise depremde ofisinde yalnız başına olduğunu söyleyerek, "Sağlam bir masa sayesinde hayatta kaldım. 10 gün hastanede yattım. 2018'de geldiğim için binaya tadilatı bilmiyordum. 4-5 saat enkaz altında kalan biri olarak toplum vicdanını rahatlatan bir karar istiyorum" dedi. Müşteki Sema Okay ise deprem günü kızı ile evde olduğunu belirterek, "Ölümle burun buruna geldik. Travmamız geçmiş değil. Kimin suçu varsa şikayetçiyim. Diş hekimliğindeki tadilattan sonra ağır bir araç geçtiğinde sallantı oluyordu" dedi.