Ancak siyasi şov yaparsınız! 7 madde sıraladı
Muhalefetten Akçaabat’taki tesis açma töreni üzerinden sert eleştiri;
Yayınlanma:
Haber61/Haber Servisi
CHP Akçaabat İlçe Başkanı Musa Hacıoğlu, Akçaabat’ta yapılan tesis açma töreni üzerinden eleştirdi. 7 maddeden oluşan Akçaabat’ın isteklerini sıralayan Hacıoğlu şunları söyledi;
Kısa bir süre önce, ilçemizde asılan pankartlarda,4 sayın bakanımızın katılımıyla ilçemizde temel atma ve açılış törenleri düzenleneceği duyurulmuştu.
Sayın bakanların yoğun programları yüzünden olsa gerek, törenlere ancak duyurulan bakanların ¼’ü iştirak edebilmiştir.
Katılım az olsa da, yurttaşlarımız törene katılan sayın bakanın dertlere derman olacak açıklamalar yapmasını ümit etmekteydiler. Üzülerek görmekteyiz ki, sayın bakan konuşmasında birkaç sayı ve bir miktar paradan bahsettikten sonra, bizleri dertlerimizle baş başa bırakıp gitmiştir.
Kimse temeli atılan 12 tesisin ne olduğunu anlamamıştır.
Kimse 270 milyon liraya mal olacak yatırımların neler olduğu bilmemektedir.
Özetle sayın bakan; “daha önce 62 söz vermiş 48 ini gerçekleştirmiştik; şimdide 36 daha söz veriyoruz, bakalım kaçını gerçekleştirmek nasip olur” deyip, çeşitli milyonluk maliyetlerden bahsedip kafaları karma karışık ederek gitmiştir.
Kamuoyuna açıklıkla şunu ifade etmek zorundayız:
1- Sayın bakanın bahsettiği bunca proje ve milyonlardan, yıldızlı deresi ıslahı ve Trabzon içme suyu arıtma tesisi hariç, neredeyse hiç birinin Akçaabat’ımızla bir alakası yoktur.
2- Sayın bakan, kamuoyunda uzunca bir süre tartışılan, “Trabzon Üniversitesinin” temelini atmamıştır.
3- İlimiz ve ilçemiz için hayati önem taşıyan, trafik sorununa çözüm getirecek herhangi bir yatırımdan bahsedilmemiştir.
4- Bahsedilen yatırımlar genel olarak birkaç yüzer metreküp beton dökülmesinden ibaret, göstermelik işlerdir.
5- Atılan temellerin hiç biri bir fabrikaya dönüşmeyecek, bölgede yaşanan işsizliğe çare olmayacaktır.
6- Bir tek okul temeli atılmamıştır
7- Bakanın açıklamalarında, bölge tarımının bel kemiği olan fındıktan ve fındık üreticisinin sorunlarından bir kelime bahsedilmemiştir.
Seçmenlerin tarafımıza vermiş olduğu muhalefet etme görevi gereği olarak,sayın bakanın değinmediği fındık konusuna tekrar dikkatleri çekmek istiyoruz.
1997 yılında ülkemizde kişi başı milli gelir 2500 Amerikan doları civarındaydı, aynı yıl bir ton fındık yaklaşık 2700 dolar ediyor ve kişi başı milli geliri fazlasıyla karşılıyordu.
2016 yılına geldiğimizde serbest piyasa yalanına terk edilen fındığın ton fiyatı, yaklaşık 4000$’a yükselirken milli gelir yaklaşık 10.000 dolar olarak ifade edilmektedir. Bu, fındık üreticisinin reel enflasyona ezdirildiğinin, sömürüldüğünün on ekmeğinden altısını yitirdiğinin en açık ifadesidir.
Fındık kooperatiflerinin batırılması sonucu olarak piyasada üreticiyi koruyacak hiçbir mekanizma kalmamıştır. Serbest piyasa denilen sistem aslında, fındık üreticisinin tek bir alıcının, İtalyan Ferrero’nun insafına bırakılmasından başka bir şey değildir.
Birkaç yılda üç milyon Suriyeliye yirmi beş milyar dolar harcayan devletimiz, fındık üreticisini korumak adına, yüzde seksen beşi ülkemizde üretilen fındığın fiyatını olması gereken yere getirmek için bir tek kör kuruş harcamamaktadır.Fındık üreticisi Mehmetler yetkililerin aklına ancak yurt içinde ve dışında yapılan vatan savunmalarında,bu uğurda ölecek ve öldürecek insan lazım olduğunda gelmektedir. Vatan savunması elbette kutsaldır ve her yurttaş istisnasız bu görevi yerine getirmelidir, ancak vatandaşlarının emeklerini korumak da devletin asli görevidir.
Devlet bu insanlar evlerini geçindirebiliyor mu diye bakmak zorundadır. Fındık üreticisi, çocuğunun okul ihtiyaçlarını, kışlık yakacağını, evinin iaşesini alabilecek, bağkur primini ödeyebilecek durumda mıdır diye sorgulamalıdır. Sokağa çıkın konuşun insanlarla. Bırakın fındık politikasını, tarım bakanının adını bilen bulabilecek misiniz bir bakın. Yokluk kader değildir. Üretici hakkını aldığında yokluk ortadan kalkacaktır zaten.
Her yıl yaklaşık olarak üç milyar dolar olan fındık gelirimizi arttırmak için, fındıktan öncelikle fındık üreticisinin para kazanmasını sağlamak için devletin sadece bir garantör olarak sisteme dahil olması yeterlidir. Bunun için halen faal olan FİSKOBİRLİK yapılarına garantör olunması yeterlidir. Bu garantörlük, hem üreticinin hem de yıllardır kaderine terk edilmiş FİSKOBİRLİK çalışanlarının sorunlarına çözüm olacak ve devlet hazinesine zarar değil kar olarak dönecektir.
Özet olarak başta işsizlik, fındık ve ulaşım sorunu olmak üzere bölge insanımızın acilen çözüm bekleyen pek çok sorunu varken, sayın bakan ilçemize gelmiş ve gitmiştir. Hiçbir derde derman olmamış, hiçbir soruna çözüm bulunmamıştır. Geleceklerin dörtte biri gelmiş, dört dörtlük bir siyasi şov yapmış ve gitmiştir. Kalanlar kaderleriyle baş başadır...
CHP Akçaabat İlçe Başkanı Musa Hacıoğlu, Akçaabat’ta yapılan tesis açma töreni üzerinden eleştirdi. 7 maddeden oluşan Akçaabat’ın isteklerini sıralayan Hacıoğlu şunları söyledi;
Kısa bir süre önce, ilçemizde asılan pankartlarda,4 sayın bakanımızın katılımıyla ilçemizde temel atma ve açılış törenleri düzenleneceği duyurulmuştu.
Sayın bakanların yoğun programları yüzünden olsa gerek, törenlere ancak duyurulan bakanların ¼’ü iştirak edebilmiştir.
Katılım az olsa da, yurttaşlarımız törene katılan sayın bakanın dertlere derman olacak açıklamalar yapmasını ümit etmekteydiler. Üzülerek görmekteyiz ki, sayın bakan konuşmasında birkaç sayı ve bir miktar paradan bahsettikten sonra, bizleri dertlerimizle baş başa bırakıp gitmiştir.
Kimse temeli atılan 12 tesisin ne olduğunu anlamamıştır.
Kimse 270 milyon liraya mal olacak yatırımların neler olduğu bilmemektedir.
Özetle sayın bakan; “daha önce 62 söz vermiş 48 ini gerçekleştirmiştik; şimdide 36 daha söz veriyoruz, bakalım kaçını gerçekleştirmek nasip olur” deyip, çeşitli milyonluk maliyetlerden bahsedip kafaları karma karışık ederek gitmiştir.
Kamuoyuna açıklıkla şunu ifade etmek zorundayız:
1- Sayın bakanın bahsettiği bunca proje ve milyonlardan, yıldızlı deresi ıslahı ve Trabzon içme suyu arıtma tesisi hariç, neredeyse hiç birinin Akçaabat’ımızla bir alakası yoktur.
2- Sayın bakan, kamuoyunda uzunca bir süre tartışılan, “Trabzon Üniversitesinin” temelini atmamıştır.
3- İlimiz ve ilçemiz için hayati önem taşıyan, trafik sorununa çözüm getirecek herhangi bir yatırımdan bahsedilmemiştir.
4- Bahsedilen yatırımlar genel olarak birkaç yüzer metreküp beton dökülmesinden ibaret, göstermelik işlerdir.
5- Atılan temellerin hiç biri bir fabrikaya dönüşmeyecek, bölgede yaşanan işsizliğe çare olmayacaktır.
6- Bir tek okul temeli atılmamıştır
7- Bakanın açıklamalarında, bölge tarımının bel kemiği olan fındıktan ve fındık üreticisinin sorunlarından bir kelime bahsedilmemiştir.
Seçmenlerin tarafımıza vermiş olduğu muhalefet etme görevi gereği olarak,sayın bakanın değinmediği fındık konusuna tekrar dikkatleri çekmek istiyoruz.
1997 yılında ülkemizde kişi başı milli gelir 2500 Amerikan doları civarındaydı, aynı yıl bir ton fındık yaklaşık 2700 dolar ediyor ve kişi başı milli geliri fazlasıyla karşılıyordu.
2016 yılına geldiğimizde serbest piyasa yalanına terk edilen fındığın ton fiyatı, yaklaşık 4000$’a yükselirken milli gelir yaklaşık 10.000 dolar olarak ifade edilmektedir. Bu, fındık üreticisinin reel enflasyona ezdirildiğinin, sömürüldüğünün on ekmeğinden altısını yitirdiğinin en açık ifadesidir.
Fındık kooperatiflerinin batırılması sonucu olarak piyasada üreticiyi koruyacak hiçbir mekanizma kalmamıştır. Serbest piyasa denilen sistem aslında, fındık üreticisinin tek bir alıcının, İtalyan Ferrero’nun insafına bırakılmasından başka bir şey değildir.
Birkaç yılda üç milyon Suriyeliye yirmi beş milyar dolar harcayan devletimiz, fındık üreticisini korumak adına, yüzde seksen beşi ülkemizde üretilen fındığın fiyatını olması gereken yere getirmek için bir tek kör kuruş harcamamaktadır.Fındık üreticisi Mehmetler yetkililerin aklına ancak yurt içinde ve dışında yapılan vatan savunmalarında,bu uğurda ölecek ve öldürecek insan lazım olduğunda gelmektedir. Vatan savunması elbette kutsaldır ve her yurttaş istisnasız bu görevi yerine getirmelidir, ancak vatandaşlarının emeklerini korumak da devletin asli görevidir.
Devlet bu insanlar evlerini geçindirebiliyor mu diye bakmak zorundadır. Fındık üreticisi, çocuğunun okul ihtiyaçlarını, kışlık yakacağını, evinin iaşesini alabilecek, bağkur primini ödeyebilecek durumda mıdır diye sorgulamalıdır. Sokağa çıkın konuşun insanlarla. Bırakın fındık politikasını, tarım bakanının adını bilen bulabilecek misiniz bir bakın. Yokluk kader değildir. Üretici hakkını aldığında yokluk ortadan kalkacaktır zaten.
Her yıl yaklaşık olarak üç milyar dolar olan fındık gelirimizi arttırmak için, fındıktan öncelikle fındık üreticisinin para kazanmasını sağlamak için devletin sadece bir garantör olarak sisteme dahil olması yeterlidir. Bunun için halen faal olan FİSKOBİRLİK yapılarına garantör olunması yeterlidir. Bu garantörlük, hem üreticinin hem de yıllardır kaderine terk edilmiş FİSKOBİRLİK çalışanlarının sorunlarına çözüm olacak ve devlet hazinesine zarar değil kar olarak dönecektir.
Özet olarak başta işsizlik, fındık ve ulaşım sorunu olmak üzere bölge insanımızın acilen çözüm bekleyen pek çok sorunu varken, sayın bakan ilçemize gelmiş ve gitmiştir. Hiçbir derde derman olmamış, hiçbir soruna çözüm bulunmamıştır. Geleceklerin dörtte biri gelmiş, dört dörtlük bir siyasi şov yapmış ve gitmiştir. Kalanlar kaderleriyle baş başadır...
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.