Bal uzmanı açıkladı "Kuraklıkla acı balda zehir etkisi arttı"
Trabzon'da bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden (KTÜ) bal uzmanı geçtiğimiz günlerce gündeme gelen "Balkız" isimli ayının yaşadıklarından sonra bal hakkında açıklamalarda bulundu.
Trabzon'da Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden (KTÜ) bal uzmanı Prof. Dr. Sevgi Kolaylı, Düzce’de kovanlardaki balı yiyen yavru ayının baygınlık geçirmesiyle gündeme gelen acı balda zehir etkisinin, kuraklığın etkisiyle arttığına dikkat çekti. Bölgede ‘deli bal’ olarak da adlandırılan balın tüketilmemesi uyarasında bulunan Kolaylı, “Kurak zamanlarda verimi artan deli balda toksinlerin miktarı da doğal olarak artıyor. Balları tüketen insanlarda da zehirlenmeler oluyor" dedi.
KTÜ Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü'nde öğretim görevlisi ve bal uzmanı Prof. Dr. Sevgi Kolaylı, Düzce’de çiftçilerin bal kovanlarına dadanan yavru ayının fazla yediği bal sonrası baygınlık geçirmesiyle gündeme gelen ve halk arasında 'deli bal' olarak da adlandırılan acı balda, küresel iklim değişikliği kaynaklı kuraklıktan sonra zehir etkisinin arttığını söyledi. Prof. Dr. Kolaylı, dünyada yüzde 98’i Karadeniz Bölgesi'nde üretilen ve sofralık bal olmadığına dikkat çektiği acı balın ilaç sanayisinde kullanılmasını önerdi.
‘KURAKLIKTA TOKSİNLERİN ETKİSİ ARTIYOR’
Acı balın, bölgede ormangülü çiçeğinden elde edildiğini belirten Prof. Dr. Kolaylı, “Bu çiçeğin çok güzel bal verimi var ama komar çiçeğinde zehir etkisi gösteren bir madde var. Bu her zaman çok fazla miktarda deli balda bulunmuyor. Bu yıl olduğu gibi yağmurun az olduğu kurak zamanlarda deli bal verimi artıyor ve bu deli balda bulunan toksinlerin miktarı da doğal olarak artıyor. İşte o zaman bu balları tüketen insanlarda bazı zehirlenmeler oluyor. Baş dönmesi, mide bulantısı, kusma, ani tansiyon düşüklüğü, halüsinasyon görme gibi semptomları oluyor deli bal zehirlenmesinin. Bu da 2 gün boyunca devam edebiliyor” diye konuştu.
‘BU BAL SOFRALIK DEĞİL’
Deli balın ilaç sanayisine kazandırılması için bir an önce çalışmalara başlanılması gerektiğini savunan Prof. Dr. Kolaylı, “Bu bal, filmlere konu olmuş ve hatta biyolojik silah olarak da kullanılmış. Dünyada ilk biyolojik silah olarak kullanılan baldır, deli bal. Zigana yörelerinde İran askerleri geri dönerken deli baldan yemişler ve topluca etkilenmişler. Bu bal sofralık bir bal değil. Özellikle ilaç sanayide kullanılması gereken tıbbi açıdan çok nemli bir bal. Bu balı dünya genelinde öne çıkarmak ve ilaç sanayisine kazandırmak gerekiyor. Düzce’de çiftçilerin bal kovanlarına dadanıp fazla deli bal yiyen ayının gündem olmasından sonra bir farkındalık oluştu. İlaç sektörüne kazandırılması için geç kalınmış bir ürün. Daha fazla geç olmadan harekete geçilmeli” dedi.
DELİ BAL
Deli bal, arıların beyaz ormangülü ve Kafkas ormangülü çiçeklerinden elde ettiği, halk arasında 'bal tutması' denilen olaya (deli bal zehirlemesi) neden olan arı ürünüdür; halk arasında 'tutan bal' da denilir. Ormangülleri türleri, Türkiye'de Karadeniz ikliminin görüldüğü deniz seviyesinde 3 bin metre yüksekliğe kadar olan bölgelerde yetişir. Deniz seviyesinde mayıs ayında açan çiçekler yüksek alanlarda yaz süresince açıktır. Dalı, yaprakları, çiçekleri de zehirli olan bitkiye halk arasında 'kuzu katili', 'dana katili' de denilmektedir. Deli balı alışkın olmayan kişilerin az miktarda tüketmeleri bile sağlık sorunları oluşmasına neden olmaktadır. Avrupa'da doktor gözetiminde tansiyon düşürücü olarak kullanılmaktadır.
ZEHİRLENME BELİRTİLERİ
İçinde yer alan grayanotoksin maddesinin zehirlenmeye yol açtığı ve 1 kaşık tüketilmesiyle genellikle 1- 1,5 saat içinde etkilerinin görülmeye başlandığı deli balın vücutta olumsuzluğa neden olan belirtileri ise kalp ritmi bozukluğu, boğazda yanma, deride ve gözde kızarma, bulantı, kusma, ağız ve burunda kaşınma, tükürükte artış, bulanık görme veya geçici körlük, baş ağrısı ve dönmesi, ishal, tansiyon düşüklüğü ve bilinç kaybıdır.