Prof. Dr. Yüksel Aliyazıcıoğlu’ndan tepki! “Biz bu savaşın ön safındayız: Kınıyorum”
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yüksel Aliyazıcıoğlu hastanede yaşanan sağlıkta şiddet olayına tepki gösterdi.
Haber61 – Haber Servisi - Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’nde bayan doktora yönelik gerçekleşen şiddet olayının yankıları sürüyor.
Geçtiğimiz günlerde KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’nde bir hasta yakını kadın doktora oksijen tüpü ile saldırmış ve hastaneye zarar vermişti. Gözaltına alınan şahıs çıkarıldığı mahkeme tarafından ev hapsine alınmıştı.
Olayın yankıları sürerken Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yüksel Aliyazıcıoğlu Haber61’e yaptığı açıklama ile olaya tepki gösterdi.
Prof. Dr. Yüksel Aliyazıcıoğlu şunları söyledi;
BİZ BU SAVAŞIN ÖN SAFINDAYIZ: KINIYORUM
Şiddet olayınca öncelikli olarak ortada bir mevta var. Allah Rahmet eylesin. Kanser hastası. Sonuç itibariyle sağlık çalışanı elinden geleni yapar ve takdiri ilahi, bazı noktalarda yapacak bir şey kalmaz. Allah Rahmet eylesin ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Diğer tarafa baktığımızda maalesef ülkemizde sağlık çalışanlarına olan bu saldırgan tutumu da anlamak mümkün değil. Hele hele kovid ile mücadelenin üst seviyede yapıldığı bir ortamda, ülkemizde ve hastanemizde, hastalara ya tulumla, ya gömlekle, ağzımızda maske, başımızla bone ile yaklaşmak zorunda olduğumuz bir dönemde, acılıyız, anamızı babamızı kaybettik kisvesine sığınarak tasvip etmemiz mümkün değildir. Böyle bir şey kesinlikle kabul edilemez. Hangi meslek grubunda olursa olsun bunu tasvip etmemiz mümkün değildir. Bizler burada 425 tane asistan arkadaşımız, 230 tane öğretim üyemizle 650 hemşire ile 2 Bin 500’e yaklaşan toplam personelimizle bir hizmet sunmaktayız. Bu hizmeti vatandaşa sunuyoruz ve bundan mutluyuz. Bizim işimiz görevimiz bu. Ordumuz savaşa gittiğinde nasıl ön safta oluyorsa bizim de savaşımız bu. Biz savaşın ön safındayız. Ön saflarda mücadele eden arkadaşlarımızdan birine, genç bir meslektaşımıza böyle bir saldırıda bulunulmasını şiddetle kınıyorum. Burada çalışan herkes sağlıkçılarımız ve destek personelleri dahil olmak üzere hepsi bizim için değerli. Biz bunlarla beraber yürüyoruz. Bu süreçte ne azından bizi mutlu eden gelişmeler de oldu. Başka Sayın valimiz olmak üzere Sağlık Müdürümüz ve her zaman yanımızda olmak üzere sayın Rektörümüz, hem arayarak hem gelerek ne yapılması gerektiği noktasında geçmiş olsun dileklerini ilettiler ve destek verdiler. Teşekkür ediyorum. Bu ilk değildi ama umarım ki son olur. Bu iş cezasız olmayacak. Kimsenin kimseye ve özellikle size hizmet veren, ananız, babanız, çoluk çocuğunuz için çalışıp çabalayan bir meslek grubuna öyle yada böyle haklı çıkaracak hiçbir şey yoktur. Bu şekilde yaklaşmak kesinlikle tasvip edilemez. Cezaların aktif halde uygulanması ve bu tür saldırıda bulunanların hesabını vermesi durumunda pozisyon alınırsa bunun önüne geçilebileceğini düşünüyorum.
"HAK ARAMA YOLLARI FARKLIDIR"
Biz demokratik hukuk devletiyiz. Bu düşünceleri bizim kafamızdan çıkarıp atmamızın yolu uzlaşı kültürüdür. Herkesin bir hakkı olduğudur. Hangi meslek grubunda olursa olsun, kim olursa olsun, kimsenin kimseye böyle davranmaya hakkı yoktur. Her meslek grubu hata da yapabilir, yanlış konuşabilir yada insanlar bunu yanlış anlayabilir. Ama hak arama yolları farklıdır. Herkes bu ülkede hakkını arayabilir. Eğer bir eksiklik, yanlışlık yapıldığı noktasında bir kanaat oluşmuşsa önyargısız. Bunu vurgulamak istiyorum çünkü son dönemde bizim meslek grubumuza karşı oluşan önyargı bizi çok üzmekte ve kırmakta. Bunun önünü bir an önce almalıyız. Uzlaşı kültürünü, hangi haklara sahip olduğumuzu, hakkımızı kanuni platformlarda arayabileceğimizin bilincini artık içimize yerleştirmeliyiz. Ben bindiğim dolmuştaki şoförle, alışveriş yaptığım esnafla, tedavi için gittiğim hekimle ve sağlık çalışanıyla yada gittiğimiz bir devlet dairesinde görevini yapan bir memurla, kaşını gözünü, üslubunu beğenmedim şeklinde bir diyaloğa girersem bunun sonu gelmeyecektir. Bunun sonu kaostur, böyle bir şey olmasına imkan yok. Dolayısıyla biz yeni bir uzlaşı kültürü geliştirmeliyiz. Haklarımızı ve neyi nereden ne şekilde arayacağımızı bilmeliyiz. Böyle şeyler başvurmak çok eski de kalmalı.