Trabzon Barosu’ndan 8 Mart Kadınlar Gününe özel program!
Trabzon Barosu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe özel program düzenledi.
Trabzon Barosu tarafından düzenlenen program 15 Temmuz Şehitler ve Hürriyet parkında gerçekleşen program çelenk sunma ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Ardından açıklamalarda bulunan Trabzon Barosu Başkanı Duygu Keleş Aydın konuşmasında şu sözlere yer verdi;
“Mart; Kadınların, ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda eşitliğin sağlanması, emek sömürüsünün ve ayrımcılığın sonlandırılması kadının insan hakkı ihlallerinin önlenmesi için; eğitim, kültür, ekonomik ve hukuk alanlarında gerekli çalışmaların yapılması taleplerini yükselttikleri mücadele ve dayanışma günüdür. Bu nedenle kadın mücadelesi aynı zamanda eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesidir. Çünkü toplumsal cinsiyetçi bakış, kadınların hayatlarına ne yazık ki, ayrımcılık, eşitsizlik ve şiddet getirmiştir. Kadınların, 1857 yılında başlattıkları ve yanarak ölme pahasına verdikleri mücadelenin yıl dönümündeyiz. "Bu nedenle, 8 Mart'lar bir kutlama günü değil, kadınların sorunlarını ve taleplerini dile getirme, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı çıkma günüdür. Kadın cinayetlerinin arttığı, işleniş biçimlerinin vahşileştiği, kadınların yaşam tarzına yönelik saldırıların sık sık gündeme geldiği bir dönemden geçiyoruz. Ne yazık ki, kadına yönelik şiddette ve kadın cinayetlerinde her yıl, önceki yıllara oranla ciddi bir artış görülmektedir. Kadını eşit ve özgür bir birey olarak görmeyen zihniyetin beslendiği sosyal ve siyasal ortam ortadan kaldırılmadan kadınların insan hakkı ihlallerinin önlenmesi mümkün değildir. Ne yazık ki, kadına yönelik şiddet yaygınlaşmakta, şiddete uğrayan kadın ise yalnızlaşmaktadır. Bu nedenle; kadınlar, şiddete uğramaları halinde izlemeleri gereken yollar konusunda bilgilendirilmeli, ilgili kurum ve kuruluşlardan gereken desteği almaları sağlanmalıdır. Kadınların toplumda hak ettikleri yere gelebilmeleri için kadın erkek ayırt edilmeksizin herkesin kadına bakış açısını değiştirmesi gerekmektedir. Bu değişim eğitimle başlar. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi; "Bir topluluk, bir ulus, erkek ve kadın olmak üzere iki ayrı cins insandan oluşur. Bir ulusun bir bölümünü geliştirip diğer bölümünü geliştirmeden toplumun tümünün gelişmesi olanaksızdır. Bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür?" Eğitimin gücü, Kadının iş yaşamına, sosyal ve siyasal hayata katılmasının artmasını sağlayıcı ve teşvik edici düzenlemelerin varlığı ile de desteklenmelidir. Bu nedenle ülkemizde, aile içinden başlayarak kamusal alana yayılan cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliğine neden olacak politikaların bir an önce sonlandırılması gerekmektedir. Kadınların ve tüm şiddet mağdurlarının haklarını korumaya yönelik tedbirlerin hiçbir ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını teminat altına alan İstanbul Sözleşmesi, bu alanda Türkiye'nin elindeki en iyi uluslararası sözleşmedir. Bu nedenle, kadınların yaşam haklarının güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz.6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesinin eksiksiz olarak uygulanması talep ediyoruz. Türk kadınına dünyanın birçok ülkesinden önce seçme seçilme hakkı veren, Türk Medeni Kanunu ile kadınların eşit yurttaş olmalarının yolunu açan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarına teşekkürü borç biliyoruz. Hak savunucusu olarak bizler; uzun mücadeleler sonucunda elde edinilmiş Kadın Haklan kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik her türlü girişime karşı, mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız. Her ne olursa olsun umudumuzu yitirmeden direnişlerimizin, çabalarımızın ve mücadelemizin süreceğine inancımız tamdır. Birlik dayanışma ve mücadele günü olan bugünde, eşit hakların hayata geçirildiği, toplumun cinsiyetçi bakış açısının yok olduğu, kadına yönelik şiddetin son bulduğu güzel günlerde bir arada olmak dileğiyle hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyoruz.”
Açıklamalarda bulunan Av. Sibel Suiçmez ise,” Bugün kadınlarımız, kardeşlerimiz sokaktalar, alandalar her yerdeler. Bugün özgürlük, demokrasi, adalet isteğimizi bir kez daha yüksek sesle dile getireceğiz. Elbette kızgınlıklarımız var, bugün deprem bölgelerinde olan kadınlarımızın çocuklarımızın da atacak olduğumuz çığlıklarda sesleri var. 8 Mart dediğimizde aklımıza gelen hak mücadelesi nedeniyle dünyanın her yerindeki hayatını kaybedenleri anmak ve bir kez daha taleplerimizi dile getirmek istiyoruz. Kadınıyla erkeğiyle eşitliğin sağlanmadığı bir yerde demokrasi , insan hakları mümkün değildir. Bir kez daha kadın erkek eşitliğinin sağlanmasının politik bir tercih olduğunu belirtmek isterim. İşte bu noktada devlere düşen, kadın erkek eşitliğinin sağlanacağı mevzuatı ortaya koymak ve inançla istekle bunu yerine getirmektir. “ ifadelerini kullandı.
Trabzon Barosu tarafından kadın hakları ve Trabzon Barosu Adli Yardım faaliyetleri konusunda halkı bilgilendirme amaçlı stantlar kuruldu.
Yapılan açıklamalar sonrasında program sona erdi.