Trabzon'un Çaykara ilçesinde yaşayan Selma ve Nizamettin Arslan çifti, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğünce düzenlenen tarım eğitimlerinde öğrendikleri yöntemlerle sebze ve meyve üreterek ek gelir elde ediyorlar.
Antalya'da uzun yıllar yaşayan Nizamettin Arslan, 2019'da evlendiği emekli bankacı Selma Arslan'ı memleketini görmesi için Çaykara'ya gezmeye getirdi.
Selma Arslan'ın ilçenin doğasına hayran kalması üzerine çift, buraya yerleşme kararı aldı.
O dönem öğretmenliğe devam eden Nizamettin Arslan'ın da tayin olmasıyla çift, ilçenin Maraşlı Mahallesi'ne yerleşti.
Arslan çifti, 4 yıldır yaşadıkları ilçede, Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü tarafından organize edilen tarım eğitimlerine katıldı.
Yaklaşık 4 ay kütükte istiridye mantarı yetiştiriciliği, 3 hafta da alabalık yetiştiriciliği eğitimi alan Nizamettin ve Selma Arslan, aynı kurslarda tarımsal ekonomi, tarımda kalkınma, paketleme, pazarlama, tasarlama, araziye göre ekim, bitki ekim alanları, tıbbi aromatik bitki, doğada yetişen bitkiler, toplama yöntemleri ve kurutma metotlarını da öğrendi.
Çift, öğrendikleri tekniklerle ilçe merkezinden 900 metre yükseklikteki 700 metrekarelik arazilerinde domates, salatalık, patlıcan, biber, mandalina ve limonun yanı sıra 170 kütükte istiridye mantarı, aronya, bamya, böğürtlen, frenk üzümü, bezelye, kabak, tere ve maydanoz gibi yeşillikler yetiştiriyor.
Selma Arslan, 21 yıl bankada çalıştıktan sonra 2018'de emekli olduğunu, bir yıl sonra da Nizamettin Arslan'la hayatını birleştirdiğini söyledi.
Eşinin memleketi Çaykara'ya ilk defa gezmeye geldiğinde çok etkilendiğini anlatan Arslan, "Buranın doğasına hayran kaldım, aşık oldum resmen. Eşim tayinini istedi, var olan araziye ev yaptık. Eşimle birlikte kendimizi doğaya adadık." dedi.
Arslan, bahçesine ilk önce ahududu, böğürtlen, frenk üzümü ve goji berry fidanları diktiğini belirterek, bu yıl aldığı mahsulün bir kısmını evinde değerlendirdiğini, bir kısmını da Uzungöl'de ve pazarda sattığını ifade etti.
Arazileri yüksek rakımda olduğu için üretimden verim alamayacaklarının kendilerine söylendiğine işaret eden Arslan, "Ben, eşim ve çocuklarım, besiciden aldığımız 55 çuval koyun gübresini araziye yaydık. Patlıcan, domates, biber, salatalık, bamya, bakla, bezelye, çilek ürettik, hepsi de oldu." diye konuştu.
Arslan, konservesini yaptığı ya da dondurucuda sakladığı ürünleri yakınlarıyla paylaştığını dile getirerek, iki yıldır ürettiği kütükte istiridye mantarını da sattığını belirtti.
"Beni görenler, 10 yaş daha gençleştiğimi söylüyorlar"
Boş durmayı sevmediğinin altını çizen 48 yaşındaki bir çocuk annesi Arslan, "Eşim hem evde hem bahçede destek bana. Burada olmaktan memnunum, doğasını seviyorum, arkadaşları seviyorum, üretmeyi seviyorum. Buraya taşınmakla gençleştim. Beni görenler, 10 yaş daha gençleştiğimi söylüyorlar." dedi.
Arslan, "Bir şeyi severek yapmak lazım, ne yaparsam yapayım sevdiğim için yapıyorum, severek yapıyorum." ifadelerini kullanarak, şunları kaydetti:
"Buraya yerleşmeyi ben istedim, sağ olsun eşim de beni kırmadı. Her şeyi severek yapıyorum. Yaptığım yemekte, ektiğim tohumda, her şeyi sevgiyle üretmeye çalışıyorum. Şehrin kalabalığından, trafiğinden, hava kirliliğinden uzağız, burada hava kirliliği sıfır. İnsanlar buraya sadece doğal su içmek için bile yerleşebilir. Ömrünüzü uzatmak istiyorsanız, daha sevgiyle bakmak istiyorsanız, o kalabalıktan uzaklaşın. Emekli olanın doğaya, köy yerlerine kaçmaları gerekiyor."
Çaykara'ya yerleştikten bir süre sonra emekliye ayrılan 64 yaşındaki iki çocuk babası Nizamettin Arslan da arazisindeki fındık ocaklarını sökerek, sebze ve meyve üretimine yöneldiklerini söyledi.
Nizamettin Arslan, üretim yaptıkça eşiyle mutlu olduklarını anlatarak, "Emekli olanlar memleketlerine dönsünler. Ülkemizin birçok yerinde başarılı işler yaptılar, emekliliklerinde de bunları memleketlerine yansıtsınlar. Emekli olup şehrin beton yığınlarının içinde yaşamaktansa gelsinler, hayatlarının son zamanlarını kendi memleketlerinde ve köylerinde yaşasınlar, hem buraya hizmet etsinler." diye konuştu
Kaynak: