1. Savunma Mekanizması Nedir?
Savunma mekanizmaları kaygı yaratan, çeşitli sebeplerden kişinin üzerine düşünmek istemediği, bazen kaçmak istediği konulara karşı kendini koruduğu bilinçdışı tepkilerdir.
Savunma mekanizması kavramı ilk kez psikanalizin kurucusu Sigmund Freud tarafından tanımlanmıştır. Freud yapısal kişilik kuramında ortaya attığı id, ego ve superego kavramlarının denge içerisinde olması için, id’in doyuramadığı sonsuz dürtüyü superego’nun toplumsal normlar ve idealler ile makul seviyede tutma çabası savunma mekanizmalarını ortaya çıkarmaktadır.
Savunma mekanizmalarının ilk amacı kişiyi kaygıdan, benliğine yönelik saldırılardan korumaktır ve bir ölçüde kullanıldığı takdirde koruyucudur. Doğal bir şekilde, bilinçdışı düzeyde, farkında olmadan hepimiz savunma mekanizmalarını kullanılırız. Peki savunma mekanizmaları ne zaman zarar verici bir hal alır?
Bu yazımızda en çok kullandığımız savunma mekanizmalarını, bunların nasıl çalıştığını ve savunma mekanizmalarının ne zaman patolojik bir hal alabileceğini açıklayacağız.
2. Savunma Mekanizmaları Kavramı Nasıl Ortaya Çıktı?
Savunma mekanizmaları kavramından ilk olarak Freud’un “Savunmaların Nöropsikozu” (1984) yazısında bahsedilmiştir. Freud histeride kullanılan savunmalardan bahsetmiş, ancak bunun yalnızca histeriye değil, obsesyonlarda hatta psikozda da görülebilen mekanizmalar olduğunu öne sürmüştür. Freud’a göre savunma mekanizmaları ilk olarak cinsel dürtüleri bastırmak için egonun çabası olarak tanımlanmıştır.
Savunma mekanizmaları sonrasında Sigmund Freud’un kızı Anna Freud tarafından geliştirilmiş ve kapsamlı çalışması Ego ve Savunma Mekanizmaları (1966) ile birçok savunma mekanizmasını tanımlamıştır. Anna Freud babasını id üzerinde çok durması ile eleştirmiş ve savunma mekanizmalarını “ego” etrafında incelemiştir. Ego’nun burada dürtüleri ve toplum normlarını dengeleyen, bu görevi de savunma mekanizmaları ile yerine getiren kişilik yapısı olarak düşünebiliriz.
Daha sonrasında Otto Kernberg (Sınır Durum ve Patolojik Narsisizm, 1967) ve Melanie Klein (1973) tarafından da savunma mekanizmaları geliştirilmiş, çocuklarda ve bazı kişilik bozukluklarında kullanılan savunma mekanizmalarından bahsedilmiştir.
3. Olgun ve Gelişmemiş Savunma Mekanizmaları
Savunma mekanizmaları kendimizi psikolojik stresten ve benliğe uyuşmayan durumlardan korunma şeklimiz olarak ortaya çıkar. Kullanılan savunmalar kimi zaman başarılı şekilde iyi oluşumuzu sürdürmeyi sağlarken, bazı savunma mekanizmaları daha sağlıksız ve kimi zaman da yıkıcı olabilir.
Olgunlaşmamış savunma mekanizmaları genellikle kaygıyla başa çıkma konusunda daha etkisiz, daha ilkel, gelişmemiş stratejilerdir. Olgunlaşmış savunma mekanizmaları ise kaygıyla daha sağlıklı ve etkili şekilde başa çıkma stratejilerini temsil eder.
Kullanılan savunma mekanizmaları zaman içinde değişebilir ve farklılaşabilir. Psikolojik iyi oluşun mümkün olabilmesi ve sürdürülmesi için olgunlaşmış savunma mekanizmalarını kullanma yeteneği geliştirilmelidir. Bu mekanizmaları geliştirmek, olgun savunma mekanizmalarını kullanmayı öğrenmek psikoterapi ile mümkün olabilir. Hiwell Online Psikoterapi Platformu’nda yüksek lisansını tamamlamış uzman psikologlar ile online terapi sürecinize başlayabilirsiniz.
Problem çözme, yüceltme, mizah, beklenti oluşturma gibi savunmalar olgunlaşmış savunma mekanizmalarına örnek verilebilirken; inkar, değersizleştirme, yer değiştirme, bölme, reddetme mekanizmaları olgunlaşmamış savunma mekanizmalarındandır.
4. En Sık Kullanılan 7 Savunma Mekanizması
1. İnkar
İnkar en sık kullanılan savunma mekanizmalarındandır ve kişinin yüzleşmekten kaçındığı, yoğun kaygı ve stres sebebi olay, kişi veya duygulara karşı yok sayma, yüzleşmeme gibi tepkiler verdiği durumlarda kullanılır.
Gerçek kabullenemeyecek kadar kaygı yarattığında, kişi bu durumla onu yok sayarak başa çıkmayı seçer. Açık bir reddetme söz konusudur. Bu yok sayış travmatik bir olaya karşı olabilirken, bir bağımlılığını reddetmek veya benliğiyle uyuşmayan bir davranışı inkar etmek de olabilir.
Geçici olarak stresten uzaklaşmayı sağlasa da, inkar etmek uzun ve yoğun bir hal alırsa kişiyi farkındalıktan uzak tutar ve kişi inkar etmek için fazla enerji harcar.
İnkar mekanizmasına örnek, sevdiği bir yakınını kaybeden bir kişinin onun ölümünü kabullenmeyip hala bir yerde yaşadığını ve bir gün geleceğine inanması olabilir. Kaybın yarattığı üzüntü ile ancak kaybı yok sayarak başa çıkabilir.
2. Yer Değiştirme
Yer değiştirme kişinin duygu, düşünce veya dürtüsünü çeşitli sebeplerden gerçek nesnesine değil, başka bir kişi veya duruma yönlendirmesidir. Rahatsız edici durum ancak bu şekilde tolere edilebilir ancak yer değiştirme uzun vadede sağlıksız bir savunma mekanizmasıdır.
Yer değiştirmede kişi gerçekten tepki vermesi gereken kişiye değil bir başkasına tepki gösterir. Çünkü gerçekten tepki vermesi gereken kişi onu zor duruma sokabilecek veya kaygı yaratan biridir. Örneğin iş yerinde haksızlığa uğradığını düşünen biri patronuna tepki vermek yerine ailesinden birine öfke ile davranabilir.
3. Rasyonalize Etme (Mantığa Büründürme)
Rasyonalizasyon, kabul edilemeyen ve stres yaratıcı davranış veya duygu, veya dürtüyü gerçek sebebinden ayrıştırarak ve gerçek sebebini yok sayarak bir başka makul sebeple rasyonel temellere dayandırarak açıklamadır.
Rasyonelize ederek kişi kendi öz saygısını korumayı ve kaygıyı önlemeyi amaçlar. Başarılı olduğu durumları kendine atfederken, başarısızlıklarını dışsal sebeplere dayandırarak özgüvenini sürdürme eğilimindedir.
Bu mekanizmaya örnek olarak sınavdan düşük not alan kişinin bunun sebebi olarak sınavın zorluğunu veya dersi veren öğretmenin kendisine düşük not verdiğini sunması olabilir.
4. Bastırma
Bastırma, farkındalık geliştirerek baş edilemeyecek olan stres yaratıcı olayları bilinç düzeyinden bilinçdışına atma mekanizmasıdır. Bu kaygı yaratıcı olaylar öylece kaybolmaz, bilinçdışında var olmaları ile hala ilişkilerini, davranışlarını ve karakterize özelliklerini etkilemeye devam eder. Bastırmaya bir örnek travmatik bir olayı unutmak ve bunu bilinç düzeyinden uzaklaştırmak olabilir.
5. Yansıtma (Projeksiyon)
Yansıtma kişinin kendine dair kabul edemediği özelliklerini, duygu veya düşüncelerini kendisinden ayırıp başka kişilere yöneltmesini ifade ediyor. Yansıtma arzunun başka şekilde ifade edilmesi, bu şekilde de kaygının azaltılması anlamına geliyor.
Bu savunma mekanizmasına bir örnek, partnerini dürtüsel olarak aldatma eğiliminde olan bir kişinin yoğun şekilde kendisinin partneri tarafından aldatılacağına inanması olabilir. Kişi aldatma eylemini kendi benliğine yakıştıramaz ve bu fikir büyük bir kaygı yaratır, bu kaygıyla ise ancak bu eylemi karşısındakine yansıtarak baş edebilir.
6. Regresyon (Gerileme)
Regresyon, kişinin kaygı yaratan durumla karşılaştığında başa çıkamayağı bir noktaya geldiğinde başka bir evreye geri dönme eğiliminde kullandığı savunma mekanizmasıdır. Stresli bir durumda çocuksu bir evreye, daha önceki duygusal veya bağımlı bir aşamaya regrese olmaya yatkın olabilir. Böylelikle stresli durumla yüzleşmek geçici olarak engellenmiş olur.
7. Karşıt Tepki Kurma (Reaksiyon Formasyon)
Karşıt tepki kurma kişinin karşılaştığı rahatsız edici durumu kabul etmek yerine duruma karşı aslında olanın tam zıttı bir tavır alması, bilinçdışı düzeyde var olan tepkisine karşıt bir tepki göstermesidir.
Karşıt tepki kurma savunma mekanizmasına bir örnek, kişi yoğun öfke duyduğu kişiye karşı tam tersi çok sevecen ve minnettar davranışlar sergileyebilir. Başka bir örnek, küçük kardeşi yeni doğan bir çocuğun ebeveyninin ilgisine yönelik kıskançlığı, tam tersi küçük kardeşine aşırı bir sevgi gösterisinde bulunması olabilir. Bu şekilde çocuk, istenmeyen duygu ve düşünceleriyle başa çıkabilmiş olur. İçsel çatışmalar kişi tarafından ancak bu şekilde dengelenebilecektir.
5. Savunma Mekanizmaları Ne Zaman Sağlıksız Bir Hal Alır?
Bir sorun ile yüzleşmek, gerçekliğini kabul etmek ve üzerine gitmek her zaman kolay olmayabilir. İnsan varoluşu ile sorunlarla baş etme mekanizmalarını bilinçdışı düzeyde sürekli sürdürür, bu şekilde hayatın getirdiği zorluklar ve travmatik olaylarla başa çıkabilir, esenliğini sürdürmeye devam edebilir hale gelir. Savunma mekanizmalarının ortaya çıkışı ilk başta, bir süreliğine ve belli ölçüde kullanıldığında efektif olabilse de bu mekanizmaları çok fazla ve uzun süre kullanmak sağlıksız bir hal alabilir.
Psikoterapi, savunma mekanizmalarınız ile ilgili derin bir içgörü sağlayabilir, karşılaştığınız olaylar karşısında davranışlarınız ve tepkileriniz üzerine farkındalık edinmenizi kolaylaştırabilir. Bu farkındalık karşısında sağlıklı savunma mekanizmaları geliştirmeyi öğrenmek yaşam boyu önem arz eden bir beceridir.
Psikoterapi ekollerinden şema terapi, psikolojik sorunlara bütüncül bir yaklaşım sunar. Kişinin psikolojik yapısını, rahatsızlık veren durumlarla başa çıkma örüntülerini anlama ve farkındalık geliştirme amacı taşır. Şema terapi, kullandığınız olgunlaşmamış savunma mekanizmalarını ve bunlarla ilişkili negatif düşünce kalıpları keşfedip nasıl değiştireceğinizi öğrenmek için faydalı olabilir.
Kaynak: