Ahmet Vefik Paşa deli dolu bir insandır. Faytonuyla girdiği sokağın "çıkmaz" olduğunu görünce sinirlenir: "Bu çağda çıkmaz sokak mı olurmuş birader?" (Bu çağ: 19. yüzyılın ikinci yarısı.) Geri dönmek yerine duvarı yıktırıp yoluna devam eder.
Sokağın çıkmaz olduğunu görebilmek lazım. Genelde girişe tabela koyuyorlar. Bursa'da sahiplerinin elinden kaçan boğa, tabelayı fark etmediği için girdi ve yakalandı. Beyoğlu'nda bir sürücü, sokağa daldıktan sonra, “Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” dedi, arabasıyla merdivenlerde asılı kaldı.
Kimi fikir sahipleri "çıkmaz sokak"ın bilinçli bir seçim olduğunu ileri sürerler. Daha güvenli, korunaklı bir yerleşim alanıdır çünkü. (Geçmeyin oğlum burdan!..) Başka akıl fikir sahiplerine göre ise plansız ve çarpık yapılaşmanın ürünüdür bu -sayısı bilinemeyecek kadar çok- garipsenesi yollar. O yüzden de olumsuz bir deyime dönüşmüştür bu söz öbeği.
Şahabettin Süleyman'dan Kemalettin Tuğcu'ya, Tuncer Cücenoğlu'ndan Uğur Mumcu'ya, pek çok yazarın kitabına ad olmuştur “çıkmaz sokak”. Yasak ilişkiler, umutsuzluk, kumar, uyuşturucu, şiddet... birer çıkmaz sokaktır. Ümit Yaşar'ın aynı başlıklı şiirinde ise tek taraflı aşk belasıdır çıkmaz sokak. Kısacık şiiri özetlersek: "Bir daha dünyaya gelsem / Yine seni severdim / Beni üzesin diye / Sen de yine beni sevmezdin / Kahrımdan öleyim diye..."
Bireyler gibi toplumların da çıkmaz sokakları vardır. Bilimin tersine yürüdüğün yol bir çıkmaz sokaktır mesela. Böyle alacakaranlıkta, Liyakatsizlik Caddesi'nde koşmaya başladın mı duvara toslarsın mesela. Denetimsizlik, israf ve adaletsizlikle yürünen yolların da hiçbir yere çıkmadığı biline. Ama vergi üstüne vergi koyup zam üstüne zam yapmak, ekonomik bir çıkar yol olabilir, değil mi hocam?
Çıkar yol demişken...
Bir karikatür görmüştüm: Kendi ekonomik modelini uygulamaya koyan Robin Hood, bir adamın arabasını durdurup paralarını ve mücevherlerini gasp ettikten sonra ve kaçıp gitmeden önce gerekçesini açıklıyor:
"Ben Robin Hood. Zenginden alıp yoksula veririm..."
"Evet, ama" diyor adam, "Her şeyimi aldın, şimdi ben yoksul bir insan oldum."
"Öyle mi, ha, evet. Hay Allah!.." diyor Robin Hood. Kafası karışıyor. Para ve mücevher torbacığını adama geri uzatıyor.
Servetini geri alan adam minik bir sevinç çığlığı atıyor:
"Yaşasın! Yeniden zengin bir insan oldum!"
"Nee, zengin mi oldun? Ver ulan şunları geri!.."