Haber61

Haber61

Çocukları denize dökelim!

Yıl 2005.

Ekspres Gazetesi muhabiriyim. Dönemin Emniyet Müdürü şu anki İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek"in eşi Hayriye Akyürek ile röportaj yapmak üzere evlerindeyim.

Hayriye Hanım açık sözlü bir hanımefendiydi.

Öyle siyasi kaygısı falan yok.

Sorunları gizlemenin faydalarından faydalanmayacak kadar dürüst bir kadın.  

Ne sorduysam açık yüreklilikle düşüncelerini anlattı.

Sohbetimizde Trabzon"da sayılarının azlığından bahsedilse de (diğer illere göre) sorun olarak dahi görülmese de mendil vb. ürün satan sokak çocukları da vardı.

Aslında konu eşi Ramazan Akyürek"in üstüne vazife olmayan işlerle uğraşmak zorunda kalması idi. Emniyet Müdürü"nden iş istemeye gelen insanların olduğu bir şehirdi konumuz.

Hayriye Hanım anlatıyor;

“Akşam saatleriydi. Ramazan Bey"in telefonu çaldı. Arayan Trabzon Milletvekillerinden biri. "Ramazan Bey"e bu sokak çocuklarını toplayın" diyor sayın vekil.

Ne acı. Ramazan Bey de sokak çocuklarını toplatıyor ertesi gün. Ve tekrar vekile telefonla dönüp "Sayın Vekilim ben çocukları topladım. Şimdi ne yapayım. (Yanıt yok) Bu çocukları denize mi dökeyim, diyerek yanıt veriyor”

Hayriye Hanım"ın ifadeleri ertesi gün manşette… “ÇOCUKLARI DENİZE Mİ DÖKEYİM”

Aynı gün sabahı bir telefon. Ramazan Akyürek"in özel kalemi.

Sayın Akyürek, benimle görüşmek istiyor. Görüşmenin detaylarını vermeyeceğim tabi.

Ama belli ki Ramazan Akyürek"in canını sıkmışlar(!)

Meğer mendil satan çocuklar sayın vekili arabasında kırmızı ışıkta sıkıştırmış. Vekilde çareyi Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek"i aramakta bulmuş. Yani medet umulan kişi Trabzon Emniyet Müdürü. Hayriye Hanımın dediği gibi "NE ACI".

Bu acı itirafı manşet olarak görürken sevgili Yazı İşleri Müdürüm Hayrettin Bektaş ile "Belki birileri çıkar da çocukları denize dökülmekten kurtarır" diye düşünmüştük. 

Olay böyle kapanıp gitti.

 

                                                                      xxx

 

Yıl 2008

Trabzon"da Meydan Parkı"nda oturamıyoruz. Yolda yürüyemiyoruz. Kırmızı ışıkta duramıyoruz. Çünkü mendilci, sakızcı çocukların tacizine uğruyoruz.

Tartalım abla, mendil al abla, sakız al abla…

Almazsan da para ver abla… Neden almıyorsun abla… Okul harçlığı abla…

Al... Al... Al abla…Al…

Ramazan Akyürek geliveriyor hemen aklıma, bence de bir an önce bu çocukları toplamalı ve denize dökmeli!

Evet bana mendil satmaya gelen çocukları görünce böyle diyorum.

Toplamalı ve denize dökmeli!

Dilenci ile aynı sıfattalar bu çocuklar. Hiçbir farkları yok.

Satmak istediği şey dilenciliğinin kamuflesi.

Bunların hepsi "çocuk dilenci" hem de öyle önünden geçip gittiğin dilencilerden değil, seninle gideceğin yere kadar, yol boyu eşlik eden dilencilerden. Yürüyen, tacizci dilenciler bunlar.

Kimin canı yanar bu ifadelerden bilmem ama benim yanıyor.

                                                                

                                                                   xxx

 

Üstelik en acı durum ne biliyor musunuz. Çözüm yok. Onlarla yaşamaya mahkumuz.

Sosyal durumu bir kenara bırakalım. İnana biliyor musunuz kendi kişisel rahatsızlığını ifade edeceğin bir yer yok.

Trabzon Belediyesi Zabıtasını arayıp bilgi alayım dedim. 188"de karşıma çıkan zabıta memuruna nasıl bir uygulama yaptıklarını sordum.

Zabıta memuru öyle bir konuştu ki Trabzon Belediyesi zabıtasına acıdım resmen.

İfade aynen şu, “Biz o çocukları arada bir topluyoruz. Ellerindeki malzemeleri alıyoruz sonra bırakıyoruz. Onlar yine malzeme alıyor. Biz yine topluyoruz, yine bırakıyoruz. Bu böyle devam ediyor”

Peki bir vatandaş şikayette bulunsa anında ne yapabilirsiniz?

“Şuan hiç bişey yapamayız. Memur yok. Hem de küçük çocukların peşinde koşturmak olmuyor. Kocaman adamlarız. Kötü bir görüntü oluyor. Ayıp oluyor. Hem vatandaş bize karşı çıkıyor. "Ne istiyorsunuz çocuklar satsın" diyorlar”

 

                                                                  xxx

 

Rahatsız olmayanlar da var yani.   

Trabzon"un sorunu bu mu? diyenler,

“Satsın tabi çocuklar, paralarını kazansınlar” diyenler,  

"Yazık! yardımcı olmak lazım?" diyenler

"Günün sadakasını vereyim sevap olsun" diyenler de var.

Çocuk dilencilere para vermek bana göre en büyük günah(!)

Şiddetle karşıyım.

Verilen her para yaptıkları işi meşrulaştırmalarına destek olacak nitelikte çünkü.

Böyle bakarsak bu sorunun önüne geçilmez. Geçilmeyecekte zaten gönlünüz rahat olsun.

Onlar bu işi bırakmadığı takdirde Dur! diyecek kimse yok. Onlara sahip çıkıp önleyici tedbir alacak olan da yok. Ailelerinin bu çocuklara sahip çıkacağı da yok.

Bu çocuklar kazandıkları paraların nereye gittiğini bile bilmez.

 

                                                                  xxx

 

Konunun emniyetle de uzaktan yakından alakası yok.

Çocuk suçlu sıfatında değiller, dilencilik suç değil. Suç işledikleri takdirde ancak uygulama yapılabiliyor.

Yani Sayın vekil Kadın ve Aileden sorumlu Bakan Nimet Çubukçu"yu arayacağı yerde yanlışlıkla Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek"i aramış.

Veya o dönem İlin Valisi Hüseyin Yavuzdemir"i arayıp sokak çocukları için ne gibi çalışmalar yapıldığını  sorgulamak, varsa bir çalışma ödenek konusunda girişimde bulunmak yerine Emniyet Müdürünü aramış. Sayın vekil manşete taşındığı 2005 yılından 2008 yılına kadar sokak çocukları için ne yapmış?

Eminim ki "İşi yok sokak çocuklarıyla mı uğraşsın" diyenler de olacaktır.

Bu iş vicdan meselesi artık.

Sadece milletvekili değil, Trabzon Belediyesi, Trabzon Valiliği, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, bu çocukları denize dökülmekten kurtaracak radikal çözümler üretmeli.

 

                                                                     xxx

 

Bir ışık var.

Şiddete maruz kalmış çocuklar ve sokak çocukları için Trabzon"un Esentepe Mahallesi"nde yapılan Çocuk Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi. Bu sokak çocuklarının burada rehabilitasyonu düşünülüyor. Hatta galoş üretimi yaptırılıyormuş çocuklara. Umarız bu meydan parkında, Uzunsokak"ta, veya Trabzon"un hemen yerinde karşılaştığımız mendil satan çocukların buraya ulaşımı içinde bir şeyler düşünülmüştür.

Onların geleceğini düşünmek, Trabzon"un ve ülkenin geleceğini düşünmektir.

 

                                                                 xxx    

 

Soru; Çocuklar kendiliğinden iyi yetişmez mi?

Cevap: Ortamları iyi olursa iyi yetişir. Ortama bağlı.

Yorum: Ama biz fındıklığa salıveriyoruz çocukları. İyi yetişsin diye mi. Fındıklıkta yetişen çocuk nasıl olur? O yüzden 5 para etmiyorlar ve fındık gibi içi boş, randımanda vermiyorlar.

 

Yorum: Hiçbir yerin yoksa yetiştirecek, fındıklıkta yetiştir ama onu besle, yeterli ilgiyi göster ki içi boş olmasın.   

 

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.