Muharrem Altıntaş
Dünya beşten büyük mü?
Herkes dağdan inme siyaset magandalarını, magazinleri konuşadursun. Birileri tarafım belli demesine rağmen bölgenin vahametini görmezden gelsin; filmlere konu olması gereken hayatları unutup, film repliklerini sorgulasın.
Siyonizmin 1000 yıllık planı adlı naraları yıllardır duyuyor, bir o kadar da göz ardı ediyoruz. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte nokta atışıyla bilgiye ulaşabilmenin yanı sıra, bu siyonizm denen illetin amacından, niyetinden, gayesinden ve sözüm ona misyonu ve vizyonundan haberdar olabiliyoruz az çok. Gerçi 'Vadedilmiş Topraklar' çığlığını duyduğumuzda haritayı açmak yetiyor olmalı bizlere.
'Ortadoğu'
21. yüzyıl bizleri kapitalizmin, emperyalizmin ve siyonizmin kucağına atarak geçmişi unutturarak kardeşi kardeşe kırdırdı. Bir elin beş parmağını da ayrı yöne baktırdı, küstürdü. Mezheple ayırdı, ırkla ayırdı. Yüzyıllardır bu topraklarda kardeşçe yaşayan insanları düşman etti birbirine. Evet, düşman etti. Herkesin yumuşak karnını buldu, vurdu! Hiç acımadan hem de. Kuklalar bulundu, inandırıldı, oynatıldı. Sazlar çalındı, şarkılar söylendi, yüzler güldü. Şehitlere ağlanmaz oldu. Ana haberlerde şehitlerin sayısını görür olduk, isimlerini dahi duymadan rahmet dilediğimiz o şehitlerin sadece sayısını bilir olduk. Sonra sayılar da unutuldu. Önce şehitler unutuldu, sonra aileleri. Kör olduk, sağır olduk onlara. Şehitlerimizi birer birer unuturken, gazilik mertebesi ise gündemde dahi yer almadı. Bu insanların kapısını açan olmadı. Türk milleti vatanının evladına ne kadar sahip çıkıyor? Okurken kulağa ne kadar da gaddar, kaba geliyor. Birileri bu milletin ayarıyla oynuyor. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu unutturuyor. Yanlış sorgulanmaz oluyor, üstü kapanıyor bir gecede her şeyin.
Bir düzen kurdular, para, silah ve uyuşturucuyla beslediler. Tüm eksiklerden, kullanılabilecek tüm bilgiden haberdar oldular, herkesi emellerine alet olmak zorunda bıraktılar. Ortadoğu yeniden şekillenecek dediler ve şekillendirebilmek için feda ettiler yerin altını, üstünü. Demokrasiyi getireceğiz, şehirleri yeniden yapılandıracak, yapacağız mavalları ile dünyayı uyuttular. Dünya da uyumak zorundaydı zaten. Oyun büyüktü çünkü. Herkes payına düşeni alıp kenara çekilmeliydi, oyun oynanmak zorundaydı. 2. Dünya Savaşı sonunda oynanan oyunun benzeri gibi. Boşuna kan kokusu içerisinde etmemişlerdi yeminleri, dünya haritası değişecek, Vadedilmiş Topraklar kendilerine halkın eliyle hediye edilecekti. Bunun içindi tüm gayret, çaba. Irak, Filistin, Suriye başta olmak üzere kazan kaynayacak, yaklaşmaya çalışan nasibini alacaktı. Öyle de oldu, kafa kaldırmaya çalışanlar sırayla boyun eğmeye başladı. Oyun en korkunç şekilde oynanıyor, tüm dünya izliyordu.
'Arap Baharı'
Öyle bir bahar koydular ki adını hiçbir kış bile geçmedi bu kadar ağır. Ortadoğu'da oynanan oyunun adı değiştirilmişti ama hikaye aynıydı, figürler benzer. Vefayı unutup elveda diyip vicdanımızla baş başa kaldık. Zaten vicdanımızdan başka dostumuz da kalmadı sesimizi duyacak, hepsini yitirdik.
'Türkiye'
Dünyanın süper güçlerinin sizleri 'dünyanın en verimli toprakları'nda rahat bir yaşam sürmeniz için bırakabileceğini, sizlerle uğraşmayacağını, kolunuzu kanadınızı kırmak için fırsat kollamayacağını düşünüyorsanız hala olayın mahiyetinin farkında değilsiniz demektir. Bugün usulen dost dedikleriniz sizi pay edemediği için onlarla dostsunuz, bunu da biliyorsunuzdur.
Yıllardır düşman arıyoruz kendimize, suçlu arıyoruz yaşanan her hadisede. Görünen köy uzakta değil, nefesini her an ensemizde hissettiğimiz sözüm ona demokrasi elçilerine dönüp bir bakın isterim. Bakın ki kör olmadığımızı bilsin tüm dünya, bu millet üç maymunu oynamıyor, oynamayacak; bilinsin isterim. Dost kalmadığının fakat düşmanın da belli olduğunun bilinmesini isterim. Fakat kimse istemez, bilirim.
Ve son olarak; bilinmelidir ki ideolojiler, sınırlar değişse de bu toprakların kaderini siz belirleyemeyecek, bu milleti bu topraklardan sürükleyemeyeceksiniz. Gerekirse kapı kapı dolaşacak; sizi konuşacak, sizi anlatacağız. Bu millet bilecek, farkına varacak; siz bu milletin kılına dahi zarar veremeyeceksiniz.
Beş daimi Birleşmiş Milletler üyesinin, dünyanın en çok silah ihraç eden ülkeler olduğunu gördükten sonra kimse çıkıp da sahte dostluk çığırtkanlığı yapıp bu milletin sabrını sınamasın.
Dünya beşten büyük fakat Twitter veya Facebook'ta değil;
Türkiye'de büyük, Suriye'de, Filistin'de büyük, Libya'da; Mısır'da büyük ama katiyen Twitter'da, Facebook'ta değil.
Liderler devletin, halk ise birbirinin kaderini belirler.
Siyonizmin 1000 yıllık planı adlı naraları yıllardır duyuyor, bir o kadar da göz ardı ediyoruz. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte nokta atışıyla bilgiye ulaşabilmenin yanı sıra, bu siyonizm denen illetin amacından, niyetinden, gayesinden ve sözüm ona misyonu ve vizyonundan haberdar olabiliyoruz az çok. Gerçi 'Vadedilmiş Topraklar' çığlığını duyduğumuzda haritayı açmak yetiyor olmalı bizlere.
'Ortadoğu'
21. yüzyıl bizleri kapitalizmin, emperyalizmin ve siyonizmin kucağına atarak geçmişi unutturarak kardeşi kardeşe kırdırdı. Bir elin beş parmağını da ayrı yöne baktırdı, küstürdü. Mezheple ayırdı, ırkla ayırdı. Yüzyıllardır bu topraklarda kardeşçe yaşayan insanları düşman etti birbirine. Evet, düşman etti. Herkesin yumuşak karnını buldu, vurdu! Hiç acımadan hem de. Kuklalar bulundu, inandırıldı, oynatıldı. Sazlar çalındı, şarkılar söylendi, yüzler güldü. Şehitlere ağlanmaz oldu. Ana haberlerde şehitlerin sayısını görür olduk, isimlerini dahi duymadan rahmet dilediğimiz o şehitlerin sadece sayısını bilir olduk. Sonra sayılar da unutuldu. Önce şehitler unutuldu, sonra aileleri. Kör olduk, sağır olduk onlara. Şehitlerimizi birer birer unuturken, gazilik mertebesi ise gündemde dahi yer almadı. Bu insanların kapısını açan olmadı. Türk milleti vatanının evladına ne kadar sahip çıkıyor? Okurken kulağa ne kadar da gaddar, kaba geliyor. Birileri bu milletin ayarıyla oynuyor. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu unutturuyor. Yanlış sorgulanmaz oluyor, üstü kapanıyor bir gecede her şeyin.
Bir düzen kurdular, para, silah ve uyuşturucuyla beslediler. Tüm eksiklerden, kullanılabilecek tüm bilgiden haberdar oldular, herkesi emellerine alet olmak zorunda bıraktılar. Ortadoğu yeniden şekillenecek dediler ve şekillendirebilmek için feda ettiler yerin altını, üstünü. Demokrasiyi getireceğiz, şehirleri yeniden yapılandıracak, yapacağız mavalları ile dünyayı uyuttular. Dünya da uyumak zorundaydı zaten. Oyun büyüktü çünkü. Herkes payına düşeni alıp kenara çekilmeliydi, oyun oynanmak zorundaydı. 2. Dünya Savaşı sonunda oynanan oyunun benzeri gibi. Boşuna kan kokusu içerisinde etmemişlerdi yeminleri, dünya haritası değişecek, Vadedilmiş Topraklar kendilerine halkın eliyle hediye edilecekti. Bunun içindi tüm gayret, çaba. Irak, Filistin, Suriye başta olmak üzere kazan kaynayacak, yaklaşmaya çalışan nasibini alacaktı. Öyle de oldu, kafa kaldırmaya çalışanlar sırayla boyun eğmeye başladı. Oyun en korkunç şekilde oynanıyor, tüm dünya izliyordu.
'Arap Baharı'
Öyle bir bahar koydular ki adını hiçbir kış bile geçmedi bu kadar ağır. Ortadoğu'da oynanan oyunun adı değiştirilmişti ama hikaye aynıydı, figürler benzer. Vefayı unutup elveda diyip vicdanımızla baş başa kaldık. Zaten vicdanımızdan başka dostumuz da kalmadı sesimizi duyacak, hepsini yitirdik.
'Türkiye'
Dünyanın süper güçlerinin sizleri 'dünyanın en verimli toprakları'nda rahat bir yaşam sürmeniz için bırakabileceğini, sizlerle uğraşmayacağını, kolunuzu kanadınızı kırmak için fırsat kollamayacağını düşünüyorsanız hala olayın mahiyetinin farkında değilsiniz demektir. Bugün usulen dost dedikleriniz sizi pay edemediği için onlarla dostsunuz, bunu da biliyorsunuzdur.
Yıllardır düşman arıyoruz kendimize, suçlu arıyoruz yaşanan her hadisede. Görünen köy uzakta değil, nefesini her an ensemizde hissettiğimiz sözüm ona demokrasi elçilerine dönüp bir bakın isterim. Bakın ki kör olmadığımızı bilsin tüm dünya, bu millet üç maymunu oynamıyor, oynamayacak; bilinsin isterim. Dost kalmadığının fakat düşmanın da belli olduğunun bilinmesini isterim. Fakat kimse istemez, bilirim.
Ve son olarak; bilinmelidir ki ideolojiler, sınırlar değişse de bu toprakların kaderini siz belirleyemeyecek, bu milleti bu topraklardan sürükleyemeyeceksiniz. Gerekirse kapı kapı dolaşacak; sizi konuşacak, sizi anlatacağız. Bu millet bilecek, farkına varacak; siz bu milletin kılına dahi zarar veremeyeceksiniz.
Beş daimi Birleşmiş Milletler üyesinin, dünyanın en çok silah ihraç eden ülkeler olduğunu gördükten sonra kimse çıkıp da sahte dostluk çığırtkanlığı yapıp bu milletin sabrını sınamasın.
Dünya beşten büyük fakat Twitter veya Facebook'ta değil;
Türkiye'de büyük, Suriye'de, Filistin'de büyük, Libya'da; Mısır'da büyük ama katiyen Twitter'da, Facebook'ta değil.
Liderler devletin, halk ise birbirinin kaderini belirler.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.