TFF’den aldığı ‘hak mahrumiyeti’ cezaları nedeniyle Trabzonspor kongresinde aday olamayacağı söylenen İbrahim Hacıosmanoğlu seçim çalışmalarını sürdürüyor.
Hemde büyük bir özgüven ve rahatlıkla…
Adaylığını geniş katılımla 19 Mayıs Kapalı Spor Salonu’nda 2 Aralık günü gerçekleştirecek. Binlerce kişiyi salona getirmek için ekibi uğraşıyor..
Belliki gövde gösterisi yapmak istiyor.
Böylece bu kalabalıkla, “Beni başkan görmek istiyorlar” mesajı verecek.
Tabi aslın mesajın adresi Saray!
Öte yandan Trabzonspor’da tüzüğe aykırı hareket edildiği gerekçesiyle kayyum atanması için açılan dava sonuçlandı. Mahkeme zaten kongre yapılacağını gerekçe göstererek kayyum ataması yapmadı.
Bu davayı takip eden ve Trabzonspor’un düzgün yönetilmediğini ifade eden muhaliflerden avukat Murat Başman sosyal medya hesabından Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun TFF’den aldığı Hak Mahrumiyeti cezaları nedeniyle aday olamayacağını iddia etti.
Mesajında şöyle uyarıyor;
“TS tüzüğünün 41. maddesindeki görevlerini TFF cezaları sebebiyle yerine getiremeyecek. İHO’nun başkanlık başvurusu kabul edilemez”
Buna karşı Başkan Hacıosmanoğlu TFF Futbol Disiplin Talimatı 25. maddeyi kullanacak.
Orada, ’hak mahrumiyetinin yalnızca stadyumları kapsadığı’ belirtiliyor.
Zaten TFF seçimlerinde oy kullandı.
Hiçbir engelle karşılaşmadı.
..Veya önüne böyle birşey konmadı.
Böylece yeni bir tartışma konusu da alevlenmiş oldu!
Kulübe yaptığı üyeler üzerinde yaşanan polemikler gibi..
Trabzonspor tüzüğünde kendisine yarayanları kullanıp diğerlerini umursamadığı gerçeği ortadayken, bunu uzatmanın anlamı yok..
Yormayın kendinizi.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a benzetiyorum bu tavırlarını..
Hatırlayın;
O da herşeye rağmen aday olmuş hapiste başkan seçilmişti.
Her ne olursa olsun.
Yine de aday olması ve kongrede diğer adaylarla yarışması gerekir.
Kürsüde bir kiracı olarak Trabzonspor’un asıl sahiplerine hesap vermeli..
Tabiki delegelere..
Sonrada yarışmalı.
Eğer kabul görürse yeniden başkan olur.
Bu tip şeylerle önü kesilirse hatalarının hesabını bile vermeden camianın yumuşak yerinden yine yükselmek isteyecektir.
Zaten bu ülkede her dönem moda olan ’mağdurum’ edebiyatıdır.
Öyle değil mi?
