Arif Çetin
Lige balans ayarı
Trabzonspor için belki de kopuş mücadelesiydi. Ligin başı olmasına rağmen büyük rakiplerinden birisini puan olarak geride bırakacaktı. Ama olmadı. Canları sağolsun.
Futbol böyle bir oyun. Favoriler çoğunlukla kaybediyor. Hele Türkiye'de oynanıyorsa, sarı kazaklı adamlar çıkıyor lige balans ayarı yapıyor.
Marin ve Özer'i onbire alan Şota Hoca, son iki maçın skoreri Cardozo'yu kenarda bıraktı. Cardozo kararı ne kadar doğru ise, Yusuf Erdoğan'ın kulübeye çekilmesi bir o kadar yanlıştı. Bazen sorumsuz davranıp saç baş yoldursa da Trabzonspor'un rakibi zorlayacak tek oyuncusu Yusuf'tu.
İlk yarı her iki takımda savunma güvenliğini ön planda tutarak risk almadan oynamaya çalıştı. Hatta ilk çeyrekten sonra Galatasaray'ın hücum bölgesinde daha fazla göründüğünü izlemledik.
Hamza Hoca, Mbia ve Okay'ın üzerine baskı yaptırarak Trabzonspor takımının kendi sahasında oynamasına izin verdi. Hem Mbia, hem de Okay'ın kendi savunmasına yakın oynamaları, bordo mavili hücumcular N'doye, Marin, Özer ve Erkan'ı Galatasaray savunmasının kucağına attı. Takım bütünlüğü kayboldu. Rakip Trabzonspor'u resmen ikiye böldü. Kaleci dahil yedi oyuncu savunmada. Dört oyuncu hücumda. Bu dörtlü, kollektif oyun becerilerinde yetersiz olunca da oyun rakibin istediği şekilde gitti.
İkinci yarı golü daha çok isteyen bir Trabzonspor vardı sahada. Ardı ardına direkten dönen toplar, Cüneyt Çakır'ın ver(e)mediği penaltı ve Erkan Zengin'in akıllılara durgunluk veren pozisyonu. Olmayınca olmuyor. Sonrasında Onur ve Mbia hatasından gelen gol.
Trabzon şehri gibi Trabzonspor'da beklenmedik skorlardan moral motivasyonu olarak kolay etkileniyor. Taraftarın, oyuncuların, teknik kadronun lig başından bu yana yaşadığı heyecan ve coşkunun yara almasından korkuyorum. Lig uzun maraton. İnişli çıkışlı grafik her zaman olacaktır.
Son birkaç söz de hakem Cüneyt Çakır'a... Constant ve Mbia'ya gösterdiği sarı kartlar ile Galatasaray'lı oyuncuları cesaretlendirdi. Ver(e)mediği penaltı ise tam bir komedi. Lige ayar çekti ve başarılı oldu. Ne yapalım, kime ne diyelim? Fuzuli'nin sözündeki gibi. "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil"