Turgay Beşyıldız
Saklı vadide bir cennet: Maçahel
… Sana uzanacak kötü niyetli el olmasın. Tüm güzelliğin yarınlara çocuklarımıza da kalsın.
… Dereler birbiriyle bir yerde buluşuyor, kaynaşıyor, bazen çay, bazen şelale oluyor. Kötü insan eli girmezse , hayvanlardan problem yok. Vahşi doğası bölgeyi koruyor. Karma ormanlar üzerinize devrilecekmiş dibi duran, ha düştü ha düşecek yorgun yaşlı ağaçlar…
…Yeşilin bin bir tonu, ressamın fırçasından fırlamış gibi duran yamaçlar ve tepeler. Ilıca, pınar ve gölleriyle , kendine has sis ve deli balıyla ve de çok doğal insanıyla, doğanın gezgin katliamcıları bana uğramasın, beni koruyun der gibi duran, bir yağlı tablo gibi Maçahel.
Maçahel’in Türkiye tarafındaki bölümünde (Yukarı Maçahel) altı köy yer alıyor. Yukarı Macahel bugün Camili yöresi olarak da anılıyor. Türkiye tarafında kalan bölümde Camili (Hertvisi), Düzenli (Zedvake), Efeler (Eprati), Kayalar (Kvabistavi), Maralköy (Mindieti) ve Uğurköy (Akria) var…
Gürcistan tarafında kalan bölümde (Aşağı Macahel) büyük ve küçük pek çok köy var. Büyük köyler arasında Gvara, Ked kedi, Acari Sağmarti, Tshemrala, Çhutuneti ve Çikuneti‘yi sayabiliriz. Küçük köyler arasında Kokoleti, Kostaneti, Kahieti, Saputkreti, Gorgadzeti, Vake, Basileti, Gorieti, Kokoleti, Kokoladzeebi, Hinkileti, Kirkteti gibi köyler yer alır.
Bölgenin adına Maçahel yada Maçhaeli diyebiliyorsunuz. Daha eski adı : Bicihani. Bölgedeki vadi ve akarsulara birde eskiden yapılan tüfeklere buralarda Maçahela denilirdi. Aşağı baksan Maçhale, yukarı baksan Maçaheli, fark etmiyor yani…
Artvin ilimizde ve Gürcistan’ın Batum yöresinde kalan Acara Özerk Cumhuriyeti’ne yayılan vadi ve tarihsel bölgenin adıdır aslında. Burayı anlatmak aslında sanatsal ve destansı olmalı, şairin elinden akan bir şiir gibidir Maçaheli. Anlatmak onu tanıtmak ve onu tanıtırken incitmemek önemli.
Önce ülkemizin kıyısının en doğusundaki ili Artvin’e döneceksiniz ama Artvin’e gitmeden , deniz kıyısındaki son ilçe olan Hopa’dan Borçka’ya çıkacaksınız. Eğer özel aracınız yoksa Borçka ilçesinden Maçahel’e, Camili’ye kalkan minibüslere bineceksiniz. Yaklaşık 90 km yolu yaklaşık bir buçuk saatte tamamlarsınız. Yolun artık tamamı düzgün, asfalt. Genelde hep tırmanıyorsunuz ve zirveye 1.860 rakımlı Küçükyayla geçidine ulaşıyorsunuz. Ardından inişe tekrar çıkışa derken Machael’e ulaşıyorsunuz.
Serin ve kuru tertemiz bir hava, etraftaki doğa manzarası ciğerleri açan bir nefes gibi. Yıllar önce o güzergah için başlayan harika tünel, artık hizmete açılmış ve yolu kısaltmış durumda. En çok Nisan, Mayıs, Eylül ve Ekim aylarında güzel olduğu söylenir buranın. Hele de başını üstüne bir kar yağdı mı, ak saçlı nur yüzlü bir ihtiyar olur. Maçahel’i görmeyenler, ölmeden önce henüz yaşamlarını tamamlamadı diyebiliriz. Yukarılara doğru tırmanırken dümdüz ovalar, köyler, çayırlar görebilmek azdır, genelde dik yeşil yamaçlar gözünüze çarpar…
Artvin adeta Doğu Karadeniz Bölgesi’nin tipolojisi… Aynı katman içinde birbiriyle ilişkili olduğu saptanan buluntuların, biçimsel özelliklerine göre sınıflandırılması gibi. Doğa katliamcılarının eli değmese sorun yok. Bölgeye taştan bire bina yada bir apartman bile yapmak görgüsüzlüğün ve kanun tanımamanın en büyük daniskası. Dileğimiz böyle bir girişimde bile bulunulmamasıdır.
Kış mevsiminde kar yağdı mı, burası ile Borçka’nın ilişkisi kesilirmiş, ta ki kar yollarda eriyene kadar. Zor durumlarda Gürcistan üzerinden Borçka’ya da gelinebiliyor. Burada yeni bir sınır kapısının açılması söz konusu da olabilir önümüzdeki aylarda…
Maçahel’in coğrafi konumu, tipo grafik ve jeolojik yapısı, su kaynakları, bitki örtüsü açısından da farklı bir flora bölgesi olarak, dünyanın en ayırt edici bölgelerinden biri. Havzasında değişik dönemlere ait uygarlıklara ev sahipliği yapmış dönem dönem. Bizanslılar, Selçuklular, Moğollar, Osmanlılar, Ruslar ve Gürcüler .
Buraya araçla tırmanırken yada yürürken, sis yada yağmur altında kalabilirsiniz. Sis olunca bölgesinde, kendi doğal güzellikleri de utangaç güzel bir gürcü kızı edasında oluyor sanki. Zaman zaman bulutların arasından naz yapar gibi çıkan güneş, ıslak yüzeyi kurutmaya çalışırken, toprağın ve çimenlerin ıslanmış mayhoş kokusu yayılır etrafa. Böcekler, Kelebekler, Kuşlar, Sincaplar, Tavşanlar ve tüm canlılar, ekolojik sistemi paylaşmaya başlarlar. Etraftaki vahşi yaşam, yağmurun ardında çıkan güneşle yaşam sevincine karışır. Uzaktan gelen bir alfa Kurdun uluması ise gecenin karanlığını deler geçer.
Borçka’ya çıkarken gördüğünüz nice boğulmaların yaşandığı, azgın ve bazen bulanık akan Çoruh nehrinin sularının doyumsuzluğu, önüne geleni yutacak gibi akar yer yer. İki yakadaki yamaçlar, nehrin temizliğini bozmak için Çoruh’a kayar zaman zaman. Deli su bazı yerde kabarıyor, kuraklık ve kış döneminde uyuklayan sular, yeniden hızla akar. Maçahel’e giderken o bölgedeki Kara gölü düşlemek, yol boyunda doğal çeşmelerden akan buz gibi su ile ferahlamak ve koca koca devasa ağaçları sarıp sarmalamak ister gibisiniz. Maçahel’e giderken Karagöl’e 5 km tabelası çarpar gözünüze, aslında orası içinde ayrı bir gün ayırmanız gerekir. 1860 metrelik geçidi sis, bazen çise, bazen güneş altında geçip, Maçahel havzasına inerken, Karçal Dağı’nın yamaçlarında balta girmemiş ormanların içi ve zirvesi, sanırım vahşi hayvanlardan, özellikle Kurtlar, Çakallar, Tilkiler, Kartallar, Atmacalar, Engerekli yılan ve Ayılar için, en iyi yuva olsa gerek.
Derin vadilerin oluşturduğu zirveden inerken, Düzenli Köyü’nün kenarlarından rüzgar giren ahşap komşu evlerin, birbirleriyle ikiz kardeş gibi olması, şehir planlamacılığına da, imarına da bir ders verir gibidir. Maçahel’e varıldığın da, TEMA tarafından yapılan konuk evi, coğrafyaya uygun mekanı ile hemen dikkatinizi çeker. Civardaki 6 köy Camili, Meral, Efeler, Katalar, Ürünlü ve Düzenli, denilene göre elimizdeki parmakları temsil ediyormuş. İnsanları sıcak, güler yüzlü konuk sever. İnsan olduğunuzu hatırlatırlar size ve mahcup bile olursusunuz.
Balın en iyi çıktığı yerdir yöre. Saf Kafkas Arısı ve bal festivali yapılır yaz mevsiminde. Ahşap evlerinde yaşamını sürdüren insanlar betonlaşmaya hep birlikte ‘Hayır’ diyerek, önce doğaya sonrada kendilerine olan saygılarını gösterirler. Maçahel’de evler genelde iki katlı olup, alt kısmı yığma taş duvardır. Üstü masif ahşap karkastan yapılmıştır. Hem Türkçe hem Gürcüce konuşanlar var. Sınırın ötesinde akrabaları olanlar var. Gürcüce de eve, sahil. Serandere, nalya. Ahıra, sahte. Samanlığa, mereği dediklerini öğreniyoruz . Bu arada, teşekkür etmeyi de ihmal etmiyorlar ‘Madloba ‘…
Maçaheli’nin girişinde Uğurlu ve Efeler dereleri, Gürcistan’a doğru akıyor. Yan yana iki sevgilinin el ele salınarak yürümesi gibi. Dağ alası bu derelerde yaşar. Dünyanın sayılı sularında görünen ender alabalık cinslerinden biridir Dağalası. Lezzetli mi? Lezzetli. Başında oturmak için, derenin kenarında yakacağınız küçük bir ateşin üstünü, yalayarak geçer karşı tepeden gelen rüzgar. Malağure yani Sarı Asma Kuşlarının avlandıkları, zeki Sincapların hava kararırken adeta toplantı yaptıkları, Dağ Keçilerinin toynaklı bacakları üzerinde kayadan kayaya zıplamayı sevdikleri, Kara Tavukların, Dağ Horozlarının ve göç eden Kuğu sürülerinin mola verdikleri, Tilkinin bir kaya üstünde kemiklerini ısıttığı, Kurbağaların yavru bıraktığı yerlerde, döne döne homurdanarak, köpürüp duran nehrin gürültülü sesini duyarsınız.
TEMA görevlileri bundan 20 yıl kadar önce safkan Kafkas bal arısı ile karşılaşmışlar ve farklı bir ırktan olan bu arıları koruma altına almışlar. Civar köylüleri de bu arılar hakkında bilgi vermiş ve eğitmişler. Bu cins arının diğer arılara karşı olan bal üretimi neredeyse 4 kat daha fazla. Kestane, Ihlamur, Karakovan ve karışlık bal üretebiliyorlar. Müthiş bir lezzet, yörenin balını bulursanız almadan gitmeyin ilaç gibi…
Karakova bal üretmek için yaklaşık 30 metre boyunda gürgen, kayın, kestane ve köknar ağaçlarının tepelerine bırakılan kovanlar gözümüze çarpıyor. Kafkas arının uzun iğnesi, derin çiçeklere de daha fazla işe yarıyormuş.
Maçahel’de ki Camili köyü, adını köy meydanındaki tamamı ahşaptan yapılmış ve koruma altına alınmış olan tam 177 yıllık camiden alıyor. İçini en ince ayrıntısıyla gezip incelediğim bu caminin, Türkiye de eşi benzeri yok. İçindeki kokunun ne kadar eski olduğunu zaten hissettiriyor. Çevredeki eşsiz doğa harikası bu ekolojik sistem, vahşi hayatı da içinde barındırırken, bölgeye has özelliği olan ve bazen yurt dışına kaçırılmak istenen, Kafkas Engerek Yılanı da, Maçahel’in önemli bir parçası.
Çevre ve Orman bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ‘’Biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynak yöntemi ‘’projesini burada uygulamıştı. Söz konusu proje küresel çevre yolu desteğiyle 2000 yılından bu yana Camili’de yürütülüyor. Bu projenin amacı katılımcı ve planlı bir doğal kaynak yönetim sistemi oluşturmak. Proje kapsamında doğayı korumak öncelikli ilk iş olarak yer alıyor. Temmuz 2005 yılından itibaren UNESCO’nun mutlak koruma alanı olarak gösterilen Camili’nin, hemen karşı yamacındaki köy ise Gürcistan toprakları içerisinde yer alan bir Gürcü köyü, yani sınırda iki komşu köy. İnsanın yaşayınca yaşlanmayacağı cinsinden bir ortam, bir yaşam biçimi aslında Camili.
Sabahın ilk güneşiyle kuşların cıvıl cıvıl öttüğü, bitkilerin çiçeklerin ve koca koca ağaçların adeta raks ettikleri yer. Dönüşte zamanınız olursa 50 dönümlük bir alan içerisinde yer alan Karagöl’e de uğrayın. Çadırınızda, yakın bir ahşap otelde yada gölün kıyısındaki tek katlı binada geçireceğiniz bir gece ömre bedel olur bilesiniz.
Karagöl’de ki kırmızı benekli Alabalıklar sanki sizi gölün kıyısına çağırır. Geceleri gölün kıyısındaki kurbağaların sesi, size çok sesli enstrümanlardan oluşan orkestraları aratmayan cinsten gibidir. Gölün çevresi, ladin, ıhlamur, kayın ve çam ağaçları ile örtülü. Doğa ile 2-3 gün baş başa kalmak istiyorsanız. Maçahel’i okumayın, dinlemeyin. Bu yıldan geçti artık, önümüzdeki yıl kış hariç, mevsiminde yaşayın. Orada geçireceğiniz saatler anlamanızı ve başkalarına anlatmanızı kolaylaştırır.
Bölgedeki Maral Şelalesine gitmek içinde, önce Efeler Köyü’nden araç ile Merkez Camili Köyü’ne inmek ve oradan Maral Köyü’ne geçmek lazım. Maral Şelalesi Camili Köyü’nden 7 km uzaklıkta. Bu 7 Km’nin 6 Kilometresini araçla geçebilirsiniz. Sonrasında da kalan 1 km’yi yürümek zorunda kalarak, Maral Şelalesine ulaşırsınız. Hava sıcak ise isterseniz serin sularında da yüzebilirsiniz.
Konuk evi, pansiyon ve otellerinde olduğu bölgenin İnsanı, genelde Gürcü kökenli, güleç yüzlü, içtenlikle ve samimi, ifadelerle size yaklaşan, tıpkı doğa gibi insanları da çok doğal olan, barışçıl vatansever, paylaşımcı, korumacı ve aza kanaat eden, folklorik Kafkas oyunu ile coşan ve inorganik beslenen ve de uzun ömürlü olan bölge insanı, yöresine sahip çıkacak ve çıktıkça da Maçahel yada Maçhaeli, kıyamete kadar görülmesi gereken saklı bir cennet olarak kalacak.