Alışkanlık değişir mi sorusunu ilkokul yıllarımızdan beridir duyar ancak bir cevap veremeyiz. Çaba karşılığında değişebileceği söylenen bu durumun birçoğuz tarafından yenilemediği ortadır. Ancak sosyal medya konusunun gündeme geldiği günden itibaren insanların alışkanlıklarının en başından en sonuna kadar değiştiğini gözlemliyoruz. Dijital olmanın ve dijital olma yolunda ilerlemenin insanlık için yenilikçi bir olay olduğu düşünülürse insanların bu uğurda alışkanlıklarına yön vermesi oldukça tabiidir. Bu uğurda değiştirilmesi planlanan hayati derecede olan alışkanlıklar zaten bu ortamlar hazırlanmadan yapımcıların kafasını karıştırıyordu. Ancak faydalı bir ortamla faydalı bir değişime imza atacakları sandılar ve sonrasında mevcut alışkanları olumsuza dönüştürdüler. Bunun yanında da insana ne kadar zararlı alışkanlık varsa hepsini de dijital dünyanın yansıması olan sosyal medya ile bizlere entegre ettiler. Bu alışkanlıkları incelediğimizde oldukça farklı farkındalıklar oluşacağından eminiz. Bu acı tabloyla yüzleştiğiniz anda birçok eski manevi duygunuzu kinin ve nispetin kapladığını fak edeceksiniz. Sosyal medya alışkanlıklarımızı değiştirmek yanında ilk olarak yeni alışkanlıklar kazandırmaya da yöneldi merak etmeyin bugün her şeyi işleyeceğiz.
Bayram ve doğum günü
Özel günlerimiz adeta oyuncak gibi basitleştiren bu sosyal medya illeti eskiden kutlanan eşsiz doğum günü ev partilerinin eşsiz tutkulu alışkanlığını bizden kopararak yerine sadece özel günleri mesajlarını getirdi. Alışkanlıklarımız her noktada olduğu gibi özel günlere olan hassasiyetimizde dolayısıyla özel hayatın gizliliği konusunda da değişiklik gösterdi. Bu tarz bir değişimin toplumsal yapılara da zarar verdiği göz önüne alınırsa sizlere kültürel batış noktasına doğru ilerlediğimizin acı çan seslerini duyduğumu söyleyebilirim.
Boş zamanların daha boş olması
Eskiden "Sıkıldım" kelimesini tekrarlayan çocuklar aile fertleriyle bu şekilde farkında iletişime geçerek aile bağlarının kalıcı temellerle sabitlenmesine olanak sağlıyorlardı. Şimdiki çocuk nesil ise sosyal medyanın sunduğu sınırsız dünya içerisinde sıkılmayı bırakın boş zamanını nasıl değerlendireceğini planlamaya vakit bulamıyor. Kısacası dolu olan zamanın ardından kalan iletişime ayrılmış zamanı boş zaman olarak adlandırıyor sonrasında da bu zamanı hiçbir kalıcılığı ve katkısı olmayan bu sosyal medya denizinde değerlendiriyoruz. Kaybeden bizleriz...
İçe kapanık günler ve kırgınlıklar
Aile şevketini annesinin elindeki telefondan öğrenen nesil şimdilerde içe kapanık şekilde geçirdiği günlerle dünyadan ve en önemlisi ailelerinden uzaklaşıyor. Bu tarz bir ilerleyiş ile eski ailevi alışkanlıklarımızı gündemden düşürerek yerine koyduğumuz sosyal medya araçları bizleri giderek girdaba sürüklüyor. Bunun yanında fotoğraf ve içerik paylaşımlarında eften püften sebeplerle meydana gelen büyük kırgınlıklar insani ilişkilerimiz için sahip olduğumuz kalıcılığıyla bizleri mutlu eden bu alışkanlıklarımızı yok ediyor.
Boşluktan doğan yeni alışkanlıklar
Boşluk ve boşluğu dolduran çok daha derin boşluklar yani sosyal medya bizlere çok daha kötü alışkanlıklar kazandırdı. Tırnak yemekten kontrolsüz beslenmeye varıncaya kadar ilerleyen bu sapkın yeni alışkanlıklar başta Zarasız olarak görünse dahi insanları büyük sağlık sorunlarına doğru ilerletiyorlar. Bunlar bir yana öteki taraftan bizleri meşgul eden sosyal medya unsurları bizlere farkında olmadan psikolojik sorunlar kazandırıyor. İleride çok zararını göreceğimiz bu psikolojik oluşumları sakın es geçmeyin.
Sosyal medya ile kendimize zarar verdiğimizi, kalıcı ve güzel alışkanlıklarımızı kaybettiğimizi öğrendikten sonra bu kullanım çılgınlığına ara vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Daha az ve daha kontrollü soysal medya kullanımı ile kaybettiğimiz iyi alışkanlıklarımızı tekrardan kazanabilir yeniden kazandığımız bu yeni alışkanlarımızı çevremize de yayabiliriz. İnsan olduğumuzun ve sanal alemde yaşamadığımızın bilincine vardığımızda bahsettiğimiz tüm bu sorunlar ve alışkanlıklar en azından bireysel olarak ortadan kalkacak.
Bayram ve doğum günü
Özel günlerimiz adeta oyuncak gibi basitleştiren bu sosyal medya illeti eskiden kutlanan eşsiz doğum günü ev partilerinin eşsiz tutkulu alışkanlığını bizden kopararak yerine sadece özel günleri mesajlarını getirdi. Alışkanlıklarımız her noktada olduğu gibi özel günlere olan hassasiyetimizde dolayısıyla özel hayatın gizliliği konusunda da değişiklik gösterdi. Bu tarz bir değişimin toplumsal yapılara da zarar verdiği göz önüne alınırsa sizlere kültürel batış noktasına doğru ilerlediğimizin acı çan seslerini duyduğumu söyleyebilirim.
Boş zamanların daha boş olması
Eskiden "Sıkıldım" kelimesini tekrarlayan çocuklar aile fertleriyle bu şekilde farkında iletişime geçerek aile bağlarının kalıcı temellerle sabitlenmesine olanak sağlıyorlardı. Şimdiki çocuk nesil ise sosyal medyanın sunduğu sınırsız dünya içerisinde sıkılmayı bırakın boş zamanını nasıl değerlendireceğini planlamaya vakit bulamıyor. Kısacası dolu olan zamanın ardından kalan iletişime ayrılmış zamanı boş zaman olarak adlandırıyor sonrasında da bu zamanı hiçbir kalıcılığı ve katkısı olmayan bu sosyal medya denizinde değerlendiriyoruz. Kaybeden bizleriz...
İçe kapanık günler ve kırgınlıklar
Aile şevketini annesinin elindeki telefondan öğrenen nesil şimdilerde içe kapanık şekilde geçirdiği günlerle dünyadan ve en önemlisi ailelerinden uzaklaşıyor. Bu tarz bir ilerleyiş ile eski ailevi alışkanlıklarımızı gündemden düşürerek yerine koyduğumuz sosyal medya araçları bizleri giderek girdaba sürüklüyor. Bunun yanında fotoğraf ve içerik paylaşımlarında eften püften sebeplerle meydana gelen büyük kırgınlıklar insani ilişkilerimiz için sahip olduğumuz kalıcılığıyla bizleri mutlu eden bu alışkanlıklarımızı yok ediyor.
Boşluktan doğan yeni alışkanlıklar
Boşluk ve boşluğu dolduran çok daha derin boşluklar yani sosyal medya bizlere çok daha kötü alışkanlıklar kazandırdı. Tırnak yemekten kontrolsüz beslenmeye varıncaya kadar ilerleyen bu sapkın yeni alışkanlıklar başta Zarasız olarak görünse dahi insanları büyük sağlık sorunlarına doğru ilerletiyorlar. Bunlar bir yana öteki taraftan bizleri meşgul eden sosyal medya unsurları bizlere farkında olmadan psikolojik sorunlar kazandırıyor. İleride çok zararını göreceğimiz bu psikolojik oluşumları sakın es geçmeyin.
Sosyal medya ile kendimize zarar verdiğimizi, kalıcı ve güzel alışkanlıklarımızı kaybettiğimizi öğrendikten sonra bu kullanım çılgınlığına ara vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Daha az ve daha kontrollü soysal medya kullanımı ile kaybettiğimiz iyi alışkanlıklarımızı tekrardan kazanabilir yeniden kazandığımız bu yeni alışkanlarımızı çevremize de yayabiliriz. İnsan olduğumuzun ve sanal alemde yaşamadığımızın bilincine vardığımızda bahsettiğimiz tüm bu sorunlar ve alışkanlıklar en azından bireysel olarak ortadan kalkacak.