Recep Ergenç
Trabzon büyükşehir yolunda
Meraklarımız algılarımızı geliştirir; algılarımız bilgimizin sınırlarını çizer; bilgilerimiz dilimizi zenginleştirir; dilimiz düşüncelerimizi ve değerlerimizi olgunlaştırır; değerlerimiz olay ve olgulara karşı tepkilerimizin, yani davranışlarımızın sınırlarını belirler.
Trabzon büyük şehir olmadan, belde belediyeleri imar yetkilerini kullanmada çok istekli.
Yetki henüz bizde iken, imar konusundaki taleplerinizi iletin, halledelim. Yetki büyük şehre geçince… “Sonraki pişmanlık para etmez” demeye getiriyorlar sözü.
Örneğin; Söğütlü’ de 25 kata kadar imar izni verilen parsellerden söz ediliyor.
Bugüne kadar duyulmuş şey değil…
Pek çok firmanın daha önce yaptığı başvuruyu reddeden belediyeler şimdilerde işin ön tekeri olmaya soyunmuş durumda,
Vatandaş uyarılıyor, sonraki pişmanlık para etmez deniyor..
Zor şartlarda yaptıkları tarımdan bıkan vatandaşın gözü açıldı. Rantı görüyor, bu nedenle
Büyük şehir olmadan,
Kırsalı da imarlı parsellere dönüştürme gayretleri sürüyor.
Boztepe’den sonra,
Çok geçmez Söğütlü’yü de betondan ormana dönüştürürüz…
Trabzon’da;
Büyük şehir olma yolunda atılacak adımları bilerek destekleyenler; Büyükşehir fikri ile mutlu insanların, huzurlu yaşayacağı şehrin yaratılmasına götüren "yol haritalarının" çizileceğini ummakta;
Trabzon’un değerleri ve kaynaklarının farkında olduklarından "uygarlık" dediğimiz birikimin, bilincin, bakış açısının, beklentilerin ve bereketin yaratılmasının umudu ile geliştirici katkılarını sürdürüyorlar.
Ancak şimdiden kırsalda da kat karşılığı onlarca daire sahibi olma hayalleri herkesin aklını çelmiş durumda.
Söğütlü ilginç bir örnek
Söğütlü’nün cazibesini, Süğütlü’yü boydan boya geçerek ve Remzi Düğün salonunun hemen yanından Galanima Deresine dökülen,
Sera deresinin suyunu taşıyan ve kendi cazibesi ile akan, sulama kanalının varlığı;
Karayel rüzgarını kesen “Yoroz Burnunun” Söğütlü’de var ettiği klima özelliğidir.
Söğütlünün zenginlik yaratan bu klima özelliği, artık tarlalarında üretimi değil, apartman ya da sitelerde yaşayanları mutlu edecek.
Doğal serveti (toprağı) fiziki servete dönüştürme gayreti Söğütlü’de tavan yaptı.
Tarlaların parselasyon ve imar işleri sabahın erken saatlerinde başlıyor. Parsel sahiplerine onlarca daireden oluşan teklif üstüne teklif yağıyormuş. 25 katlık imar duyumları tarla sahiplerinin zenginliği için büyük fırsatlar sunuyormuş.
Söğütlü’de“Son Mohikan”
Söğütlü’de bütün bu telaş bir aileyi, geçimini toraktan çıkaran Hamit Beyi çok üzüyor. Damla sulama ile yaklaşık 7,5 dönümlük bir arazide ailesiyle görülesi bir tarımsal üretim yapıyor.
Tarlada yok yok…
Kavun karpuzdan- maydanoza, fesleğenden - kara lahanaya…
Hele o yerli tohumdan ürettiği domatesler, süt mısırlar, salatalıklar…
Tarlasında yetiştirdiği kudret narını benim ilk görüşüm.
Hamit Beyin mevsime uygun yetiştirdiği marulun, rokanın tadı ise muhteşem…
Oğlu Rus dili ve edebiyatı mezunu, mesleki formasyonu da var, atanmayı bekliyor. Kızı, Beden Eğitimi ve Spor Okulu mezunu, O da atanamamış…
Acısı ve tatlısı ile biberin mis gibi kokusundan ve patlıcandan ve henüz deneme aşamasındaki moradan söz ederken birden arazinin imara açıldığını, parsellendiğini konuşmaya başlıyoruz.
İçinin acıdığını hissedebiliyorum.
Moranın tümünü Necla Hanım (pastalarında kullanmak için) satın alıyormuş.
Ürettiği tüm ürünlerin organikliğinden söz ederken, kendi ürettiği ve müşterisi her hafta hazır olan tereyağından tattırıyor. Bu kokuyu uzun süredir almadığımı itiraf etmeliyim.
Evini, arabalarını ve çocuklarını göstererek;
Hepsini bu tarlanın bereketi ile aldım, okuttum dedi.
Ama şimdilerde sona geldiğini, çocuklarının atama için sınavlara girdiğini,
Çok ilginç öneriler karşısında kendinin değil ama diğer mirasçıların (parsel sahiplerinin) kat karşılığı yapılacak önerilerden birinden birine “evet” diyeceğini biliyor. Bu son kaçınılmaz, dedi.
Yapılan açık; kırsal araziler kentsel arsaya dönüştürülüyor, arsaların imar yoğunluğu artırılıyor, bu suretle “mekân rantları” oluşturuluyor.
Toprak korunmalı
Fransa, İtalya ve Bulgaristan’da “kırsal kalkınma” inceleme seyahatimizden şu kadarını söylemeliyim: Diğer AB ülkeleri de gençliğini kırsalda tutabilmek için olağanüstü çabalar harcamaktadırlar. Yasalar ise kırsalda yapılaşma ile miras hukukuna büyük kısıtlar getirmiş durumda; tarım arazilerinin ölçek ekonomisine uygun büyüklükte korunmasına çok özen gösteriyorlar.
Trabzon’un büyük şehir olma çabalarını desteklerken, insanlığı zenginleştiren temel özün ölçülerini kullanmamız gerekir; soyut, ölçü koymadan ve gerekçe söylemeden yapılan çalışmalar değer üretemediği gibi, topraktan rant dağıtma dışında anlamlı da olamaz...