Suçlu Scout ekibi öyle mi!
Bakın scout ekibi ile ilgili en ağır köşe yazılarını ben kaleme aldım.
Şu anda da fikrimde de en küçük bir değişiklik yok…
Bu scout ekibi, futbolun dilini bilen sahayı bilen uzmanlarla kesinlikle takviye edilmeli.
Bu konuda Gaziantepspor maçı sonrası “Trabzonspor takım olur mu” başlığı altında kaleme aldığım köşe yazısı halen Haber61 arşivinde duruyor.
O gün ne yazmışsam bugün de aynı düşüncedeyim.
Ama O Trabzonspor kulübünün içinde tüm suçu scout ekibine yıkıp paçayı sıyırmak isteyenlerin varlığı da beni rahatsız ediyor.
Örnek mi?
Ersun Yanal, ‘Durica ve Bero’yu ben aldım, diğer futbolcuları scout ekibi tespit edip aldırdı’ diyormuş
Peki, Sn. Yanal, İbanez’i Trabzonspor’a kim aldırdı?
İbanez için savunma yönü kötü, hücum yönü daha iyi şeklinde rapor veren scout ekibine “Ben savunma yönünü geliştiririm” diyen kimdi?
İbanez konusunda bu iddiama bir cevap verirler mi sizce?
Kulübün mahrem sırrıdır derler, vermezler.
Scuot ekibi mevcut haliyle bundan fazlasını zaten yapamazdı.
Ancak o ekibi oluşturanlar en az onlar kadar suçludur!
Onları dinleyip futbolcuları alan, karar veren de en az onlar kadar sorumludur.
Scout ekibi ile ilgili eleştiri dolu bir köşe yazısı kaleme aldığımda sadece Yemek sepeti bölümüne takılıp ne yazdığımı anlayamayan ve bana “Gazeteci Müsveddesi” diyen zat-ı muhterem en fazla suçludur!
Yönetim, sezon başında Akhisar’ın golcüsü Rodeilga’yı transfer etmek istemiş.
Rodeilga’nın kulübüyle yaptığı anlaşmada özel bir madde var ve Trabzonspor yönetimi bundan yararlanarak bu futbolcuyu alacaktı.
Almasına alacaktı da, scout ekibi bu futbolcu için “Trabzonspor’da oynayamaz” raporu verdi. Yönetim de transferden vazgeçti.
Gidip Hyun-Jun-Suk’u aldılar.
Hadi yönetim futbolcudan anlamadı diyelim.
Peki, Yanal o sırada ne yapıyordu?
Fransa’da işi vardı (!)
Rodeilga’yı veto edip Suk’a onay veren scout ekibi suçlu da, yönetim ve Yanal masum mu?
En basit örnekle, doktorun vazifesi hastasını iyileştirmektir. Eğer hastalıkta iyileşme olmamışsa, tedaviyi yapan doktor bunu hastaya ya da çözüm olarak sunduğu yönteme mal edemez.
Doktorun teşhisi yanlışsa ve yanlış tedavi uygulamışsa hata ona aittir.
Çözümü basit, farklı teşhis ve farklı tedavi yöntemi!
Trabzonspor’a şifa olmak için talip olup göreve gelenler scout ekibini günah keçisi ilan edip öne sürerek kendisini bundan soyutlayamaz.
Trabzonspor bu haldeyse bundan hepsi suçlu ve hepsi sorumlu!
Zaten biri işini doğru yapsaydı, takım bu puanda ve bu halde olmazdı.
Trabzonspor’da işler böyle yürüyor işte…
***
Kafamı sezon başından beri kurcalayan bir konu daha var.
Yılmaz Büyükaydın, bu yönetim göreve devre arasında geldiğinde rica minnet futbol şube sorumlusu olarak takımın başına getirildi.
Büyükaydın uzun yıllar profesyonel liglerde futbol oynadı. Daha sonra Trabzonspor’da A.Sebatta yöneticilik yaptı. Bir dönemde AKP’de Trabzon Merkez ilçe başkanlığı görevinde bulundu.
Yeterli deneyimi var.
Trabzonspor dedi, işini gücünü bir kenara bıraktı, göreve koştu.
Sonrasında neden infaz edildi? Net değil…
Görevden ayrılırken yaptığı yazılı açıklama ağır ifadeler doluydu ancak diplomatik bir üslupla kaleme alındığı için pek kişi olayı tam olarak çözemedi.
Görevden ayrıldıktan sonra çeşitli aralıklarla en az üç kez aradım. “Trabzonspor zor durumda konuşmak bana yakışmaz Trabzonspor’a zarar veririz“ dedi.
Büyükaydın, kulübe tek kuruş masrafı olmayan, ücretsiz görev yapan bir isimdi.
Bırakın kulübe masraf yaptırmayı, yurt dışına gideceği zaman vize paralarını dahi cebinden ödediğini tesadüfen öğrendim.
Eğer o göreve devam etmiş olsaydı bu gün yapılan transferlerin çoğunu engellerdi.
Tabi bu da birilerinin tekerine çomak sokmak olurdu (!)
Gitmesi gerekiyordu, gitti.
Görevden kendisi ayrılsın diye her türlü entrika yapıldı.
Muhammet Demir transferinde “Başkan Usta’ya bu futbolcu gol sorunumuzu yüzde yüz çözmez. Maliyeti 2 milyon Euro’yu geçerse almayalım, ya da elimizdeki oyucuları satıp öyle alalım” dedi, dinletemedi.
“Sadi hoca ile devam edelim” dedi ama başkan Muharrem Usta‘ya yine dinletemedi.
5 aylık görev sürecinde futbolculara alacakları ödenmediğinde Büyükaydın bir şekilde futbolcularla konuşarak ikna ediyor ve onları sorunsuz oynatıyordu.
Cavanda ve Erkan Zengin‘i disiplinsiz ve vurdumduymaz tavırları nedeniyle o zamandaki hoca Hami Mandıralı’yla konuşup kadro dışı bıraktı.
Başkan Muharrem Usta çok geçmeden Asbaşkan Ahmet Cubukçu’yu arayıp her ikisini de affettirdi.
Şimdi ikisi nerde?
Metin Korkmaz denilen menajeri istemediğini sağır sultan biliyordu. Bunu yönetimle de paylaşmıştır. Korkmaz, Bochum şike davasında ismi geçen biri…
Hacıosmanoğlu yönetimi tarafından göreve getirilmişti.
Trabzon’da görev yapan, sorumluluk sahibi tüm meslektaşlarım ”Bu adamın bu kulüpte ne işi var” diye yazdı, çizdi, konuştu.
Başkan Usta ne dedi Korkmaz için: “Hacıosmanoğlu döneminde bir sürü yanlış oyuncu aldırdı, şimdi onu bu kulüpte tutup futbolcuları sattıracağım sonrada göndereceğim.”
Gönderdi mi?
Hayır
Yanal müsaade etmiyor galiba.
Ramazan Övüç olayını bilenler ne demek istediğimi buradan çözebilir.
1461 Trabzon konusunda suçlandı. Oysa onun bu konuda çok suçu yoktu. Çünkü yönetim onu ters köşe yaptı. Sorduğu her soruya yanlış cevaplar verdi.
Bu uzun bir konu… Bir ara bunu da yazarım.
Takımın durumunu görüyorsunuz. Alınan futbolcuların kalitesi ortada ve bu takımın kampına başkan hariç bir tek yönetici giremiyor.
Niye orası özerk mi ?
Trabzonspor’un yönetiminin yapacağı çok ciddi iki iş var.
Birincisi, Asbaşkan Ahmet Çubukçu artık olaya ağırlığını koyacak.
İkincisi de, Yanal’ın yanına mutlaka bir yönetici verilecek.
Bu profesyonel biride olabilir.
Çünkü Mehmet Ali Yılmaz tesisleri çiftlik olmuş birileri istediği gibi at koşturuyor.
Mustafa Yumlu 10 kişi kalan Gençlerbirliği maçında 90. dakikada oyuna giriyor.
Zeki Yavru, tribünden az bir tepki geldi diye bir maç sonra tribüne postalanıyorsa nedenini birileri açıklamalı.
Çok sevdiğim birçok özel şeyimi paylaştığım Asbaşkan Çubukçu bu haliyle hem kendine hem Trabzonspor’a zarar veriyor.
Trabzon’u toparlayacak isim Asbaşkandır. Bunu yaparken başkandan da yetki falan beklemeyecek. Başkanın talimatlarının tümüne de harfiyen uymayacak.
Yanlışsa yanlış diyecek.
Yanal’ı da, kulübü de, yönetimi de denetim altına alacak.
Akyazı’ya sakın gitmeyin.
Bakın Trabzonspor’un önünde Kayseri, Adana, Başakşehir, Fenerbahçe maçları var. Bursaspor maçını fikstür geri ikinci yarının başında oynayacağız.
Trabzonspor’un 12 puanı var. Kayserispor ve Adanaspor’u yenerse 18, birisiyle berabere kalırsak 16 puan olacak. Başakşehir ve Fener maçlarını sonucunu tahmin etmekse zor…
Trabzonspor ligin ilk yarısını 16 puanla tamamlar ve ikinci yarıya bu puanla girerse, ikinci yarı maçlarını kesinlikle Akyazı’da OYNAMAMALI.
Çünkü bu puanla ligin ikinci yarısına girilirse, hiç şüpheniz olmasın en baba 5 bin kişi Akyazı’da oynanacak maçları izlemeye gider.
5 bin kişi de 40 bin kişilik stadyumda fındık kabuğu kadar görünür. Rakip takımların tümü rahatlar. Rakib seyirci baskısından yoksun oynar.
Avni Aker’de 5 bin kişi gelse bile yine de seyirci gibi görünür.
Yönetim bu açıdan da hesabını iyi yapmalı.
Bakın scout ekibi ile ilgili en ağır köşe yazılarını ben kaleme aldım.
Şu anda da fikrimde de en küçük bir değişiklik yok…
Bu scout ekibi, futbolun dilini bilen sahayı bilen uzmanlarla kesinlikle takviye edilmeli.
Bu konuda Gaziantepspor maçı sonrası “Trabzonspor takım olur mu” başlığı altında kaleme aldığım köşe yazısı halen Haber61 arşivinde duruyor.
O gün ne yazmışsam bugün de aynı düşüncedeyim.
Ama O Trabzonspor kulübünün içinde tüm suçu scout ekibine yıkıp paçayı sıyırmak isteyenlerin varlığı da beni rahatsız ediyor.
Örnek mi?
Ersun Yanal, ‘Durica ve Bero’yu ben aldım, diğer futbolcuları scout ekibi tespit edip aldırdı’ diyormuş
Peki, Sn. Yanal, İbanez’i Trabzonspor’a kim aldırdı?
İbanez için savunma yönü kötü, hücum yönü daha iyi şeklinde rapor veren scout ekibine “Ben savunma yönünü geliştiririm” diyen kimdi?
İbanez konusunda bu iddiama bir cevap verirler mi sizce?
Kulübün mahrem sırrıdır derler, vermezler.
Scuot ekibi mevcut haliyle bundan fazlasını zaten yapamazdı.
Ancak o ekibi oluşturanlar en az onlar kadar suçludur!
Onları dinleyip futbolcuları alan, karar veren de en az onlar kadar sorumludur.
Scout ekibi ile ilgili eleştiri dolu bir köşe yazısı kaleme aldığımda sadece Yemek sepeti bölümüne takılıp ne yazdığımı anlayamayan ve bana “Gazeteci Müsveddesi” diyen zat-ı muhterem en fazla suçludur!
Yönetim, sezon başında Akhisar’ın golcüsü Rodeilga’yı transfer etmek istemiş.
Rodeilga’nın kulübüyle yaptığı anlaşmada özel bir madde var ve Trabzonspor yönetimi bundan yararlanarak bu futbolcuyu alacaktı.
Almasına alacaktı da, scout ekibi bu futbolcu için “Trabzonspor’da oynayamaz” raporu verdi. Yönetim de transferden vazgeçti.
Gidip Hyun-Jun-Suk’u aldılar.
Hadi yönetim futbolcudan anlamadı diyelim.
Peki, Yanal o sırada ne yapıyordu?
Fransa’da işi vardı (!)
Rodeilga’yı veto edip Suk’a onay veren scout ekibi suçlu da, yönetim ve Yanal masum mu?
En basit örnekle, doktorun vazifesi hastasını iyileştirmektir. Eğer hastalıkta iyileşme olmamışsa, tedaviyi yapan doktor bunu hastaya ya da çözüm olarak sunduğu yönteme mal edemez.
Doktorun teşhisi yanlışsa ve yanlış tedavi uygulamışsa hata ona aittir.
Çözümü basit, farklı teşhis ve farklı tedavi yöntemi!
Trabzonspor’a şifa olmak için talip olup göreve gelenler scout ekibini günah keçisi ilan edip öne sürerek kendisini bundan soyutlayamaz.
Trabzonspor bu haldeyse bundan hepsi suçlu ve hepsi sorumlu!
Zaten biri işini doğru yapsaydı, takım bu puanda ve bu halde olmazdı.
Trabzonspor’da işler böyle yürüyor işte…
***
Kafamı sezon başından beri kurcalayan bir konu daha var.
Yılmaz Büyükaydın, bu yönetim göreve devre arasında geldiğinde rica minnet futbol şube sorumlusu olarak takımın başına getirildi.
Büyükaydın uzun yıllar profesyonel liglerde futbol oynadı. Daha sonra Trabzonspor’da A.Sebatta yöneticilik yaptı. Bir dönemde AKP’de Trabzon Merkez ilçe başkanlığı görevinde bulundu.
Yeterli deneyimi var.
Trabzonspor dedi, işini gücünü bir kenara bıraktı, göreve koştu.
Sonrasında neden infaz edildi? Net değil…
Görevden ayrılırken yaptığı yazılı açıklama ağır ifadeler doluydu ancak diplomatik bir üslupla kaleme alındığı için pek kişi olayı tam olarak çözemedi.
Görevden ayrıldıktan sonra çeşitli aralıklarla en az üç kez aradım. “Trabzonspor zor durumda konuşmak bana yakışmaz Trabzonspor’a zarar veririz“ dedi.
Büyükaydın, kulübe tek kuruş masrafı olmayan, ücretsiz görev yapan bir isimdi.
Bırakın kulübe masraf yaptırmayı, yurt dışına gideceği zaman vize paralarını dahi cebinden ödediğini tesadüfen öğrendim.
Eğer o göreve devam etmiş olsaydı bu gün yapılan transferlerin çoğunu engellerdi.
Tabi bu da birilerinin tekerine çomak sokmak olurdu (!)
Gitmesi gerekiyordu, gitti.
Görevden kendisi ayrılsın diye her türlü entrika yapıldı.
Muhammet Demir transferinde “Başkan Usta’ya bu futbolcu gol sorunumuzu yüzde yüz çözmez. Maliyeti 2 milyon Euro’yu geçerse almayalım, ya da elimizdeki oyucuları satıp öyle alalım” dedi, dinletemedi.
“Sadi hoca ile devam edelim” dedi ama başkan Muharrem Usta‘ya yine dinletemedi.
5 aylık görev sürecinde futbolculara alacakları ödenmediğinde Büyükaydın bir şekilde futbolcularla konuşarak ikna ediyor ve onları sorunsuz oynatıyordu.
Cavanda ve Erkan Zengin‘i disiplinsiz ve vurdumduymaz tavırları nedeniyle o zamandaki hoca Hami Mandıralı’yla konuşup kadro dışı bıraktı.
Başkan Muharrem Usta çok geçmeden Asbaşkan Ahmet Cubukçu’yu arayıp her ikisini de affettirdi.
Şimdi ikisi nerde?
Metin Korkmaz denilen menajeri istemediğini sağır sultan biliyordu. Bunu yönetimle de paylaşmıştır. Korkmaz, Bochum şike davasında ismi geçen biri…
Hacıosmanoğlu yönetimi tarafından göreve getirilmişti.
Trabzon’da görev yapan, sorumluluk sahibi tüm meslektaşlarım ”Bu adamın bu kulüpte ne işi var” diye yazdı, çizdi, konuştu.
Başkan Usta ne dedi Korkmaz için: “Hacıosmanoğlu döneminde bir sürü yanlış oyuncu aldırdı, şimdi onu bu kulüpte tutup futbolcuları sattıracağım sonrada göndereceğim.”
Gönderdi mi?
Hayır
Yanal müsaade etmiyor galiba.
Ramazan Övüç olayını bilenler ne demek istediğimi buradan çözebilir.
1461 Trabzon konusunda suçlandı. Oysa onun bu konuda çok suçu yoktu. Çünkü yönetim onu ters köşe yaptı. Sorduğu her soruya yanlış cevaplar verdi.
Bu uzun bir konu… Bir ara bunu da yazarım.
Takımın durumunu görüyorsunuz. Alınan futbolcuların kalitesi ortada ve bu takımın kampına başkan hariç bir tek yönetici giremiyor.
Niye orası özerk mi ?
Trabzonspor’un yönetiminin yapacağı çok ciddi iki iş var.
Birincisi, Asbaşkan Ahmet Çubukçu artık olaya ağırlığını koyacak.
İkincisi de, Yanal’ın yanına mutlaka bir yönetici verilecek.
Bu profesyonel biride olabilir.
Çünkü Mehmet Ali Yılmaz tesisleri çiftlik olmuş birileri istediği gibi at koşturuyor.
Mustafa Yumlu 10 kişi kalan Gençlerbirliği maçında 90. dakikada oyuna giriyor.
Zeki Yavru, tribünden az bir tepki geldi diye bir maç sonra tribüne postalanıyorsa nedenini birileri açıklamalı.
Çok sevdiğim birçok özel şeyimi paylaştığım Asbaşkan Çubukçu bu haliyle hem kendine hem Trabzonspor’a zarar veriyor.
Trabzon’u toparlayacak isim Asbaşkandır. Bunu yaparken başkandan da yetki falan beklemeyecek. Başkanın talimatlarının tümüne de harfiyen uymayacak.
Yanlışsa yanlış diyecek.
Yanal’ı da, kulübü de, yönetimi de denetim altına alacak.
Trabzonspor bu kritik süreçte 3 maç daha kaybederse ikinci yarıda olacakları ben bile tahmin edemem.
***
***
Akyazı’ya sakın gitmeyin.
Bakın Trabzonspor’un önünde Kayseri, Adana, Başakşehir, Fenerbahçe maçları var. Bursaspor maçını fikstür geri ikinci yarının başında oynayacağız.
Trabzonspor’un 12 puanı var. Kayserispor ve Adanaspor’u yenerse 18, birisiyle berabere kalırsak 16 puan olacak. Başakşehir ve Fener maçlarını sonucunu tahmin etmekse zor…
Trabzonspor ligin ilk yarısını 16 puanla tamamlar ve ikinci yarıya bu puanla girerse, ikinci yarı maçlarını kesinlikle Akyazı’da OYNAMAMALI.
Çünkü bu puanla ligin ikinci yarısına girilirse, hiç şüpheniz olmasın en baba 5 bin kişi Akyazı’da oynanacak maçları izlemeye gider.
5 bin kişi de 40 bin kişilik stadyumda fındık kabuğu kadar görünür. Rakip takımların tümü rahatlar. Rakib seyirci baskısından yoksun oynar.
Avni Aker’de 5 bin kişi gelse bile yine de seyirci gibi görünür.
Yönetim bu açıdan da hesabını iyi yapmalı.