Av.Günfer Erkuloğlu
Uzuuun sokak…
Trabzon’un kalbinin attığı sokak. Trafiğe kapatılma kararı, o tarihlerde tartışmaların yanında bir grup beklentiyi de beraberinde getirmişti.
Ama planlanan Uzun sokağın bir cazibe merkezi olmasıydı ya, çabucak kabullendik durumu.
Keyifli bir alışveriş ve kafeler lokasyonu. Neredeyse küçük Bağdat Caddesi olacağı fikrini hepimiz sevmiştik.
Trabzon halkının yıllardır aşina olduğu ve benim gibi dışarıdan gelenlerin burada görüp tanıştığı, ARASTA mantığında samimi, fakat çok daha kapsamlı bir sokak.
Samimiyetle bu fikirden çok keyif almıştım. Peki, ne oldu..?
Maalesef gün içinde ikiden az kat etmediğim bugünün Uzun sokağı bu planlardan çok uzakta bir durumda.
AVM lere inat ayakta kalmaya çalışan Trabzon esnafı tek başına mücadele ediyor.
Maalesef yalnız bırakılıyor.
Boş gözlerle ruhsuz cümlelerde seçtiğiniz ürünün barkodlarını makineye okutan AVM çalışanlarına inat, Meydan Esnafı sizi tanıyor ve önemsiyor. Ananızın babanızın hatırını soruluyorlar.
Kapılarda güler yüzle karşılıyor, önlerinden geçerken selam veriyorlar.
“Borcum nedir?” sorusuna samimiyetle, " Hallederiz, o kolay. Ne içersin..?" Diyorlar.
Düşünmeli şimdi; bunlar değil midir Anadolu şehirlerinin zenginliği.
Uzun Sokağa ve esnafına sunulan hizmetler sınırlı.
Aldatıcı kuru kalabalıkla ters orantılı bir terk edilmişlik içerisindeler. Kira bedelleri yüksek fakat buna rağmen sokak yeterince temiz ve güvenli değil.
Özellikle bir yıl öncesine kadar saat kaç olursa olsun rahatlıkla kat ettiğimiz sokakta bugün, gündüz saatlerinde dahi yürürken çekiniyoruz.
Nezih ve keyifli olması planlanan sözde cazibe merkezinde yarınsız, beklentisiz gençler dört bir yandan gelen tavuk döner kokuları arasında geleni geçeni seyrediyor.
Gün içinde eften püften sebeplerle en az iki üç tartışma çıkıyor.
Başaramadık belli. Sahip çıkamadık ne sokağa, ne güzel esnafına.
Öncelikle bu gençler neden sabahtan akşama orada oturuyor.
Gidecekleri, faydalı vakit geçirecekleri, keyifli paylaşımlarda bulunacakları yerler neden yok.
Eğitimlerine çeşitli sebeplerle ara vermiş, ne yapacağını bilmeyen bu genç insanları nerede toparlayabiliriz..?
Gençlere faydalı meşgaleler, yarınlar sunmanın yolu öncelikle onları anlamaktan, hissiyatlarıyla hemhal olmaktan geçiyor. Pek tabii hepsini bir dersliğe tıkıp anlatıp da anlatmak değil beklenen.
Yaşamın içine sokup, eksiği gerekliyi kendilerinin görmesini sağlamalı, boşa geçenin salt zaman değil, ömür olduğu gerçeği hatırlatılmalı.
Ama Uzun sokağın çeşitli noktalarında gruplar halinde ayakta durmak veya banklarda sigara içmek değil çocuklarımızın yeri.
Madem merkez burası, Uzun Sokak, esnafına da sahip çıkmalı, bu lokasyonda gençlerin bir arada olabileceği fikirler de üretmeliyiz.
Hobilerin yaşam bulacağı, keyifli konularda gençlerin ilgisine yönelik sertifikalar ile taçlandırılacak programlar için merkezler kurmalıyız.
Keşkeler..Keşkeler..Duyurulur..