Her bayram sabahı, çocukken hissettiğim o tatlı heyecanı hatırlıyorum. Yeni kıyafetler, kapı kapı dolaşıp şeker toplamak, büyüklerin ellerini öperken aldığımız harçlıklar… Zaman ilerledikçe bayram da bizimle birlikte değişiyor. Artık çocukken koşarak gittiğimiz evlerde bizleri bekleyen büyüklerimiz yok. Teknolojinin hızlandırdığı dünyada, bayramlar da eskisi gibi uzun sohbetlerin, dolu dolu kahkahaların yaşandığı zamanlar olmaktan çıkıyor.
Belki de bayramın bizden istediği, biraz yavaşlamak. Telefon ekranlarından uzaklaşıp bir dostumuza "Nasılsın?" demek, yaşlı bir akrabamızı ziyaret etmek ya da çocuklara bayramın aslında paylaşmak olduğunu öğretmek… Modern hayatın getirdiği yoğunluk içinde bu anları yaşamak zor olabilir ama bayram, işte tam da bunun için var. Bizi birbirimize hatırlatmak, biraz geçmişe dönüp duygularımızı tazelemek için.
Bayramları geleneklerden koparmadan ama yeni anlamlarla buluşturarak kutlamak mümkün. Bir telefon mesajı yerine sıcak bir ses, sosyal medya paylaşımları yerine dost meclislerinde edilen samimi sohbetler… Çünkü bayramın özü, sadece bir tatil değil; paylaşmanın, hatırlamanın ve hatırlanmanın güzel bir bahanesi.
Bu bayramda, zamanı bir anlığına durduralım. Sevdiklerimize sarılalım, bir çocuğu mutlu edelim, büyüklerimizin hatıralarına kulak verelim. Belki de bayramın asıl hediyesi, bu küçük ama anlamlı anlarda saklıdır.
Herkese mutlu bayramlar!