Türkiye’de milletvekili sayısı 600’e çıkarıldığında, savunulan temel argümanlardan biri şehirlerin ve halkın temsiliyetinin artacağıydı. Ancak bu artışın gerçekten halkın sesini güçlendirdiğini söylemek zor. Aksine, mevcut sistem içinde vekil sayısının fazla olması, sadece Meclis’in kalabalıklaşmasına ve kamu kaynaklarının daha fazla harcanmasına yol açıyor. Daha fazla vekil, daha fazla temsil anlamına gelmez; nitelikli vekiller, güçlü yasama süreçleri ve halkla daha doğrudan bir bağ, asıl temsiliyetin güvencesidir.
Teorik olarak, bir şehirden seçilen vekil sayısının artması, o şehirdeki farklı kesimlerin daha fazla temsil edilmesini sağlayabilir. Ancak Türkiye’deki siyaset anlayışı, milletvekillerini halkın değil, parti liderlerinin temsilcisi haline getiriyor. Vekiller, çoğu zaman seçildikleri şehrin değil, genel merkezlerin politikalarını savunmak zorunda kalıyorlar. Bu durumda, sayıyı artırmak, temsiliyeti artırmaz; sadece Meclis içinde daha fazla isim olması anlamına gelir.
Türkiye’de milletvekili olmanın kriterleri son derece genel ve esnek. 18 yaşını dolduran ve belirli hukuki engelleri taşımayan herkes aday olabilir. Ancak bu kadar büyük sorumluluk gerektiren bir makam için belirli bilgi ve tecrübeye sahip olmak da önemli değil mi?
Bugün doktor, mühendis veya öğretmen olmak için yıllarca eğitim almak, belirli sınavlardan geçmek gerekiyor. Ama milyonlarca insanı temsil edecek vekiller için böyle bir kriter yok. Seçim sistemi, yalnızca popülerlik, parti sadakati veya maddi güce dayanarak milletvekili olmayı mümkün kılıyor. Oysa kamu yönetimi, ekonomi, hukuk, uluslararası ilişkiler gibi alanlarda temel bilgiye sahip olmak, bir vekilin işini daha iyi yapmasını sağlar.
Bu yüzden milletvekili adaylarının belirli bir eğitim ve mesleki yeterliliğe sahip olmasını şart koşan bir düzenleme düşünülmelidir. Bu, halkın nitelikli temsilciler tarafından yönetilmesini sağlayabilir.
Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, çok sayıda milletvekili değil, etkili ve nitelikli milletvekilleridir. 600 vekil yerine, daha az ama daha donanımlı, halkla bağları kuvvetli, bağımsız düşünebilen ve gerçek yasama faaliyetleri yürütebilen vekillerle Meclis daha verimli hale gelebilir. Temsiliyet, sayı ile değil, kalite ile artar.
Vekil olma kriterlerini gözden geçirmek, siyasete gerçekten katkı sunabilecek kişilerin önünü açmak ve halkın daha güçlü bir şekilde temsil edilmesini sağlamak adına önemli bir adımdır. Türkiye’nin kalabalık bir Meclis’e değil, güçlü bir Meclis’e ihtiyacı var.