Tutsaklıkla Bağlanma Psikolojisi! Stockholm Sendromu Nedir?

Stockholm sendromu, tutsaklık durumunda tutsak ile tutsaklık yapan kişi arasında oluşan psikolojik bağlanmayı ifade eder. Bu makalede, Stockholm sendromunun ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını ve etkilerini açıklayacağız.

Tutsaklıkla Bağlanma Psikolojisi! Stockholm Sendromu Nedir?

Tutsaklık durumunda, beklenmedik bir şekilde tutsak ile tutsaklık yapan kişi arasında bir bağ oluştuğunda, Stockholm sendromu ortaya çıkar. Bu durumda, tutsaklık yapan kişi, tutsağa sempati, empati veya hatta bağlılık hissi duyar

Stockholm sendromu, tutsağın hayatı veya güvenliği tehdit altında olsa bile, onları savunmaya veya korumaya yönlendiren psikolojik bir fenomendir. Bu makalede, Stockholm sendromunun nedenlerini, özelliklerini ve etkilerini inceleyeceğiz.

Stockholm Sendromu Nasıl Ortaya Çıkar?

Tutsaklıkla Bağlanma İlkesi
Stockholm sendromu, 1973 yılında Stockholm, İsveç'te gerçekleşen bir banka soygunu sırasında ortaya çıkmıştır. Bankayı basan soyguncular, dört tutsağı altı gün boyunca rehin almışlardır. Bu süre zarfında, tutsaklar beklenmedik bir şekilde soygunculara karşı duygusal bir bağ geliştirmişlerdir.

Tutsaklıkla Bağlanma Nedenleri

Stockholm sendromu, birkaç faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir:

Korku ve Tehdit: Tutsaklar, soyguncuların tehditleri ve korkutucu davranışlarından etkilenir. Bu korku ortamı, tutsakların soygunculara bağlanmasına yol açabilir.

Sempati ve İnsancıllık: Soygun sırasında, soyguncular arasında insanlık veya sempati gösteren bazı davranışlar sergileyebilir. Bu davranışlar, tutsakların soygunculara karşı pozitif bir tutum geliştirmesine neden olabilir.

Yakınlık ve İletişim: Uzun süre bir arada kalan insanlar arasında bir tür bağ oluşabilir. Tutsaklar, soyguncularla iletişim kurma ve onlarla bir bağ kurma fırsatına sahip olabilir.

Stockholm Sendromunun Özellikleri
Stockholm sendromunun bazı belirgin özellikleri şunlardır:

Savunma Mekanizmaları: Tutsaklar, kendilerini korumak ve hayatta kalmak için savunma mekanizmalarını devreye sokabilir. Bu mekanizmalar, kendilerini soyguncuların yanında yer alarak veya onları savunarak ortaya çıkabilir.

Empati ve Sempati: Stockholm sendromunda, tutsaklar soyguncuların durumunu anlamaya ve onlarla empati kurmaya çalışabilir. Sempati ve empati, tutsakların soygunculara karşı olumlu duygular beslemesine yol açar.

Kurbanın Perspektifi: Tutsak, kendini bir kurban olarak görebilir ve soyguncuların da kurban olduklarını düşünebilir. Bu, tutsağın, soyguncuları suçlamaktan ziyade onları anlamaya çalışmasına neden olabilir.

Stockholm Sendromunun Etkileri

Stockholm sendromu, tutsaklık durumunda birçok etkiye yol açabilir:

Uzun Süreli Psikolojik Etkiler: Stockholm sendromu yaşayan tutsaklar, olayların ardından uzun süreli psikolojik etkiler yaşayabilir. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon, kaygı ve travma sonrası büyüme gibi durumlar ortaya çıkabilir.

Davranışsal Etkiler: Stockholm sendromu yaşayan kişiler, tutsaklık süresince geliştirdikleri davranışları günlük yaşamlarında da sergileyebilir. Bu davranışlar arasında savunmacı tutumlar, empati ve sempati gösterme eğilimi ve kendini kurban gibi hissetme yer alabilir.

Toplumsal Algı ve İzlenim Yaratma: Stockholm sendromu, tutsaklık durumundaki kişilerin toplum tarafından nasıl algılandığı konusunda tartışmalara yol açmıştır. Bazıları, tutsakların zayıf karaktere sahip olduklarını düşünürken, diğerleri tutsakların hayatta kalmak için yaptıkları stratejik bir seçim olduğunu savunur.

Sıkça Sorulan Sorular

Stockholm sendromu nasıl ortaya çıkar?
Tutsaklıkla bağlanma ilkesi nedir?
Stockholm sendromunun etkileri nelerdir?
Stockholm sendromunu yaşayan kişilerde hangi davranışlar görülebilir?


Stockholm sendromu, beklenmedik bir şekilde tutsak ile tutsaklık yapan kişi arasında ortaya çıkan psikolojik bir bağlanma durumunu ifade eder. Tutsaklık durumunda, tutsaklar soygunculara karşı sempati, empati veya bağlılık hissi duyabilirler. Bu durumun nedenleri arasında korku, insancıllık ve iletişim yer alır. Stockholm sendromu, uzun süreli psikolojik etkilere, davranışsal değişikliklere ve toplumsal algıya yol açabilir. Bu fenomen, insan psikolojisinin karmaşık bir yönünü açığa çıkarmaktadır.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler