İnanılır gibi değil...
Ne zaman bir yere yolculuk yapalım desek elimiz ayağımız bağlanıyor.
Anayasa'ya göre her Türk vatandaşının seyahat etme özgürlüğü var.
Var ama "Nasıl yolculuk yapılır?" sorusunun özellikle şu zamanda bir cevabı yok.
Havayolları desen ateş pahası.
Otobüsler cep yakıyor.
Tren dersen her yerde yok zaten.
Gemi dersen hikâye.
Ne havadan ne denizden ne de karadan yolculuk yapmak artık mucize oldu.
Parası olan, tuzu kuru olan yerli ve yabancılara hava hoş, nasıl olsa.
Onların ayağı her ihtimalde yerden kesik.
Gariban da otursun oturduğu yerde...
Bugün Trabzon'dan Ankara'ya uçakla bir günlüğüne gidip gelirseniz, uçak ve konaklama için 15 bin TL’yi gözden çıkarın.
Sadece bir gün için!
Peki, hastası olan, işi gücü olan, ziyaret yapmak isteyenler ne yapsın?
Zaten dar gelirli vatandaş için gezme, tozma, tatil devri çoktan kapandı.
Kışın fiyatlar bu kadar uçuksa yazın demek ki eyvah eyvah!
Eskiden havalimanlarında bir tabak yemek, tatlı yerdik.
Şimdi su bile alamıyoruz.
Geçen gün çorba içeyim dedim; fiyatı 300 TL görünce sap gibi kaldım, vallahi.
Artık uçaklarda ikram bile yok.
Allah aşkına, en azından şu ölü sezonda insanlarımız uçabilsin.
Turistler sağdan soldan vızır vızır gelmeye başlayınca zaten avucumuzu yalıyoruz.
Uçağı anca gökyüzünde uçarken görüyoruz.
Bir yolu yok mu?
Biraz vicdan, biraz merhamet lütfen!
Hiç değilse hastalar, yaşlılar, dar gelirli vatandaşlar ve emekliler için bir çare bulunsun.
Birçoğumuz yıllarca aynı ilden çıkıp başka bir şehir dahi göremiyoruz.