Trabzon, Karadeniz’in incisi, doğasıyla göz kamaştıran bir şehir. Yemyeşil ormanları, derin vadileri, pırıl pırıl denizi ve yaylalarıyla adeta bir cennet köşesi. Ancak bu doğal güzellikler, son yıllarda hızla tükeniyor, yok oluyor veya tahrip ediliyor. Peki, Trabzon’un bu eşsiz doğasına neden yeterince sahip çıkamıyoruz?
İlk sorulması gereken soru, bu güzelliklerin korunmasında eksik olan şeylerin ne olduğudur. Trabzon, büyüleyici bir doğaya sahipken, yerel yönetimler, yerel halk ve devletin ne derece duyarlı olduğu tartışma konusu. Planlı gelişim ve sürdürülebilir çevre politikalarının eksikliği, doğal zenginliklerin tahrip olmasına yol açıyor. Özellikle turizmin artan talepleriyle birlikte, yerleşim alanları ve altyapı projeleri bu güzelliklerin üzerine inşa ediliyor.
Çevresel tahribatın sebeplerinden biri de bilinçsizlik. Doğal alanların kıymeti yeterince anlaşılamıyor. Özellikle kıyı şeridinde yapılan yapılaşmalar ve orman alanlarının ticarileştirilmesi, gelecek nesiller için büyük bir tehdit oluşturuyor. Trabzon’un doğal kaynaklarının korunması noktasında daha etkin bir denetim ve farkındalık artırıcı çalışmalar yapılması şart.
Bununla birlikte, ekonominin doğaya duyarsız şekilde büyümesi de büyük bir etken. Trabzon’da tarım ve hayvancılık önemli geçim kaynakları olmasına rağmen, bazı bölgelerde plansız yapılaşma, ağaç kesimi ve ormanların yok edilmesi gibi durumlar yaşanıyor. Oysa bu doğal alanların korunması, uzun vadede şehre ve halkına büyük kazançlar sağlayacakken, kısa vadeli çıkarlar bu kazançların önüne geçiyor.
Bu noktada, Trabzon’un doğasına sahip çıkabilmek için öncelikle yerel halkın ve yöneticilerin bilinçlenmesi gerekiyor. Doğayı tahrip etmek yerine, onu nasıl koruyabileceğimizi öğrenmeli ve sürdürülebilir turizmle şehre gelir getirecek yolları keşfetmeliyiz. Ayrıca, devletin de bu konuda daha sıkı denetimler yapması, doğal alanları koruma konusunda teşvikler sunması büyük önem taşıyor.
Trabzon’un doğal güzelliklerinin korunması, sadece bu şehre değil, tüm Karadeniz’e ve Türkiye’ye fayda sağlar. Eğer bu değerli doğal mirasımıza sahip çıkabilirsek, Trabzon sadece bugün için değil, gelecekteki nesiller için de bir cennet olmaya devam eder. Şimdi, belki de bir dönüm noktasındayız: Ya sahip çıkacağız ya da kaybedeceğiz.