Recep Ergenç
Ben simit de sattım
Fındık ve çay gibi iki ana tarımsal ürüne sıkışmış doğu Karadeniz’in tarım ekonomisi çıkış arıyor.
“Kivi” bölgeyi , bölge insanı da “kivi”yi sevdi. İrili ufaklı pekçok kivi bahçesi kurulmuş durumda.
Çok sayıda hastalığa iyi geldiği, farklı sanayi sektörlerinde kullanılmaya başlandığı ve pazarının da oluşması kiviye olan ilgiyi artırıyor
“Kivi”nin Doğu Karadeniz’de var olmasını sağlamış, gizli kahraman Vakfıkebirli Zeki Birinci ile İstanbul’daki ofisinde buluştum.
Zeki Birinci ve başarı hikayesi ülkenin de gerçeğidir. Aslında “Ben simit de sattım” tezgahın en altından başladım, çok da bedel ödedim, anlamındadır.
Dünyanın muhtelif yerlerinde ofisi olan Zeki Birinci, İstanbul’da iş yaşamını kendi markalarını yaratarak sürdürüyor.
Zeki Birinci Trabzonlu ama meyve dendiğinde küresel düşünüyor.
Kivi üzerine başladık
Kivi Doğu Karadeniz’de bölgesini sevdi.
Sevdi de ne oldu?
Her yıl artan hacimde ürün çıkıyor.
Çıkıyor da ne oluyor?
Tüccarın, aracının ilgisi artıyor.
Artıyor da ne oluyor?
Kivi yetiştiricileri örgütleniyor.
Bundan sonrasını uluslararası meyve dünyasından pek çok ürünü Türkiye ile tanıştıran Zeki Beyden aktaralım.
Piyasa diye başladığı cümlesinin içinde, istikrara sıkça vurgu yapıyor. Aç gözlülük, sahipsizlik, bilgisizlik kavramlarının içini doldurarak sürdürüyor konuşmasını.
Kivide hormon döneminin başladığını belirterek;
Hormon ile bindiğimiz dalı kesmeye başladık; ağacın, meyvenin raf ömrünü kısaltıyoruz. Verdiği örnek çok güncel:
Kivi artık dopingli sporcu gibi olmaya başladı. Sporcu doping ile daha az çalışarak şampiyonluk istiyorsa kivide de öyle…
Bundan üretici kar ettiğini sanıyor. Pazardaki güvenirliğimiz de yakında gider.
Hormonu, suyu alan kivi yüksek efora ulaşıyor. Ama içi su dolu meyveler üretiyor. Elli yerine 75 kilo satıyor. Kim kazanıyor?
Üretici mi?
Hayır.
Kamu, özel sektör bir araya geliyoruz, kamu konuşmasını yapıp salondan ayrılıyor.
Zeki Birinci’yi DOKA, TKDK Orman Bölge hem de TTSO davet etmeli. Doğu Karadeniz’in geleceğinin çokça tartışıldığı bugünlerde dinlemelidir.
Hayatın her alanında olduğu gibi “satılmayan mal herkese zarar yazar”ı öğrenemedik. Cin olmadan adam çarpmaya başladık.
“Bölgede ürün çeşitleme şart” diye başladığı sözünün arasına girip mavi yemiş, Blueberry (yaban mersini, mavi yemiş, likapa, kaskanaka..)’den söz açıyorum.
Masaya Fatıh ve Coşkun isimlerinde zıpkın gibi iki mühendisini çağırıyor.
Şili devletinin bu ürünün önemli bir ihracatçısı olmasından başladığımız blueberry sohbetini yarıda keserek, koşarak odadan çıkıp, yine koşarak geri döndüğünde; elinde bir kitap ve bir davetiye vardı:
Kitap İngilizce. Mavi yemiş ile ilgili nerdeyse herşey var içinde.
Davetiye ise Şili devletinin İstanbul’da yapacağı bir aktivitiye ait.
Mavi yemişten en iyi ürünleri yapan “Şilili Büyük Şef” ünlü bir otelde mavi yemişten neler yapılabildiğini uygulamalı olarak gösterecekmiş.
İki uzman sohbet sırasında mavi yemişle ilgili inanılmaz bilgileri saniyeler içinde masaya taşıdılar.
Şili’nin yıllık mavi yemiş ihracat rakamları:
1970’de 48bin ton ile başlamış ve bugün 80bin tonlar seviyesine gelmiş.
Zeki Birinci Doğu Karadeniz’de ters iklimi (güney ve kuzey yarımküredeki iklim koşullarına dikkat çekerek) yakalayabilirsek mavi yemişte de şansımızın olduğunun altını çizdi.
Doğu Karadeniz ve özelde kivi ve mavi yemişe şans verilmeli. Ürün çeşitlemesi şarttır.
Ölçek büyüklükleri iyi hesaplanmalı
Uygun ırk, ekim, dikim, hasatta modern çağdaş teknikler kullanılırsa,
Bilimin öncülüğünde (yol göstericiliğinde- danışmanlığında)
Ve zamanlama iyi hesap edilerek pazara indirilecek ürün,
Sevkiyatından boylamasına ambalajına kadar her aşaması iyi hesap edilirse,
Pazardan ciddi pay alırız.
Türkiye ile pekçok ürünü tanıştıran bu hemşerimizi dinlerken,
Küresel düşün yerel hareket sözünü anımsıyorum. Bölge için parasını, zamanını, bilgisini seferber etmeye hazır başarı hikayesi ile guru duyacağımız Zeki Birinci ile vedalaşmadan, dilim meyve, meyve salatası gibi pek çok yenilikçi ürünü de tattık.
Başta Bölgenin amiral gemisi (DOKA), TKDK, Orman Bölge, Tarım il Müdürlüğünün; Özel Sektör ile koordinasyonu kaçınılmazdır.
Yeniden merhaba…