Küme düşme potasına girmek üzere iken, UEFA kupasına katılma şansı ayağına geliyor.

Başakşehir ile berabere kalıyor ve bu şansını riske sokuyorsun.

Ligin bitimine 5 hafta kala toplam 15 puan havada asılı duruyor.

Sen sahandaki maçı alamazsan UEFA’ ya değil, Kapıkule’ye bile gidemezsin.

UEFA'ya katılabilmen için Gençlerbirliği'ni Ankara'da, Fenerbahçe'yi Trabzon'da yenmen farz oldu!

Eğer Marko Marin gibi kiralık bir oyuncuyu, önümüzdeki sezon kadrona katmayı düşünmüyor san, ki bu kulüp onu düşünmüyor.

O zaman bu adamı niye oynatıyorsun? birde maç başına 10 bin Euro alacağını hanesine yazdırıyorsun.

Görmüyor musun Hami hoca adam sezonu kapatmış, umurumda mı dünya nasıl olsa maçı alsak da almasak da gelecek olan 10 bin Euro var ya, diyor.

                                                                  *

Elinde Aykut Demir tek cezalı olan ve sakat oyuncunda yok.

Onur istirahat de, hadi Fatih ile Douglas’ı kadroya almadın doğrudur. Sefa kulübe ihtar çekti ona da bi çizgi çektin diyelim. Musa ile Salih formsuz şu an diye ekleyelim.

Bizim çocuklar Muhammet Beşir ile Yusuf Yazıcı niye kadroda yok diye soracağım, acaba diyorum çok mu kötü durumdalar, ki sanmıyorum.

E, o zaman nedir bu tablo?

Kendi evinde oynuyorsun yenilsen kaybedecek bir şeyin yok ama yensen kazanacak çok şeyin var hem maddi, hem manevi.

Peki o zaman zaten kanatlardan orta gelmeyen bir takımda, henüz ne olduğunu anlayamadığımız Muhammet Demir ile tek santrafor oynamak, kancaya travla yemi takmadan mavruşgil tutmayı denemeye benzemiyor mu?

                                                                  *

O ki sağda Yattara yok, solda da İskender yok. O zaman ortadan ve yerden oynayacaksan, Avni Aker’de bari çift santrafor oyna hocam.

Cardozo’ya bayılmıyorum ama koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi diyeceksin ve Muhammet Demir ile Cardozo’yu sadece Avni Aker’de çift santrafor oynatacaksın yada Muhammet Beşir’i…

Yoksa 1-1 biten Medipol Başakşehir maçını, değil 90 dakika, 990 dakika bile oynasan 2.golü hayatta bulamazsın.

                                                                  *

Yalçın gol atsa ne oluuurrrr. Akakpo gol atsa ne oluuurrr? Özer altı pasın içinden kaçırsa ne olur? Hepsi hikaye.

Bu takım Türkiye kupası ve 28 haftadır lig maçları dahil, tek bir maçta futbol oynadı.

Oda ilk yarıda 3-0 mağlup olduğu Rize deplasmanın da, farklı kazanacağı maçı farklı kaybetti.

Orta hakem Hüseyin Göçek’i yazmayacağım, değmez.

Çünkü; bir hakem olur olmaz her şeye zırt,pırt- zırt,pırt  düdük çalıp oyunu ikide bir kesip durduyorsa, ondan ne köy olur, ne kasaba.

İşte Hüseyin Göçek bu. Adam göçmüş gitmiş, ağlayanı yok!.

                                                                  *

Zaten TFF  şikeye göz yumarak  güvenleri sarsmış, Türk futbolunun dibine dinamiti koymuş. Pasolig uygulaması tam bir rezalet, bir fiyasko, bankalara kıyak ve haliyle tüm stadyumlardaki tribünlerin yarısını boş.

Hiç olmazsa yine bu takıma gönül verip tribünlere gelenleri, kaçırmayalım bari hocam.