İnönü Stadyumundaki Beşiktaş maçından bugüne birkaç yazar ve yorumcu dışında tüm medyada yargılanıyoruz.
Ne acizliğimiz kaldı, ne de kişiliksizliğimiz.
Sanki 42 puanı bu takım toplamamış da, bu puanlar milli piyangodan çıkmış gibi aşağılayıcı yorumlar okuduk hafta boyunca.
En doğrusu Osman Tamburacı'nın yorumu; ''Trabzonspor aslanlar gibi mücadele etti ve önemli bir deplasmanda kendine lazım olan bir puanı kaptı '' Bunu eloğlu diyor biz diyemiyoruz.
20 Ekim 1993 tarihinde, Arçil, Şota, Hami, Ünal'lı kadro yine bu statta , Yine Sadri Şener başkanlığında 7-1 kaybetmemiş miydi ?
O maçta Beşiktaşlıların her vurdukları gol olmuştu, bu maçta olmadı.
Haydi sakin kafayla bir kez daha izleyelim bakalım da, Beşiktaş"ın çok net kaç pozisyonu varmış bir daha görelim.
Oysa Ali Özbak ne güzel yazdı; ''Oyun unutulur, skor unutulmaz..'' diye.
Efendim Ersun Yanal oyunu seyretmiş, oyuncu değişiklikleri yanlışmış,takım korkak oynamış..
Olabilir, bu düşüncelerin hepsi doğru da olabilir.
Sonuç; elde var bir puan, Şampiyonluktaki rakiplerinden biri ile fark ise yine 6 puan.
Ayrıca ilk yarı ligde ve kupada aynı takıma karşı süper oynadık da ne oldu?
Lütfen bir müddet geçelim bunları...
FARKLI AÇI
Bu müsabakaya ve şu an gelinen konuma biraz da farklı açılardan bakalım;
Göreve geldiği günden beri özellikle yerel medya tarafından eleştirilen bir teknik adamımız var... Yönetim kurulumuz ise yeri geldi yanında, yeri geldi önünde durdu hocamızın.
Hiç bir zaman ''Hocamızın arkasındayız'' demediler.
Hatta Asbaşkanımız bir demecinde ''Hocamızın arkasında değiliz'' ifadesini de kullanmıştı.
O gün yorumcular ve özellikle Yanal karşıtları ''Acaba yeni hocamız kim olacak'' diye arayışlara bile girmiştiler. Asbaşkanın demeci heyecan yarattı ve yanlış yorumlandı o dönem.
Oysa ülkemizde ''Hocamızın arkasındayız'' denmesi ''İki haftaya kadar göndeririz'' anlamına geliyordu ve bunun onlarca örneğini yaşamıştık yıllarca.
TEZLER ÇÜRÜYOR
Ayrıca savunulan bir takım tezler de zamanla çürümeye başladı.
Mesela; Ersun Hoca'nın çalıştırdığı takımlar onuncu haftadan sonra çöker !
Mesela; Ersun Hoca'nın çalıştırdığı takımlar defans yapmayı bilmez! gibi...
Mesela; Trabzonspor Şenol Güneş'ten sonra kaleci bulamadı, Sylva da bomba! gibi..
İşte size 20 haftadır zirvede bir takım, işte size haftalardır iyi defans yapan ve son maçta bunu birkez daha ispat eden bir takım, işte size süper bir kaleci.
Alanzinho mu? Bakacağız, NO COMMENT YET...
KAZANSAYDIK
Kazansaydık ve Sivasspor'a 2, Fener ve Galatasaraya 7 Başiktaş'a 9 puan fark atsaydık ne olacaktı? Belki bir adım önde olacaktık..
Bu farkın teknik heyete, futbolculara, yönetim kuruluna getireceği ''Nasılsa kaybetme kredimiz var'' ya da ''Bu iş artık bitti'' rehavetinin 13 puan geriden gelip şampiyonlukların el değiştirdiği örneklerinin yaşandığı ülkemizde camiaya getireceği felaketleri düşünebilir miyiz?
O halde her işte bir hayır vardır ve ''rehavet eşittir felaket'' olmadan lige yeni başlıyormuş gibi ciddiyeti elden bırakmadan ve birlik beraberlik içerisinde yola devam etmemiz şarttır.
Taraftarın düzenlediği ve çok da hoş olan 61.DAKİKA etkinlikleri devam etmeli, yönetim kurulu tarafından desteklenmeli ancak abartılmamalıdır.
Yarın oynanacak olan Denizli maçı ise en zor maçımızdır.
DAYAN YÖNETİM KURULUM DAYAN
Joachim Löw; Alman Milli takımını,
Guss Hıddıng; Rusya milli takımı ve Chelsea'yi
Vahid Halilhodzic; Fildişi Sahillerini;
Zico; CSKA Moskova'yı,
Vıcente Del Bosque ; İspanya Milli takımını
John Benjamin Toschak; Galler Milli takımını
Mırcea Lucescu; Shaktar Donıesk'i
Erıc Gerets; Marsilya'yı çalıştırıyorlar.
Bu teknik adamların ortak özellikleri hepsinin Türkiye'de görev yapmış olmaları.
Bu isimlerin şu an çalıştırdıkları takımların kalitesinden kim şüphe edebilir?
Peki bunları kimler ve neden beğenmeyip, hatta milyonlarca dolar ve euro ödeyip göndermiştir?
Yönetim Kurulları mı?
Hayır.
Evet de hayır.
Bunların hepsini basın göndertmiştir.
Basının baskısına yönetimler dayanamamıştır.
20 maçta 42 puana ve üç Istanbul'a toplamda atılan 16 puan farka rağmen.
Ersun Hoca'yı da gönderirse basın gönderecek.
Dayan yönetim kurulum dayan.
