Turgay Beşyıldız
Bu iş Çukurova'ya kaldı!
Trabzonspor'un bana göre şampiyonluğu matematiksel olmasa da, ilan edeceği bir 90 dakikaydı. Ama, bu maçta rakip kale içine 53 tane orta atıp da, biri kafayı yapıştıramadıysa, bunu sorgulamak lazım.
Abdullah Hoca, Nwakaeme ve Ömür ile değil, ilk 11'de Cornelius ve Bakasetas ile başlamayı tercih etmesini, kendi taktik anlayışına bıraktım. "Herhalde bir bildiği vardır." dedim.
Oyun başlar başlamaz daha ilk dakika da Hüseyin'in sakatlanması, ev sahibini zorunlu bir değişikliğe itti. Ahmet Can, Hüseyin'in yerine hemen ısınıp kulübeye formasını giymeye geldi. Ama kulübeden formasıyla Yusuf Erdoğan çıktı. Yusuf bir anda kendini sahada buldu. O arada ne oldu? Niye oldu anlayamadım. Maçtan sonra da sorma fırsatı bulamadım.
Son yıllarda; böyle soğuk bir nisan ayı hatırlamıyorum. Dedik ki; bu gece Medıcal Park'da ısınır mı acaba? Bordo mavililer önde basarak aslında iyi başladı ama duvar olan Fatih Karagümrük defansını bir türlü açamadı.
İstanbul ekibi ilk yarıda net olarak bir defa tehlikeli geldi, o da 44. Dakika da çizgi üzerinde kazanılan serbest atışı kaptan Biglia, barajın üzerinden ampul gibi köşeden filelere bırakınca, soyunma odasına sürpriz bir şekilde 1-0 önde gitti.
Kalabalık defansı açacak çilingirci lazımdı ve bordo mavililer iki çilingir oyuncusu Nwakaeme ve Ömür'ü, Cornelius ve ilk dakika oyuna giren Yusuf'un yerine oyuna soktu. Kenar ekip, Ahmet Can'ı değil de, o durumda Yusuf'u oyuna sokması, yanlış bir varyasyondu! Sol bek değil stoper girmeliydi. Haliyle oyuna giren Yusuf, dışarı alınmak zorunda kalındı.
*
İlk 45 dakikada pek verimli olamayan liderin mermileri; Bakasetas ve Visca, ikinci yarıda kovana bal taşımaya başlayınca, oyun Karagümrük yarı alanına forse olmaya başladı.
İkinci yarıda daha derli toplu oynamaya başladı.
Ömür ve Nwakaeme, takıma tempo da getirmek için, oyunu domine etmeye başlayınca, mekânın sahibi Hugo ile golü buldu.
Aynı Hugo'nun kafa vuruşu, önce kaleci Viviano, sonra da üst direğe vurması belki de gecenin kırılma noktasıydı.
Bu yarıda tamamıyla rakip sahaya yerleşmeye başlayan lider ekip, bu ara yediği bir kontratakta az kalsın ikinci golü yiyordu.
Misafir takımda; sonradan oyuna giren Samed'in şutu yan direkte patlayınca, tribünler buz kesti. Yine konuk ekibin yürekleri ağza getiren pozisyonunda, Burak'ın kafası üst direği öpünce, sanırım hep beraber siz de, kenar yönetimle bir 'ohh' çekmişsinizdir.
Bu gece Hüseyin, Yusuf ve Cornelius'un ardından, oyunun gidişine göre Djaniny ve Marek'in de formalarını Kouassi, Koita' ya devretmesi, belki oyuna değil ama sonuca sıfır etki yaptı.
Bu arada, orta hakem Halil Umut Meler'e olumsuz bir şey yazsak, derler ki adama: kardeşim gol attınız da vermedi mi?
*
Tribünlerde destek veren taraftarların yanı sıra, iftar yemeğinin verdiği ağırlığı henüz üzerinden atamayanlar da vardı. Onlara ne demeli bilmiyorum. Stadyum spikeri Kerem Aktaş, elinde mikrofonla tüm tribünlere devamlı gaz vermesine rağmen, halen daha tribünde uyuyan bir kesimi anlamak mümkün değil. Sessizce maç seyretmekle şampiyon olunmaz bilin!
Anlayacağınız; Trabzonspor Kulübüde, A Takımı da, taraftarı da, hatta camia da, şampiyon olmadan şampiyonluğu ilan etmiş. Her tarafa üzerleri reklam dolu bordo mavi bayraklar da asılmış, Kısacası hep beraber rekabetin dibine vurmuşlar. Vallahi sizleri bilmemde bizim jenerasyon bu ligde çok travmalar yaşadı. Şampiyonluk garantilenmeden benim ne ağzımdan, ne de yazdığımdan "... Ve Trabzonspor Şampiyon..." cümlesini duydunuz ya da okudunuz mu? İşte biz buna dereyi görmeden paçaları sıvamak diyoruz.
Peki bundan sonra ne olur? Şu olur; salı akşamı yine bu stadyumda Kayserispor ile kupa maçının ilk ayağına çıkacak olan Trabzonspor cumartesi gecesi Adana'da, Adanademirspor'dan en az bir puan alarak dönmeli ki, evindeki Antalyaspor maçı, şampiyonluk ipini göğüsleyeceği maç olsun.
Yani; bu iş, bir zamanlar Çukurova'ya değil, hafta sonu Çukurova'ya kaldı!