15 Temmuz Darbe girişimi sonrası göz altına alınan hainlerin ifadesinde, darbenin gerçekleşmesinden sonra yapılacak tüm atamaları içeren listeler ele geçirilmiş, bu listelerde çok sayıda kurumun başına geçecek isimler bulunsa da Cumhurbaşkanı, Başbakan, içişleri Bakanı gibi önemli yerlere getirileceklerin isimlerinin olmaması, darbenin ikinci bir ayağı olabileceği kuşkusunu akla getirmektedir, yani A takımı halen deşifre olmamıştır.
Özel kuvvetlere mensup askerler ile diğer birliklerden bazı askerlerin firar ettikleri ortaya çıkmıştır. Güvenlik güçlerimiz; Kaçak durumda bulunan askerlerin yapabilecekleri suikast ve sabotajlara karşı her türlü önlemi almaları gerekmektedir. Bundan sonra kaybedecekleri bir şey olmadığından bu hainlerin hedef gözetmeksizin önemli kişi ve kurumlara her türlü saldırıyı gerçekleştirmeleri muhtemeldir. Özellikle Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’ın koruma ekibinin Tahkikatları yeniden yapılmalı ve her zaman yapılanın dışında yeni koruma kalkanı oluşturulmalıdır. Ayrıca, Ülkemizdeki tüm istihbarat birimlerinin verdiği haberlerin süratle değerlendirilip, işleme konması amacıyla mutlak surette İstihbarat Bakanlığı kurulmalıdır.
ABD hiçbir zaman Terörist ele başı Fethullah Gülen’i Türkiye’ye teslim etmeyecektir. Keza Gülen CIA baş ajanıdır. Dünya genelinde bulunan okullarına yerleştirmiş olduğu ajanlarından aldığı bilgileri CIA ya aktarmaktadır. Bu nedenle ABD Gülen’i teslim etmez eğer edecekse Gülen ile olan tüm bağlarını koparacak adımı atar, yani Gülen Türki’ye gelirse en fazla bir iki gün yaşar ölür.
Gözaltında bulunan hainlerin ifadelerinden zamanla çok önemli iltisaklara ulaşılacaktır. Ancak bu süreçte alakasız insanların da FETÖ cü olarak suçlanması söz konusudur. Ayrıca göz altına alınanların yerine yapılan atamaların çok titizlikle, Tahkikatların yapıldıktan sonra atamalarının yapılması gerekmektedir. Keza bu kaosa rağmen hainlerin halen kurumların içerisine sızma olasılığının bulunduğu unutulmamalıdır.
Türkiye’nin bu süreçte;
Ayasofya camisini tamamen ibadete açması,
Nato, ABD ve AB ilişkilerini gözden geçirip, Rusya ile yeni ortaklıklar kurması,
Terörist elebaşı Fetullah Gülen için ABD ‘li yetkililerle görüşülerek, “gelecekte bu hain sizi ve ona destek veren diğer Avrupa ülkelerini de bu okullar vasıtasıyla vuracak, bize iade etmenize gerek yok” açıklamasının yapılması, ABD ve Avrupa ülkelerinin yüzüne şamar gibi inerek kendilerine gelmelerini sağlayacaktır.
19 Mayıs 2014 ‘te;
“Ülkemizde güvenliği sağlayan kurumlardan olan Emniyet Teşkilatı da daha önceden kendi içerisinde Cemaatçiler, Ülkücüler, Solcular ve tarafsız polisler olarak bölünmüş bir haldeydiler. Özellikle Emniyet istihbaratı, Terörle Mücadele, Organize suçlar ve il Müdürlerinin büyük çoğunluğu Cemaatçi polislerden oluşmuştu. Yani, Emniyet Teşkilatındaki işlemlerini tamamlamışlardı. Sıra Ordu ve MİT’e gelmişti. Önce orduya yönelik güzel planlar hazırlayıp işleme koydular.
Cemaat yanlısı kişiler, kurumlarda çalışmaya devam etmektedirler. Bunların tayin veya yer değiştirmeyle pasifize edileceklerini de hiç ama hiç sanmıyorum. Bundan sonra yapılması gereken; tüm kuruluşların başına gerçek anlamda ülkesini, milletini, bayrağını seven iyi yöneticiler atayıp, caydırıcı güçlü kanunlar çıkartmaktır. Bu yönde, özellikle muhalefet, çıkartılacak kanunlarda hükümete destek olmalıdır. Ülke tek. Bu ülkenin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu nedenle ülkeyi parçalayıp yok etmeye çalışan unsurlara karşı, nereden ne şekilde gelirse gelsin, her türlü pis, kirli oyunlara alet olmadan, hep birlikte Devletimize sahip çıkmalıyız, başka Türkiye yok!
09 Haziran 2014’te
Burada alınacak ifadelerden yola çıkarak MİT mensuplarına da operasyon yapmayı planlarken, karşılarına Başbakan çıktı ve bir anda her şey ters yüz oldu. Ancak bu arada cemaat çoktan Üsküdar’ı geçmişti. Yani ülkenin bütün kurum ve kuruluşlarına mitoz bölünme şeklinde sızmalar yerleşmeler olmuştu. Amaçları; ülkenin güvenlik kurumlarını ele geçirip zayıflatmak, yok etmekti. Ancak anlayamadıkları şey, bu güvenlik duvarının yıkılması halinde hep birlikte duvarın altında kalınacağıydı.”
Yazılarımı haber61.net’te yazmıştım, devletin güvenliğinden sorumlu olanlar birazda bizim gibi yazarların yazılarını önem verip okusalardı belki bu günleri yaşamayacaktık.
Özel kuvvetlere mensup askerler ile diğer birliklerden bazı askerlerin firar ettikleri ortaya çıkmıştır. Güvenlik güçlerimiz; Kaçak durumda bulunan askerlerin yapabilecekleri suikast ve sabotajlara karşı her türlü önlemi almaları gerekmektedir. Bundan sonra kaybedecekleri bir şey olmadığından bu hainlerin hedef gözetmeksizin önemli kişi ve kurumlara her türlü saldırıyı gerçekleştirmeleri muhtemeldir. Özellikle Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’ın koruma ekibinin Tahkikatları yeniden yapılmalı ve her zaman yapılanın dışında yeni koruma kalkanı oluşturulmalıdır. Ayrıca, Ülkemizdeki tüm istihbarat birimlerinin verdiği haberlerin süratle değerlendirilip, işleme konması amacıyla mutlak surette İstihbarat Bakanlığı kurulmalıdır.
ABD hiçbir zaman Terörist ele başı Fethullah Gülen’i Türkiye’ye teslim etmeyecektir. Keza Gülen CIA baş ajanıdır. Dünya genelinde bulunan okullarına yerleştirmiş olduğu ajanlarından aldığı bilgileri CIA ya aktarmaktadır. Bu nedenle ABD Gülen’i teslim etmez eğer edecekse Gülen ile olan tüm bağlarını koparacak adımı atar, yani Gülen Türki’ye gelirse en fazla bir iki gün yaşar ölür.
Gözaltında bulunan hainlerin ifadelerinden zamanla çok önemli iltisaklara ulaşılacaktır. Ancak bu süreçte alakasız insanların da FETÖ cü olarak suçlanması söz konusudur. Ayrıca göz altına alınanların yerine yapılan atamaların çok titizlikle, Tahkikatların yapıldıktan sonra atamalarının yapılması gerekmektedir. Keza bu kaosa rağmen hainlerin halen kurumların içerisine sızma olasılığının bulunduğu unutulmamalıdır.
Türkiye’nin bu süreçte;
Ayasofya camisini tamamen ibadete açması,
Nato, ABD ve AB ilişkilerini gözden geçirip, Rusya ile yeni ortaklıklar kurması,
Terörist elebaşı Fetullah Gülen için ABD ‘li yetkililerle görüşülerek, “gelecekte bu hain sizi ve ona destek veren diğer Avrupa ülkelerini de bu okullar vasıtasıyla vuracak, bize iade etmenize gerek yok” açıklamasının yapılması, ABD ve Avrupa ülkelerinin yüzüne şamar gibi inerek kendilerine gelmelerini sağlayacaktır.
19 Mayıs 2014 ‘te;
“Ülkemizde güvenliği sağlayan kurumlardan olan Emniyet Teşkilatı da daha önceden kendi içerisinde Cemaatçiler, Ülkücüler, Solcular ve tarafsız polisler olarak bölünmüş bir haldeydiler. Özellikle Emniyet istihbaratı, Terörle Mücadele, Organize suçlar ve il Müdürlerinin büyük çoğunluğu Cemaatçi polislerden oluşmuştu. Yani, Emniyet Teşkilatındaki işlemlerini tamamlamışlardı. Sıra Ordu ve MİT’e gelmişti. Önce orduya yönelik güzel planlar hazırlayıp işleme koydular.
Cemaat yanlısı kişiler, kurumlarda çalışmaya devam etmektedirler. Bunların tayin veya yer değiştirmeyle pasifize edileceklerini de hiç ama hiç sanmıyorum. Bundan sonra yapılması gereken; tüm kuruluşların başına gerçek anlamda ülkesini, milletini, bayrağını seven iyi yöneticiler atayıp, caydırıcı güçlü kanunlar çıkartmaktır. Bu yönde, özellikle muhalefet, çıkartılacak kanunlarda hükümete destek olmalıdır. Ülke tek. Bu ülkenin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu nedenle ülkeyi parçalayıp yok etmeye çalışan unsurlara karşı, nereden ne şekilde gelirse gelsin, her türlü pis, kirli oyunlara alet olmadan, hep birlikte Devletimize sahip çıkmalıyız, başka Türkiye yok!
09 Haziran 2014’te
Burada alınacak ifadelerden yola çıkarak MİT mensuplarına da operasyon yapmayı planlarken, karşılarına Başbakan çıktı ve bir anda her şey ters yüz oldu. Ancak bu arada cemaat çoktan Üsküdar’ı geçmişti. Yani ülkenin bütün kurum ve kuruluşlarına mitoz bölünme şeklinde sızmalar yerleşmeler olmuştu. Amaçları; ülkenin güvenlik kurumlarını ele geçirip zayıflatmak, yok etmekti. Ancak anlayamadıkları şey, bu güvenlik duvarının yıkılması halinde hep birlikte duvarın altında kalınacağıydı.”
Yazılarımı haber61.net’te yazmıştım, devletin güvenliğinden sorumlu olanlar birazda bizim gibi yazarların yazılarını önem verip okusalardı belki bu günleri yaşamayacaktık.