Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları,en pahalı semtte bir malikane, özel bir jet,son model bir otomobil, değer verdiği varlığı ve malikanesine uzanan özel yolun ortasına park ettiği kırmızı bir Ferrari….
Peşi sıra gelen bir kalp krizi, mistik ülke Hindistan’da yeni kimliğiyle hayatı yakalamaya çalışan, Himalaya’lar daki Tibet rahipleri gibi hayatını sadeleştirmeye çalışan ve her şeyden kendini soyutlayan ve her şeyini satıp,savuşturan ve de sonunda,çok sevdiği kırmızı Ferrari’sini satan bir avukat.
Tabi üstte özeti çıkmış bu hikaye “Ferrari’sini satan Bilge” kitabının yazarı Robin Sharma’ya ait.
*
Yazarın bu kitapta herkese mesajı var. Bir insan yaşamınızı değiştirebilir. Peki, ya bir

futbolcu,ya bir teknik direktör ya da bir takım,yada futbolcunun sevgilisi yada eşi yaşam tarzını değiştirebilir mi ?
Eğer yılın büyük bir bölümünü bizim gibi Trabzon’da yaşıyorsanız, olaylara,konulara ve gelişmelere bakışınızı da, yaşamınızı da,duruşunuzu da, aynanın karşısındaki yaşınızı da,fiziki görüntünüzü de değiştirirsiniz...
Trabzonspor kendi tesislerinde 20 Haziran akşamı yeni sezon için top başı yapacak.Önümüzdeki yeni sezon için kafasının içindeki ideal on bire, henüz kavuşamayan bir teknik adam, oyun mantalitesini şimdilik sordurtan,kombine bilet almak için nazlanan bir kitle,şampiyonluğu bir golle veren !... Klasik forması bile kalmayan ama yeni formaları yolda olan bir takım.
*
Ligi avucunun içine almak üzere iken, İkinci yarı karşılaşmalarında Trabzon’da oynanan 1-1 lik Trabzonspor-Ankaragücü maçında, % bin Trabzonspor lehine penaltıyı çalmayan korkak bir orta hakemi ve İzmir’deki Bucaspor-Fenerbahçe karşılaşmasının dirayetsiz bir orta hakeminin, ters çalan düdükleri yüzünden süper lig avucundan kayıp giden ve işi zorlaşan bir ekip.
Eskişehir’de, kırmızı siyahlıların oynadığı Fenerbahçe ve Trabzonspor karşılaşmaları,yine Fenerbahçe’nin Karabük’de ki, D.Ç Karabükspor maçını hatırlayın ve Fenerbahçe cephesine Emenike ve Sezer Öztürk’ü ekleyin,arkanıza yaslanın bu çirkin manzarayı seyredin.
Herkes ama herkes, kendi vicdan mahkemesini kendi kendine yapsın bi bakalım.
*
Şöhreti, evi, parayı yakalayıp ”Gerisini istemem,bu bana yeter’’ diye, düşünülebilen bir amatör ve profesyonelliği henüz keşfedemeyen, bir futbolcu zihniyeti…!
Kimseyle istişare yapmayan, kimseyle dertleşmeyen, dünyayı sadece tesisler, ev ve stadyum üçgeni içerisinde gören ve magazin programlarında görünme heveslisi, sonradan görme eşlerinin emirleri ve etkileri altından çıkamayan ve son ana kadar yalan konuşan sağ gösterip,sol vuran !... çoğu futbolcunun, bir yaklaşım şekli.
Kendine olan inancını kaybeden, mücadele ile salsa ve samba’yı karıştıran, azim ile tangoyu bulaştıran,vurdum duymazlığı ile kolbastıyı sıradanlaştıran ve beklenmeyen yenilgi ve gelişmelerle, hikayedeki avukat gibi enfaktüs geçiren futbolcular !...
*
Siz de yaşamınızı ve futbolunuzu sadeleştirmek için,kendi kararınızı ,bu sefer kendiniz verebilmeniz için yanınızdaki eşinizin koltuğunun altında çıkın.
Sıradan olanların Trabzon’a gelmesi yada Uğur İnceman gibi gamsız,geniş işkembeli,hırsı negatif olan,sahada “amannn sende,maç bitse de gitsek” diye,düşünebilen bir mantaliteye sahip, gelmemesi ve alınmaması gereken futbolcular…
Burnumuzun dibinde Gürcistan,Rusya ve önümüzdeki Çarşamba günü Ayasofya müzesinin bahçesinde sözleşme imzalayacak olan Polonyalı Adrian gibi futbolcular varken,gün aşırı ülkelerde maceraya girmenin bir anlamı var mı sizce ?
*

  Yerli ve Trabzon patentli oyuncular ;Hiç ama hiç gerekmeyen ve düşünülmesi bile bence bazen hata olan ve her birinin on tane menajeri bulunan,bir çok Güney Amerikalı futbolcu ve beyinlerinde kuyrukları birbirine değmeyen tilkilerin dolaştığı,aynı ipte bile oynamayan cambaz Afrikalı futbolcular ve burunlarındaki kılı bile aldırmayan sözde Avrupa’nın kilt etek giyen futbolcuları için, emeğinizi,gururunuzu ve alın terinizi değil ama artık Ferrari’nizi satmanın zamanı gelmedi mi ?