Ayrıldıkları partilerde hiç bir hükümleri olmayan, toplumda hiç bir karşılığı bulunmayan isimler, akşama kadar parti binalarında çay kahve içip kendilerine makam tahsis edemezler!

Öyle kahve köşelerinde, tanıdık esnaflarla resim paylaşarak toplumsallık ta olamaz!

Partiler, kendi içlerinde adı geçen isimler üzerinde bir sıralama yapmaktansa, ülkeye siyaset aracılığı ile katkı sunacak isimleri bulup, sıralamada onlara yer vermeyi öncelemelidirler.

Mevcut vitrinler ve vizyonlar ile konuşulan oy oranları mucize demiyorum, hayal olur!

Kırk yıl siyasette olup, siyasete kırk kuruşluk katkı sunmayan isimlerin rehin aldığı siyaset makamlardaki yetersizliklerini belki üst yönetimler görmüyor fakat millet görüyor.

“Kararsız seçmenler nasılsa oylarını bize verecekler, nasılsa rüzgâr bizden yana, ceketimizi koysak seçilir” gibi düşünmek en büyük yanılgı olur.

İktidar partisinden koparak kararsız bir alanda kendini konumlandıran seçmenin emin olun ki yine en yakın olduğu parti AK Parti'dir.

Aynaya bakın ve ben oturduğum koltuğu hak ediyor muyum diye kendinize bir sorun?

Samimiyet ile kendinizi bir sorgulayın ve bu soruya cevap arayın!

Sonra da daha üstte bir yerleri hakkediyor muyum diye tartın kendinizi…

Göreceksiniz ki sizden olmuyor, olmaz, olmayacak!

Sırf kendi yerinizi sağlama almak için birilerinin önünü kesmekten vazgeçin!

Siyasetin ve ülkenin önünü açın.

Kırk, elli yıldır her seçim döneminde ve her köşe başında olan insanlar, üç beş kişiden öteye çevre edinemeyen, sözünü dinletemeyen ve iki kelimeyi bir araya getiremeyen insanlar, ancak bulundukları partileri yıkar, koltukları devirirler, iktidarı değil!