Recep Ergenç
Köylerde yeni hayat
Fındık bahçelerinde ot diz boyu,
Trabzon’un altın bayraklı meraları ise boş;
Samanın kilosu 90 kuruş.
Doğunun ot pazarı olmuşuz…
Yaylalarda yapılaşma ile turizm fantezimiz, hayvancılığımızı giderek yok ediyor.
Sorun sadece Trabzon’da hayvancılığın çöküşü değil
Coğrafi işaret belgeli (Trabzon Tereyağı, Akçaabat Köftesi) ürünlerinin tanımlanmış hammaddelerini temin edemiyoruz.
Çözüm için ise henüz tık yok…
Düşebileceğimiz en büyük tuzak bildiklerimizi sorgulamamaktır.
Cumartesi günü KİLPA’nın Uzungöl’ deki otel yatırımını görmeye gittik.
Buluşma yeri Of’ta, bir marketti… Hepimizin merak ettiği “Trabzon Tereyağı” üzerine bir test yaptık.
Tereyağı paketinin üzerinde %80 tereyağı yazılı. Şaşırdık…
Eee geri kalan %20 ne oluyor? Diye birbirimize baktık.
Valla o yazmıyor. (Dördümüz de donduk kaldık. Hasan Melek, Nusret Onur, Ahmet Akyüzlü))
Yedi TL’ye de tereyağı satılıyor, dedim ve bir anımı paylaştım:
Paketin üzerinde şöyle yazması gerekiyormuş: “%10 ya da %5 tereyağı”dır
Eeee, geri kalan %95 ne?
Benim kadar sizlerin de bu geri kalanın ne olduğunu merak ettiğinizi sanıyorum.
Paketlerde bu tür bir açıklama yok. Araştıracağız.
Etkili ve yetkililer “%95 ne?” sorusuna yanıt verilebilir, hatta soruyu soranı bizleri yerin dibine batırılabilir, Cahillikle de suçlayıp, belki de anamızdan doğduğumuza pişman bile edilebilirler.
Kremadan Trabzon Tereyağı üretiminde tatlı para kazanılıyor.
Sonra bu tereyağı büyük şehirlere gönderiliyor.
Özrü kabahatinden büyük.
Yuh yahu…
Sözcük oyunları
Protein beslenmemiz için vazgeçilmezdir.
Benzer durum etten üretilen ürünlerde de var.
Yüzde yüz dana, ne anlama geliyor?
Bilmeyenler öğrensin diye söyleyeyim:
üzde yüz dana, hayvana ait, aklınıza gelebilecek her şeyin kullanıldığı anlamına geliyormuş!
Hayvanın iç organları ve derisi de mi?
Evet.
İğreeenç.
Gerçek et için,
Yüzde yüz dana eti yazması gerekiyormuş.
O zaman başka.
Bu sadece hayvanın etinin kullanıldığı anlamına geliyormuş..
Eeee bu nedenle ambalaj ve etiketin dil oyunları ile düzenlenmiş olduğunu anlamış olduk. (Etiketi okumak için ise yanınızda büyüteç taşımayı ihmal etmeyiniz.)
Yüzde yüz dana değil,
Ya?
Yüzde yüz dana eti…
Kültürel kopma böyle bir şey işte.
Bir taraftan yediklerimiz ve içtiklerimizle yabancılaşıyoruz.
Diğer taraftan çocuk ve gençlerimizle…
Artık çocuklarımız ve gençlerimizin anısında, çıngırak sesi,
Sis, çise, yaylaya ait fantastik öyküler;
Kara lastik,
Hayvansal ve tarımsal üretimine dair hiçbir şey yer almayacak.
Dedesinin anlattığına göre, yakasına konan Peygamber Devesi böceği nedeni ile on yaşındaki, oflu Kanunsuz Ahmet’in torunu, hayatının en büyük korkusunu yaşamış.
Çocuk ve gençlerimizin konfor beklentileri çok yüksek, yaşamlarında acıya ve üretime yer yok.
Diğer taraftan çocuklarımızı neredeyse biberonla besliyoruz. Kısaca; havuz balığı gibiler, güneşi gördüklerinde yapışıveriyorlar zemine.
Üretim,
Girişimcilik;
Cesaret ise ???
Sorun sanıyorum organize olmakta.
Sağlıcakla kalın.