Zirvedeki rakipleri, Sivasspor hariç puan kaybeden gecenin ev sahibi Trabzonspor, uzun bir aradan sonra neredeyse ideal bir kadro ile çıktı, misafirliğe gelen Denizlispor önüne...

Geçen hafta kendi sahasından tek puan ile ayrılan güneyin horozu, konuk olduğu Karadeniz'de bu kaybı telafi etmeye çalıştı ve telafi etti. Belki de maç akşamı rüyasında 2-1'lik skoru görse, kendileride inanmazdı.

Sakat olan Hosseini, Ömür ve Canbaz'ın olmadığı kadrosunda, Yiğidoların ensesinden ayrılmak istemeyen bordo mavililer, ilk yarıda yakaladığı dört, beş net pozisyondan birini Nwakaeme ile gole çevirirken, Sturridge'nin attığı 2. gol kendisi gibi ofsayta takıldı.

Ev sahibinin eski 4 atlısı, Rodallega, Olcay, Zeki ve Mustafa Yumlu'nun bu maçta forma giydiği yeşil siyahlıların, ilk yarıdaki en net ve tek gol pozisyonu,  Mustafa Yumlu'nun güzel kafa vuruşunu, aynı güzellikte bloke eden kaleci Uğurcan'ın kurtarışı oldu.

Yine bu yarıda Obi Mikel ve haftalar sonra forma giyen Novak'ın kaçırdıkları da, arkalarından 'ahh' çektiren anlar olarak yer aldı. İlerleyen dakikalarda pozitif konsantrasyonlu Denizli takımı önünde, ona ayak uyduramayan Trabzonspor'un o çok yaptığı ayağa pas gitmiş, yerine takımın ağır toplarıyla çayda çıra oyunu gelmişti. Rehavet ve laubali görüntü üst seviyede, maça konsantrasyon da oyuncularda negatifti...

Karşılaşmanın ikinci devresinde, attığı nefis kafa golü ile takımına beraberliği getiren ve bu gole sevinme bile sevinmeyen, kaptan Rodallega oldu.

Parmak ve Ekuban'ı bu dakikalarda, yedek kulübesinden sahaya süren Ünal hoca, çok top kaptıran takımını sanıyorum kenardan oda hayretle seyretti.

Bir avuç kadar taraftarının desteğiyle, Denizli'nin teknik adamı Mehmet hoca, yüksek ciddiyet sağladığı ekibine, yaptığı hızlı adamlar takviyesi düşüncesiyle,  bu sefer istediğini aldı.

O devamlı pas yapan kolej takımı havasındaki Trabzonspor gitmiş, yerine ağır ağabeylerin forma giydiği takım gelince, eskilerden bir filmi tekrar seyreder gibi olduk. Lakayıt ve laubali bir futbol ve de bir takım.

Trabzonspor'un o müzmin hastalığı böyle bir haftada yine devam etti. Rakiplerinin puan kaybettiği bir haftada yine puan hatta puanlar kaybetti. Ünal hoca bence orta sahadaki Sosa, Obi Mikel ve Parmak üçlüsünü bozmamalıydı.

Maçın başından beri istek dışı bir futbol sergileyen bordo mavililerin, sözde as yabancı oyuncuları sanki Basel deplasmanında forma giymiş gibi, ne diriydiler nede direnç gösterebildiler.

Oyuna sonradan giren Avdijaj mı? Devre arası kampına kalmasına bile gerek yok.

Orta hakem Halis Özkahya'nın ise maça kötü damga vuracak bir kararı olmadı. Kısacası kuzeyin çocukları kendilerine en zor olanı ve yakışmayanı yaptı.