“Süper” Lig’imiz başladı! Her sezon öncesi olduğu gibi yine umutlar, yine beklentiler ve sonunda yine muhtemel hayal kırıklıkları olacak… Kulüpler geçmiş sezonlara göre pahalı ve adı duyulmuş oyunculara yöneldiler. Çünkü pasta büyük…
Bu nedenle kulüp yazarları, kulüp yorumcuları gazetelerde, televizyonlarda tarafsızlık ilkesini bir kenara, bırakmış ha bire tarafı oldukları kulüplere gaz veriyorlar! Amaç birkaç gazete fazla sattırmak, reytingi biraz daha yükseltmek… Sonuçta gazcılardan sadece bir tarafın yanındakiler haklı çıkacak. Çoğu madara olacak. Ama ne gam… Yüzleri yoktur. Taraflı basın sadece günü yaşar. Çünkü patlıcanın değil, padişahın dalkavuklarıdır da ondan…
Trabzonspor bile onca borcunu rağmen iki önemli oyuncuyu kadrosuna kattı. Yarın akşam da sahasında ilk maçını Konyaspor’la oynayacak. Trabzonspor’un beklentileri yeni transferlerle büyütüldü. Taraftar haklı olarak başarı bekliyor. Ama ne yazık ki tek şampiyon çıkacak ve bana göre adaylar içinde en zayıf halka yine Trabzonspor… Umarım yanılırım… Şimdilik hadi hayırlısı diyelim… Sonrası mı? Bekleyeceğiz…
NASIL İZAH EDELİM?
Bölücü örgüt ve ona destek verenlerin Maçka’daki eylemi sonrası şehit olanlar, yine yürekleri yaktı! Hele birinin 16 yaşında olması ve yer göstermesi için güvenlik kuvvetlerinin yanında olması izah edilir, anlaşılır gibi değil… Bunu anlamak, mantıklı bir izah tarzı bulmak için ne kadar gayret göstersem de bir türlü aklım almıyor! 16 yaşındaki bir çocuk nedeni ne olursa olsun böylesine tehlikeli bir operasyonda hangi gerekçe ile güvenlik kuvvetlerinin yanında tutulur? Aklımızı yitirmeden birisi mantıklı bir açıklama yapsın.
TRABZON’A 5, BEŞİKTAŞ’A 2.5…
Beşiktaş, Trabzonspor’un almak için uzun süre uğraştığı ve al-a-madığı FC İnter’li Gary Medel’i 2.5 milyon avroya kadrosuna kattı!!! Trabzonspor’dan Şilili oyuncu için açıklamalara göre istenen bonservis bedeli tam 5 milyon avro idi… Başkan da bu fiyatı sürekli dile getirip ya milleti bu transfere hazırlıyor, ya da gerçekten almak istemediği için böyle yapıyordu! Neyse ki Beşiktaş adı geçen oyuncuyu aldı da Trabzonspor yeni bir borç yükünden kurtulmuş oldu…
Ancak, bu transferin Trabzonspor adına gerçekleşmemesine bir yönden sevinmeli, bir yönden de derin derin düşünmeliyiz! Nedeni çok açık: Trabzonspor’dan 5 milyon avro isteyen bir kulüp, aynı oyuncuyu bir başkasına neden 2.5 milyona satar? Veya Trabzonspor’dan istenen fiyat gerçek miydi, yoksa işin içinde başka şeyler mi vardı?
Bu sorunun cevabını vermek kolay değil ama, tahminde bulunmak ya da muhakeme etmek kolay! İşin içinde bit yeniği olduğu kesin de bu menajerlerden mi kaynaklanıyor, yoksa başka şeylerden mi bilemiyoruz. Özellikle de Habertürk’ten Attila Türker’in birkaç gün önce Trabzonspor’un transfer fiyaskolarını ve menajerlere verdiği ya da kaptırdığı milyon avroları hatırlayınca burnumuza çok kötü kokular gelmiyor değil…
TFF BAŞKANI VE ŞİKE!
Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Yıldırım Demirören, yandaş televizyon kanallarında ne kadar başarılı olduğunu ispatlamak için, şike konusunu örnek vermesi tipik Türk Usulü eylemdi! TFF başkanı uzun süren röportajda o kadar çelişkili ifadeler kullandı ve o kadar çelişkili davranışlar sergiledi ki “bu kadarı da olmaz” dedirtti. Ama, şike konusunda söyledikleri esasında tam bir itiraftı… Elbette karşısında “şike konusunu nasıl hallettiklerini” soran bir gerçek spor yazarı olmamasının avantajını da iyi değerlendirdi doğrusu… Ama herkes bilir ki mumun bir yanma süresi vardır… Sonrası foss…
Bu nedenle kulüp yazarları, kulüp yorumcuları gazetelerde, televizyonlarda tarafsızlık ilkesini bir kenara, bırakmış ha bire tarafı oldukları kulüplere gaz veriyorlar! Amaç birkaç gazete fazla sattırmak, reytingi biraz daha yükseltmek… Sonuçta gazcılardan sadece bir tarafın yanındakiler haklı çıkacak. Çoğu madara olacak. Ama ne gam… Yüzleri yoktur. Taraflı basın sadece günü yaşar. Çünkü patlıcanın değil, padişahın dalkavuklarıdır da ondan…
Trabzonspor bile onca borcunu rağmen iki önemli oyuncuyu kadrosuna kattı. Yarın akşam da sahasında ilk maçını Konyaspor’la oynayacak. Trabzonspor’un beklentileri yeni transferlerle büyütüldü. Taraftar haklı olarak başarı bekliyor. Ama ne yazık ki tek şampiyon çıkacak ve bana göre adaylar içinde en zayıf halka yine Trabzonspor… Umarım yanılırım… Şimdilik hadi hayırlısı diyelim… Sonrası mı? Bekleyeceğiz…
NASIL İZAH EDELİM?
Bölücü örgüt ve ona destek verenlerin Maçka’daki eylemi sonrası şehit olanlar, yine yürekleri yaktı! Hele birinin 16 yaşında olması ve yer göstermesi için güvenlik kuvvetlerinin yanında olması izah edilir, anlaşılır gibi değil… Bunu anlamak, mantıklı bir izah tarzı bulmak için ne kadar gayret göstersem de bir türlü aklım almıyor! 16 yaşındaki bir çocuk nedeni ne olursa olsun böylesine tehlikeli bir operasyonda hangi gerekçe ile güvenlik kuvvetlerinin yanında tutulur? Aklımızı yitirmeden birisi mantıklı bir açıklama yapsın.
TRABZON’A 5, BEŞİKTAŞ’A 2.5…
Beşiktaş, Trabzonspor’un almak için uzun süre uğraştığı ve al-a-madığı FC İnter’li Gary Medel’i 2.5 milyon avroya kadrosuna kattı!!! Trabzonspor’dan Şilili oyuncu için açıklamalara göre istenen bonservis bedeli tam 5 milyon avro idi… Başkan da bu fiyatı sürekli dile getirip ya milleti bu transfere hazırlıyor, ya da gerçekten almak istemediği için böyle yapıyordu! Neyse ki Beşiktaş adı geçen oyuncuyu aldı da Trabzonspor yeni bir borç yükünden kurtulmuş oldu…
Ancak, bu transferin Trabzonspor adına gerçekleşmemesine bir yönden sevinmeli, bir yönden de derin derin düşünmeliyiz! Nedeni çok açık: Trabzonspor’dan 5 milyon avro isteyen bir kulüp, aynı oyuncuyu bir başkasına neden 2.5 milyona satar? Veya Trabzonspor’dan istenen fiyat gerçek miydi, yoksa işin içinde başka şeyler mi vardı?
Bu sorunun cevabını vermek kolay değil ama, tahminde bulunmak ya da muhakeme etmek kolay! İşin içinde bit yeniği olduğu kesin de bu menajerlerden mi kaynaklanıyor, yoksa başka şeylerden mi bilemiyoruz. Özellikle de Habertürk’ten Attila Türker’in birkaç gün önce Trabzonspor’un transfer fiyaskolarını ve menajerlere verdiği ya da kaptırdığı milyon avroları hatırlayınca burnumuza çok kötü kokular gelmiyor değil…
TFF BAŞKANI VE ŞİKE!
Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Yıldırım Demirören, yandaş televizyon kanallarında ne kadar başarılı olduğunu ispatlamak için, şike konusunu örnek vermesi tipik Türk Usulü eylemdi! TFF başkanı uzun süren röportajda o kadar çelişkili ifadeler kullandı ve o kadar çelişkili davranışlar sergiledi ki “bu kadarı da olmaz” dedirtti. Ama, şike konusunda söyledikleri esasında tam bir itiraftı… Elbette karşısında “şike konusunu nasıl hallettiklerini” soran bir gerçek spor yazarı olmamasının avantajını da iyi değerlendirdi doğrusu… Ama herkes bilir ki mumun bir yanma süresi vardır… Sonrası foss…