Ahmet Külekçi
Pars öldü ya diğerleri!
Haberlerden ya da sosyal medyadan okumuşsunuzdur.
Manken Ebru Şallı’nın dünyalar tatlısı 9 yaşındaki oğlu Pars’ı kaybettik.
Pars kanserdi.
Lenfoma hastalığına yenik düştü. (Lenfoma vücudun mikroplarla savaşma ağı olan lenfatik sistemin kanseri)
Bir anne için bir baba için büyük bir acı.
Allah kimseyi evlat acısı ile sınamasın.
Çok zor.
Hele de gözünüzün önünde adım-adım ölüme yaklaşan birine çaresiz kalmanın tarifi yok.
Pars’ın gerek tedavi süreci noktasında gerek sosyal yaşamında onun yanında olan isimlerden biri de Trabzonlu hemşerimiz Azmi Turan’dı.
2.5 yıl boyunca Pars ile birlikte bu amansız hastalığa karşı mücadele verdi.
Elinden gelen ne varsa yaptı.
Ona “can-suyu” olmak için çok çabaladı.
Pars’ın sırdaşı oldu oyunlar oynadı dertleşti.
Azmi Turan kardeşimi bende sosyal medyadan tanıdım.
Ortak sevdamız Trabzonspor’du.
İnanılmaz güzel vefalı sevgi dolu bir insan.
Sadece Pars için değil kan hastalığı noktasında tedavi gören herkese “gönüllü” olarak yardımcı oluyor.
En son İstanbul’da görüştüğümüzde onun bu anlamlı çabasına bizzat şahit oldum.
Kolay değildir.
Bir insanın kendisini bu işlere adaması için vefalı-merhametli ve vicdanlı bir kalbe sahip olması gerek.
Azmi kardeşimiz gibi kaç tane güzel insan kaldı ki?
Herkes düşmüş kendi derdine.
Aşını-ekmeğini-sevgisini paylaşan insan mı kaldı ki?
Kirlendiğimiz ve kirlettiğimiz bu dünyada “güzel insan” bulmak neredeyse imkansız.
Pars’ın ölümü ile birlikte bu yazıyı kaleme almamdaki tek neden hem acıyı paylaşmak hem de kan bağışı noktasında insanlığa bir çağrı daha yapmak
Pars’ın kaderini yaşayan yer yüzünde binlerce yavrumuz var.
Sadece çocuklarımız değil her yaşta insanımızın yaşadığı bu hastalık karşısında sessiz kalamayız.
Bir gün bizimde başımıza geleceğini hesaba katarsak duyarlılığımızı asla kaybetmemeliyiz.
Kemoterapi alanlar ,ciddi ameliyat geçirenler, kan hastalığı bulunanlar, çocuk-yaşlı bir çok insan her gün bir bağışçısının vereceği kan ile hayata tutunabilirler.
Görmezden gelinen her ihtiyaç çağrısı ise o hastanın hayata tutunma şansını belki biraz daha azaltıyor.
Gelin onlardan desteğimizi esirgemeyelim.
Kan ve kan ürün bağışçısı olabilmek için gerekli koşulları sağlayan herkes kan verebilir.
Gelin ne olur bu sese kulak verin.
Lösemi çocuklarına trombosit vermek için test kanı veren bir abimizin sözü hep kulağımda..
“Keşke her gün kanımı versem bir çocuk bile kurtarabiliyorsam dünyalar benim olur. İbadetin en güzeli cana CAN katmaktır”
Aynen öyle..
Canlara CAN vermek zor değil.
Yapacağımız tek tek şey kan bağışı yapmak
Bir acı gerçeğinde altını çizmek isterim.
Trabzon şehir olarak kan bağışı noktasında çok duyarsız.
İstanbul’da yaşayan Trabzonlu hemşerilerimiz ise ne yazık ki dayanışma örneği sergilemiyor.
Acı ama gerçek bu..
Tekrar ediyorum “bir gün bizimde kana” ihtiyacımız olduğunda kapısını çalacak insan ararız ama bulamayız.
Gelin bu kötü kaderi tersine çevirelim ve kan bağışı-organ bağışı gibi İNSANLIK adına en güzel ibadet olan CAN verme alışkanlığını kazanalım.
Dünya boş..
Geride bir tek İNSANLIK kalıyor.