Şükrü Üçüncü

Şükrü Üçüncü

Trabzonspor sevgisi ve Latife Sultan…

 

 

Gördün mü latife sultan neler olmuş dün gece… 

Bir hikâye vardır Latife Sultan hikâyesi aslında hikâye bir genç kızın dramatik aşk hikâyesidir.

Bir genç kız vardır güzel mi güzel, alımlı mı alımlı… Fakat kıskanç mı kıskanç babası vardır. Kızını herkeslerden kıskandığı için dışarı çıkarmak istemez. Sonra kızı oturduğu evinin penceresinden gören genç bir çocuk âşık olu verir. Hikaye bu ya kızın evi Marmara denizi kenarında güzel bir yalıda dır. Çocuk her gün kayığa atlar ve kızın kalmış olduğu yalıya gelir…

İlk zamanlar kızın yanına çıkmaya cesaret edemeyen çocuk sonralardan sonralardan korkusunu yener ve kızın evinin bahçesinden sakladığı yerden güzeller güzeli latife Sultana gözükür…

Derken kız genç yakışıklı Anadolu delikanlısına gönlünü kaptırır… Buradan sonrasını hepiniz biliyorsunuz geleneksel Anadolu hikâyesi… Yani onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine…

Trabzon için de Trabzonspor aynı durumda Trabzon’un yüz ölçümü sınırları içerisine kilitledik Trabzonspor’u başkasının sevmesi sanki bizi kıskandırıyormuş gibi hareket ediyoruz…

Evet, belki de başkası gelip bizden alacakmış korkusunu yaşayarak sevmek Trabzonspor için güzel bir his olsa da bu durum belli süreden sonra kendini aşk yerine saplantıya veriyor…

Trabzonspor’u Avni Aker’de seyretmek isteyen diğer illerden gelen insanlarımız veya başka bir deyimle Bordo Mavili taraftarlarımız kendilerini gizliyorlar… Aynı Latife sultana aşık olan o Anadolu delikanlısı gibi önce bahçeye gizli geliyor sonra sonra korkusunu yenerek aşkını ilan ediyor…

Trabzonspor’un sevgisi 755 bin nüfusluk bir şehir için bir bütün olarak tutulamaz. Yâda sadece hüviyet kâğıtlarına Trabzon yazanların takımı değildir Trabzonspor…

Eğer bunu böyle bilir böyle kabullenirsek vay halimize… Küçültmüş oluruz koskoca Trabzonspor’u…

Trabzonspor Trabzon’dan Karadeniz’den Türkiye’den gurbette gitmiş memleket hasreti çekenlerin yabancı topraklarda yolculuk yaparken 61 plakalı bir ‘TIR’ aracının arkasında borda mavi kulübü simgeleyen bir işareti gördüğünde kulaklarında tulum, kemençe, saz, keman sesini hissedenlerin ve gözlerinden hırçın Karadeniz’in nazikçe sahili dövdüğü dalgasındaki su damlaları gibi gözyaşı dökenlerindir…

Düşünün günlerdir aylardır hatta ve hatta yıllardır ailesinin yüzünü görmeden asker ocağında, el ocağında, bilmem hangi ülkede çay ocağında sırtında “Trabzonspor” forması kalbinin üzerinde “TS” arması taşıyan bir gencin Avni Aker’e gelip maçı seyretme hayalini…

Lütfen Trabzonspor bir kentin takımıdır evet ama dünyada alnı açık ve dik yürüyenlerin simgesidir… 

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.