Emine Erdoğan'ın kalbini kırmış
Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın eşi Emine Erdoğan’ın son aylarda Müslüman topluluğun yaşadığı sıkıntılarla gündeme gelen Myanmar’ın Arakan bölgesi için bir bağış kampanyası oluşturma konusundaki arayışlarıyla Ankara ’nın diplomatik atağı buluşunca, geçen haf
Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın eşi Emine Erdoğan’ın son aylarda Müslüman topluluğun yaşadığı sıkıntılarla gündeme gelen Myanmar’ın Arakan bölgesi için bir bağış kampanyası oluşturma konusundaki arayışlarıyla Ankara ’nın diplomatik atağı buluşunca, geçen haftaki özel gezi jet hızıyla planlandı. Bugüne kadar yabancı heyetlerin Arakan’daki kamplara girişine ambargo koyan Myanmar hükümeti, bütün dünyayı şaşırtan bir kararla Ankara ’ya yeşil ışık yaktı. Türkiye ’ye dönüş yolunda uçaktaki sohbetimiz sırasında laf dönüp dolaşıp Suriye’deki insani koşullara da geldi. Emine Erdoğan, bir zamanlar yakın bir dostluğu paylaştığı Esma Esad konusundaki sessizliğini bozdu.
-Bu zor seyahatin sonunda izlenimleriniz neler?
Ben daha önce de mağdur ülkelere, başka bölgelere gittim ama burası bir başka oldu. Burada hani sözün bittiği yer denir ya, onu yaşadım. Yüreğim parçalandı, duygularımı anlatacak kelime bulamıyorum. İnsanların yardım falan umurlarında değil, bizi kurtarın diyorlar. Kimliksizlik sorunları var, güven sorunları var. Şu anda korku içindeler. Resmen suyun, çamurun içinde yaşıyorlar. Gördüğümüz manzara karşısında insanlığımdan utandım. Nasıl buna seyirci kalabiliyor bazı insanlar?
-Arakan’a gittiniz ama önceden de Myanmar hükümetiyle görüşmeler vardı. Bir çelişki yaşadınız mı?
Çok zor bir durumdu bizimkisi aslında. İki tarafla da görüşme vardı. Bir şekilde idare ettik. İlk kez Türkiye ’yi buralara gitmek için davet ettiler. Amacımız bir yardım koridorunun açılmasına öncülük etmekti. Bunun devam etmesi için iyi ilişkiler kurmak zorundayız. İnsani yardım için gittiğimizi hissettirmeye çalıştık, bunda da başarılı olduk.
-Arakan’a yaptığınız bu ziyaret Türkiye ’de bazı çevrelerde eleştiri konusu oldu. Bölgemizde bu kadar sorun varken neden Arakan?
Ben bu soruyu anlamıyorum. İmkânlarımız aynı anda birkaç bölgeye ulaşmaya yetiyorsa niye koşmayayım? İmkânınız varsa bu bitsin sonra öbürünü yaparım diyemezsiniz. Tabii bunların hepsi Türkiye ’nin gücüyle, gündem belirleyici olmasıyla da alakalı.
- Somali , Pakistan, şimdi Arakan... Bu tür insani yardım amaçlı gezileriniz devam edecek mi?
Sürekli olsun diye bir niyetim yok. Ama biraz da dünyadaki durumlar bizi oraya götürüyor. Sonuçta ben sade vatandaş Emine Erdoğan değilim, bir aktivist kimliğim var. Başbakan’ın eşi kimliğimle dünyanın dikkatini çekebiliyorum. İnsan hakları, yoksulluk, açlık söz konusu olduğunda bu kimliğimi sonuna kadar değerlendiriyorum.
-Suriye’nin durumu malum. Esma Esad ile geçmişteki dostluğunuz biliniyor. Ne düşünüyorsunuz?
Suriye olayı beni çok yıktı. Bizler amatör insanlarız. Dost olarak insanları kalbimizin içine sokuyoruz, gerçekten dost oluyoruz. Ona da kalbimi açtım. Benim için büyük hayal kırıklığıdır.
-En son ne zaman görüştünüz, aradınız mı kendisini?
Uzun zaman gözükmedi ortalarda. Bu yaşananları asla kabul etmez, reddeder diye düşünürdüm ve hatta çocuklarını da alıp İngiltere ’ye babasının yanına gitmiştir diye düşünürdüm. Geçen yıl temmuz-ağustos aylarında eşimin Beşar Esad ile görüştüğü dönemde kendisine eşiyle mesaj gönderdim. Beni aramasını rica ettim. Ama bana dönmedi. İnanamadım çünkü biz çok samimiydik, dosttuk, protokol yoktu aramızda. Düşünün bu işler başlamadan evvel Esma, annesi, babası, çocukları, kardeşi, gelini hep birlikte bize geldiler. Biz onları tatilde ağırladık, basının haberi bile olmadı.
-Sizi arasaydı ne yapardınız?
Keşke o zaman arasaydı. Gelseydi. Derdim ki “Çocuklarınla beraber Türkiye ’ye gel seni koruma altına alalım.” İnanın çok isterdim gelip çocuklarıyla burada yaşamasını.
- Başbakan Erdoğan ne derdi buna?
Başbakan’ın da böyle düşüneceğini sanıyorum.
-Esma Esad nasıl bir kadındır, kibirli midir?
Kesinlikle değil. Çok candan bir insandır. Ülkesinde demokratikleşme, çağdaşlaşma isteyen bir kadındı. O nedenle inanamıyorum olup bitenlere duyarsız kalmasına.
-Önce Arakan’a gitmiş olsaydınız gördüklerinizden sonra yine de Myanmar yönetimi ile görüşür müydünüz? Hiç pişmanlık yaşadınız mı?
Kampı gördükten sonra da hiçbir serzenişte bulunmadım çünkü iki ülke arasındaki ilgi ve alakanın devam etmesi gerekiyor. Buna da pişman değilim, öyle davramamız gerekiyor çünkü bir koridor açtık, o koridorun kapanmasını istemeyiz. Oraya yeniden gideceğiz. Hizmetlerimiz gidecek. Ben de Sayın Başbakan ile birlikte yeniden gitmeyi düşünüyorum.
-Sizce olayların kökeninde Myanmar hükümetinin Müslümanlara karşı ayrımcı bir tutum içinde olması var mı, böyle bir izlenim edindiniz mi?
Bunu söylemek yanlış olabilir, inşallah değildir. Bu hükümet yeni bir hükümet. Arakan’daki olayların tamamını onlara yükleyerek haksızlık etmiş oluruz. Hükümetin demokratikleşme gayreti var.
- Size göre bu çatışmaların kökeninde ne var?
Arakan’da Müslümanlarla Budistleri birbirine düşürüp oradan atmak niyetiyle bir provokasyon olduğunu hissediyorum. Cehalet de eklenirse bunun şiddeti katlanabiliyor. Din adamlarının bu işin içinde olması beni çok şaşırttı. Demek ki terörün dini imanı yok.
-Budistlerin kampını nasıl buldunuz?
Bizim gayemiz ayrım yapmadan iki tarafada yardım etmek. Bunu da gösterdik. Gerçi Budistler biraz çekimser davrandılar, mesafeli durdular. Yani mesafe bizden değil onlardan kaynaklandı. Ama kültürleri öyle sanırım.
Sümeyye Erdoğan: Bizi Esma Hanım ağırladı
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ’nu resmi ziyaret için Myanmar’a gönderme kararı alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , eşi Emine Erdoğan’ın da bu heyette yer almasının farklı bir anlam taşıyacağını düşünmüş. Bu hikâyeyi zorlu Arakan yolculuğunda annesini yalnız bırakmayan Sümeyye Erdoğan’dan dinliyoruz: “Normalde bu tür fikirler annemden çıkar ama bu babamın fikriydi” diyor. Gözyaşları içinde gezdiği kamplardaki yoksulluk ve çaresizlik Emine Erdoğan’ı sarsmış. “Buna nasıl seyirci kalabilirler” diye sorguluyor ama Türkiye ’nin yardım götürmesi için istisnai bir izin veren Myanmar hükümeti hakkında peşin hüküm vermekten kaçınıyor.