İbrahim Değil

İbrahim Değil

Bizde torpil olmaz ki!

2. Dünya Savaşı... İtalyan birliği saldırıya geçmek üzere. Komutan askerlerine söylevinin son sözlerini söylüyor. "Bu ülke" diyor, "sizin gibi yurtsever, gözünü kırpmadan ölüme giden yiğit evlatları sayesinde..." Sözlerini bitirip hücum emrini verir vermez yanındaki oğluna dönüp sesini alçaltıyor:

"Alberto, çocuğum, sen geride kal..."

Bu yabancılar hep böyle. Ama biz çok iyiyiz.

Aile kayırmacılığı anlamına gelen "nepotizm" sözcüğü İtalyan icadı. Bir de "kronizm" var, eşi dostu kayırmaca. Eski bir habere göre, İtalya'da torpil yapacağına söz verip sözünden cayan adamı mahkeme suçlu bulmuş. Söz namustur çünkü. Allah'tan bizde böyle şeyler olmuyor. Kayırmacılığın koşulları yerine getirilmişse neden cayılsın ki?..

2020'de bizim gazetelerde yer almış 100 farklı kayırmacılık haberini incelemişler. Haberlerden 16'sı akrabalara, tanıdıklara, partililere ihale verme konulu. Araştırmada Türk - İslam medeniyetinin esasen kayırmacılığı benimsemediği de ifade edilmiş. O yüzden ben böyle haberlere pek itibar etmiyorum.

Kayırmacılık, adalet duygusunu en çok zedeleyen eylemlerden biri. 2018'de kaldırılan kayırmacılık yasası geri getirilince Bangladeş'te bu yaz ciddi olaylar yaşandı. Kamuya memur alınırken 1971'deki bağımsızlık savaşına katılanların çoluk çocuğuna kontenjanların %30'u ayrılıyormuş. %100’ü bile ayrılabilirdi. Neye itiraz ediyorsunuz arkadaşım? Vaktinde yetişip savaşa katılamamışsınız işte...

Kamusal kayırmacılık (iltimas) konusunda örnek bulmanın zor olduğu bir ülkede yaşıyoruz, malûm. Olsun, bireysel kayırmacılık diye de bir şey var.

Nasrettin büyüğümüz, eskisiyle birlikte genç ve güzel ikinci hatununu da almış, gölde gezintiye çıkmışlar. Bir ara kadınlar arasında tartışma çıkıyor: Sandal batsa Hoca seni mi kurtarır, beni mi kurtarır? Nihayet soruyu asıl muhatabına soruyorlar. Hoca duraksıyor, zararsız ziyansız bir yanıt vermesi lazım. Eski hanımına dönüp diyor ki:

"Hatun, sen galiba biraz yüzme biliyordun..."

Ben de biraz yüzme biliyorum hocam. Boğulmama yetecek kadar. Yazılı sınavlardan yüksek puanlar alırım hocam. Haksız mülakatlarda elenmeme yetecek kadar. Ben biraz görebiliyorum hocam. Adaletsizlik karşısında suspus olanı ve olmayanı ayırt edebilecek kadar...

Vaktiyle İskefiye'de (Çarşıbaşı'nda) bir kavga oluyor. Kavgada haklı olan, yabancı. Araya giren adam,

"Hemşerim, hiç uzatma, sen haksızsın." diyor.

Bizimki sinirleniyor.

"Ayıp ediyorsun gardaşım. Niye ondan taraf oluyorsun? Sen de benim gibi İskefiyeli değil misin?"

"Evet" diyor adam. "Ben de İskefiyeliyim ama Allah İskefiyeli değil..."

YAZIYA YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum