Şiddete karşı dayanışma günü
Aile içi şiddete maruz kalan kadınlarda ölüm oranı yüzde 65'i geçiyor.Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Şeref Özer, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü dolayısıyla açıklamalar yaptı. Özer, 2004'te yayımlanan Uluslara
Aile içi şiddete maruz kalan kadınlarda ölüm oranı yüzde 65'i geçiyor.
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Şeref Özer, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü dolayısıyla açıklamalar yaptı. Özer, 2004'te yayımlanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Raporu'nda dayaktan töre cinayetlerine, küçük yaşta evlilikten beşik kertmesine hatta intihara varan olayların, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin özgün biçimleri olarak belirtildiğini vurguladı.
KADINLAR TOPLUMUN EN YOKSUL KESİMİ
Kadınların, toplumun en yoksul kesimlerini oluşturduğunu belirten Özer, Şiddete maruz bırakılma açısından düşük gelirli ailelerden gelen kadınlar, çatışma veya doğal afetlerden kaçan kadınlar ve şiddete karşı korunmasız gruplardan gelen kadınlar özellikle risk altındadır dedi.
Özer, Avrupa Konseyi'nin 2002 raporunda 16 ile 44 yaş arasındaki kadınların en sık ölüm ve sakat kalma nedeninin şiddet olarak tespit edildiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
Dünyada her 1 dakikada 380 kadın gebe kalmaktadır. Bu gebeliklerin hemen hemen yarısını planlanmamış ya da istenmeyen gebelikler oluşturmaktadır. ABD'de her yıl yaklaşık dört milyon kadın eşlerinin tacizine uğramaktadır. Bu taciz olaylarının 4 bini kadının ölümüyle sonuçlanmakta, yaklaşık üçte biri acil servislere başvurmakta veya yardım aramaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuran kadın hastaların yaklaşık yüzde 14-28'inin aile içi şiddet kurbanı oldukları belirtilmektedir. ABD'de yapılan ulusal çalışmalarda her yıl bir milyonun üzerinde kadının ve eş ya da partnerlerinin tecavüzüne maruz kaldıkları aktarılmaktadır. ABD'de aile içi şiddetin yineleyici olma eğiliminde olduğu özellikle belirtilmektedir.
BİR YILDA 6 ŞİDDET GİRİŞİMİ
Kadınların bir yıl içinde en az 6 şiddet girişimine maruz kaldıklarını ifade eden Özer, Birleşmiş Milletlerin verilerine göre tüm dünyada kadının şiddete uğrama oranı yüzde 17-75 arasında değişmektedir dedi.
ÇALIŞMAYAN NÜFUSUN YÜZDE 88'İ KADIN
Özer, Türkiye'de nüfusun yüzde 19.9'unun çalışmadığını, bunun yüzde 88'ini de kadınların oluşturduğunu belirterek, Türkiye'de ev dışında çalışmaya kendisi karar veren kadınların oranı batı metropollerinde yüzde 21.6 iken doğu kentlerinde bu oran yüzde 16.2'dir. Kırsal bölgelerde ise yüzde 8.4'e düşmektedir. Ev dışında çalışmaya eşi karar verenlerin oranı ise doğudan batıya
doğru yüzde 50 ile 80 arasında değişmektedir diye konuştu.
AİLE İÇİ ŞİDDETTE ÖLÜM ORANI YÜZDE 65
Türkiye'de töre cinayetleri oranının yüksek olduğuna dikkati çeken Özer, şu bilgileri verdi:
Türkiye'de yılda en az 25 töre cinayeti işlenmektedir. Fakat gerçek sayı bunun çok üzerindedir. Namus ve töre adına kadınlara yönelik kötü muamele, işkence, öldürme, intihara zorlama oranı son yıllarda yüzde 25 oranında artmıştır. Milyonlarca kadın için 'ev', şiddetin en yoğun ve o derece gizli yaşandığı mekandır. Kadınlar bu mekanda yakınlarının, akrabalarının, babalarının, eşlerinin ve sevgililerinin şiddetine uğramaktadırlar. Aile Araştırma Kurumu tarafından 1997'de yayımlanan verilere göre Türkiye'de ülke genelinde kadına yönelik fiziksel şiddet sıklığı yüzde 16.5, sözel şiddet sıklığı yüzde 12.3. Bu sayıların gerçek oranların çok altında olduğu kabul edilmektedir. Malatya'da kırsal alanda yapılan bir araştırmada kadınların aile içinde yüzde 55 oranında sözel, yüzde 18 oranında ise fiziksel şiddete maruz kaldıkları gösterilmiştir. Psikiyatri polikliniklerine başvuranlarda aile içinde çeşitli şiddet türlerine maruz kalma oranının yüzde 29 ile yüzde 57 arasında değiştiği, en sık başvuru gerekçesinin fiziksel şiddete uğrama olduğu gösterilmiştir. Yine Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2001-2004 arasında aile içi şiddete maruz kalanlarda ölüm oranı yüzde 65'in üzerindedir.
KADINLAR GÖRDÜĞÜ ŞİDDETİ ANLATMIYOR
Özer, Türkiye'de geçtiğimiz yıl içinde Ayşe Gül Altınay ve Yeşim Arat tarafından yapılan Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet başlıklı tüm illeri kapsayan geniş ölçekli araştırma sonucunda çarpıcı sonuçlar elde edildiğini belirterek, Buna göre, Türkiye'de her üç kadından birinin fiziksel şiddet gördüğü saptanmıştır dedi.
Şeref Özer, şöyle devam etti:
Hayatı boyunca eşinden en az bir kez fiziksel şiddet görmüş kadınların oranı Türkiye genelinde yüzde 35, doğu genelinde ise yüzde 40 bulunmuştur. Bu araştırmada ortaya çıkan diğer bir çarpıcı sonuç, en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyenlerin Türkiye genelinde yüzde 49'unun, doğu genelinde ise yüzde 63'ünün bu durumdan daha önce hiç kimseye söz etmemiş olmalarıdır. Eğitim düzeyi arttıkça fiziksel şiddet gördüğünü söyleyen kadınların oranı azalmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınlar arasında en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyenlerin oranı yüzde 43 iken, yüksek öğrenim görmüş kadınlar arasında bu oran yüzde 12'dir. Eşi okuryazar olmayan kadınların yarısı en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söylerken, eşin eğitimi yüksek okul ve üniversite düzeyine çıktığında bu oran yüzde 18'e düşmektedir.
NE YAPILMALI?
Türkiye Psikiyatri Derneği MYK Üyesi ve Basın Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya, kadına yönelik şiddetin hem dünyada hem de Türkiye'de giderek artan ve kalıcı olumsuz sonuçlar yaratan bir olay olarak her geçen gün önemini daha da artırdığını söyledi.
Kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasının, öncelikle devletin ve siyasal iktidarların ilgili tüm kurumlarıyla sorumluluk üstlenmesi, ilgili tüm sivil ve resmi kuruluşlarla işbirliği yaparak, yaşamsal öneme sahip bu sorunun ortadan kaldırılması için gerekli sosyal politikaların yaşama geçirilmesi ile mümkün olduğunu belirten Kaya, şunları söyledi:
Bugüne dek imzalanmış tüm uluslararası sözleşmelerin yaşama geçirilmesi sağlanmalıdır. Konuya ilişkin 2006'daki Başbakanlık genelgesi başta olmak üzere olumlu yöndeki tüm hukuksal düzenlemeler yaşama geçirilmeli, uygulamaları sağlanmalı ve sonuçları denetlenmelidir. Kamusal bir hizmet olarak mağdur olan bireylerin sağlık ve sosyal destek sistemlerine ulaşmaları sağlanmalıdır. Şiddete uğrayan bireylerin yaşamalarını sürdürebilecekleri sığınma evlerinin sayısı artırılmalı ve niteliği yükseltilmelidir. Risk gruplarına, şiddetle sık karşılaşan meslek gruplarına ve kamuya yönelik eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının sayısı ve niteliği artırılmalıdır.
25 KASIM'IN ÖYKÜSÜ
25 Kasım 1960'da Dominik Cumhuriyeti'nde, Trojillo Diktatörlüğü'ne karşı bir hareketin üyesi olan Mirabel Kardeşlerin, cezaevinde bulunan eşlerini ziyaret ettikten sonra tecavüz edilerek öldürülmelerinin ardından tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı kampanyalar düzenlendi.
Kolombiya'nın başkenti Bogota'da 1981'de toplanan 1. Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kongresi'nde Mirabel Kardeşlerin öldürüldüğü gün olan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü ilan edildi. Bu kararı benimseyen Birleşmiş Milletlerin 1999'daki kararı ile her yıl 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü olarak anılıyor.