Trabzon'da Ulusal Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu yapıldı

KTÜ'de "Ulusal Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu" yapıldı.

Trabzon'da Ulusal Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu yapıldı

Trabzon Valisi Yücel Yavuz, iş güvenliği konusunda sahadaki uygulayıcıların bilinçlendirilmesinin önemine işaret ederek, "O kadar uydurma aparatlar var ki adam onu taktığı zaman işini yapamıyor. Baretin iyisini yap, işçiye özel baret üret. Bence o zaman takar, aksi takdirde işçiye zül oluyor." dedi.
 

Yavuz, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen, "Ulusal Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, yapılan her şeyin ve düşünülen her hususun insan odaklı olması gerektiğini söyledi.

İşverenlerin, çalışanın hakkını gözetmesinin hem mevzuat hem de inanç gereği olduğunu ifade eden Yavuz, "Devlet düzenleyicidir, kanun koyar, mevzuat yapar ve bunları takip eder. Gereği yapılmazsa karşılığı olan cezayı da uygular. Son çıkan İş Güvenliği Kanunu ile Türkiyemiz dünyaya entegre olan bir anlayışla hareket etmektedir." diye konuştu.

Vali Yavuz, ortalama 70-80 yıllık insan ömrünün, yaşam standartları ve konforu bakımından en iyi şekilde geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ben de bir çalışanım. Meslek hastalıkları denilince, mülki idare amirlerinde aradığınız her türlü hastalık olur çünkü stresle, kargaşayla, sürekli sorun düzeltmeyle uğraşırız. Dışarıdan göründüğü gibi değil. Sayın Cumhurbaşkanımızı düşünün, dünyanın bütün derdiyle dertleniyor, 7/24 esasına göre çalışıyor. Siz doktorlar, yorulan bedeni dinlendirmek için uyku önerirsiniz. Uykuyu, uyuyabilirsen uyursun. Sosyal medya, telefon, internet, şu, bu. Sürekli beyin aktif, uyumuyor ki. Bunun ortaya çıkardığı birtakım sorunlar olabilir, bunu çözmek, düzeltmek için öneriler gerekiyor çünkü üretkenliği artırmak lazım. Bu tür konularda işin uzmanları olarak sizlerin daha çok çalışması gerektiğine şüphe yok."

İş sağlığı ve güvenliği konusunda güzel çalışmalar yapıldığını ancak sahada çalışan kesimin bunların ne kadarını bildiğinin önemli olduğuna dikkati çeken Yavuz, "Buradan biraz yukarıda çocuk hastanesi inşaatı var. Oradan geçerken bakıyoruz, inşatta çalışan arkadaşlar baret ya da diğer gerekli ürünleri kullanmıyor. İşveren 'tak' diyordur, bizim ki takmaz. Örneğin bizim milletimiz bir türlü karda arabasına zincir takmaz, bırakın onu kış lastiğini de takmaz. 'Ne olacak hallederiz.' diyor. Hallolmuyor işte. Neticede beyinde işi bitirmek lazım. Sahada bu işi uygulayanların da bilinçlendirilmesi için özel gayret gerekiyor. Örneklerle neye varacağını anlatmak lazım." dedi.

Yavuz, sahada çalışanların işinin de kolaylaştırılması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"İş güvenliğiyle ilgili aparatları üretenlerin de daha çok çalışması lazım. 'Eldiven tak.' diyorsunuz ama birinci hamlede yırtılıyorsa adam eldiven takmıyor. Bunun kalitelisini, kullanımı kolay olanını yapsak. İnşaatlara gidince, gazetecilerden çekinildiği için hemen baret getirirler. Bareti takarsın işkencedir durmaz, kayar, kayışı uymaz. O kadar uydurma aparatlar var ki adam onu taktığı zaman işini yapamıyor. Baretin iyisini yap, işçiye özel baret üret. Bence o zaman takar, aksi takdirde işçiye zül oluyor. Tulum, iş önlüğü üretenlere bir bakın, bunları üretenler bu işin uzmanı mı acaba?"

"ÖNLEMEK HER ZAMAN DAHA KOLAY VE UCUZDUR"
 
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Mustafa Kemal Başaralı, çalışan sağlığı ve güvenliği konusunda ne kadar çok konuşulsa da bunun yeterli olmayacağını söyledi.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun, "Sağlıklı ve mutlu bir Türkiye" vizyonuyla çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Başaralı, "Elbette bunu, çalışan sağlığını da önemseyerek sağlayacağız. Bizim mottomuz şu, sağlıklı çalışan eşittir sağlıklı toplum. Bu konuda taraflara hangi görevler düşüyor? Özellikle devlet, işveren, çalışan, sivil toplum kuruluşları. Bunların hepsinin yükümlülükleri olduğu gibi, bunlardan beklentiler de var. Bu beklentilerle beraber çalışan sağlığının dünya standartlarında belli bir seviyeye gelmiş olacağını düşünüyorum." diye konuştu.

Başaralı, meslek hastalığı konusundan yıllarca kaçınıldığını anımsatarak, "Halbuki hiç kaçınılacak bir tarafı yok. Dünyada meslek hastalığı bildirimi ve tespiti, iş kazalarının önlenmesi ve azaltılması gelişmişliğin ölçüsü olarak kabul ediliyor. İş profesyonelleri bir şekilde bundan kaçıyor. Bu bakış açısını bir an önce düzeltmemiz gerekiyor." dedi.

İş sağlığı ve güvenliği profesyonelliğinin, işveren profesyonelliğine çevrilmesi gerektiğini vurgulayan Başaralı, bu değişim olmadığı müddetçe çok fazla adım atılamayacağını, dolayısıyla işverenlerin bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi.

Başaralı, iş sağlığı ve güvenliğinin bilinirliğinin artırılması gerektiğini ifade ederek, sahadan gelen geri bildirimlerin kendileri için önemli olduğunu ve bu noktada da çeşitli çalışmalar yaptıklarını aktardı.

Hollanda, Belçika gibi ülkelerle çalıştıklarını dile getiren Başaralı, "Bizim hiçbir eksiğimiz yok, hatta fazlamız da var. Onlar bizden, biz onlardan çok bilgi alıyoruz. İş sağlığı ve güvenliğinde Türkiye modeli geliştirebiliriz. Hep beraber ortak çalışmalarla bunu yapabiliriz." diye konuştu.

Başaralı, online iş sağlığı ve güvenliği takibi yapılabilmesi gerektiğini de kaydetti.

"Beşikten mezara önleme." sözünü sevdiğini dile getiren Başaralı, şu değerlendirmelerde bulundu: 

"Ödeme daha zahmetli ama bize sanki daha kolaymış gibi geliyor. Önlemek her zaman daha kolay ve ucuzdur. Dolayısıyla koruyucu sağlık konseptini topluma yerleştirmemiz gerekiyor. Yunus Emre, 'biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir.' demiş. O zaman ne yapacağız? Bilgiyi, dostluğu, gönüldaşlığı paylaşacağız. Hep beraber bu ülkenin çalışma hayatında ve diğer tüm alanlarda en yüksek ve güzel seviyeye gelmesi için gayret göstereceğiz." 

"ÇALIŞANI YAŞAT Kİ SEN DE ÇOK YAŞA..."
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Pınar Bıçakcıoğlu ise yapılan çalışmalar sayesinde, iş sağlığı ve güvenliğinin öneminin her geçen gün daha çok anlaşıldığını söyledi.

Çalışma hayatının en önemli gündem maddelerinden biri olan iş sağlığı ve güvenliği konusunun, tüm ülkelerin ortak sorunu olduğuna dikkati çeken Bıçakcıoğlu, "Şeyh Edebali'nin 'insanı yaşat ki devlet yaşasın.' öğüdünden ilhamla buradan iş verenlerimize, 'çalışanı yaşat ki sen de çok yaşa.' diyorum. Bu anlayışla insana yakışır iş tanımının herkes tarafından hazmedilmesi ve benimsenmesi en büyük arzumuzdur." dedi.

Bıçakcıoğlu, tüm çalışmalarda hem iş yerlerine hem de çalışanlara destek olmayı hem de toplumsal güvenlik kültürünün oluşturulmasına katkı vererek iş kazası ve meslek hastalıklarının azaltılmasını amaçladıklarını vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

"Bunu yaparken de ülkemizin sosyo ekonomik ve kültürel gelişmişlik seviyesini göz önünde bulundurarak, müteşebbis ruhun törpülenmesine ve küstürülmesine sebep olmadan kalkınmaya ve istihdama katkı sağlama önceliğimizi asla terk etmemeliyiz. Halkımız arasında yaygın birtakım dogma ve tabuların gelecek kuşaklara aktarılmasını önleyip, 'bize bir şey olmaz.' kabulünün terk edildiği an, inanıyorum ki iş sağlığı ve güvenliğinin kıymeti harbiyesi anlaşılacaktır."

Düzenlenecek çeşitli oturumlarda 24 konuşmacının sunum yapacağı sempozyum, yarın öğleden sonra sona erecek.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler