Trabzonsporlu Ahmet!
Yılmaz Özdil Trabzonsporlu Ahmet'in destanını yazdı. İşte Yılmaz Özdil'in köşe yazısı;"Yüksekova ve Cizre’nin “il” yapılacağı duyuldu, 70 küsur ilçe “Ben de istiyorum” diye ayağa kalktı. Akhisar, Tarsus, Nazilli, Alanya, Bandırma, Çorlu, Divriği, Erbaa,
Yılmaz Özdil Trabzonsporlu Ahmet'in destanını yazdı. İşte Yılmaz Özdil'in köşe yazısı;
"Yüksekova ve Cizre’nin “il” yapılacağı duyuldu, 70 küsur ilçe “Ben de istiyorum” diye ayağa kalktı. Akhisar, Tarsus, Nazilli, Alanya, Bandırma, Çorlu, Divriği, Erbaa, Merzifon kuyrukta... Kapı bi aralansa, 800 şehir filan olacak Türkiye’de... Kimi 82 plakayı hazırladı, kimi 85’i istiyor. “100 numara”lı plakaya razı olan ilçe bile var. Yeter ki, plakası olsun.
*
Hayati bi şey çünkü plaka.
*
Bakın mesela...
*
Ahmet Koçak. 20 senedir Almanya Ausburg’da yaşıyor. Fanatik Trabzonlu. Tesadüf bu ya, Ausburg’un plaka kodu, Ahmet’in A’sı... Takip ediyor, A’nın peşine TS’yi de alıyor. Yani, Trabzonspor’un TS’si... Böylece, plakası oluyor A-TS.
*
A-TS’nin peşine, Trabzon’un plaka kodu olan 61’i de almak istiyor, ki, A-TS 61 olsun...
*
Plaka tahsis edilen devlet dairesine gidiyor, “61” dolu maalesef, başka birinde... “Kimde?” diyor. “Kanun gereği açıklayamayız” cevabını alıyor. Pes etmiyor, dolanıyor oralarda... Görevli memurun olmadığı sırada, dalıyor bilgisayara, 61 plakanın kime ait olduğuna bakıyor, adresi öğreniyor. Tam o sırada enseleniyor, polise şikâyet edilmekten kıl payı kurtuluyor.
*
Gidiyor o adrese, A-TS 61 plakalı otomobil ortada yok, belli ki kapalı garajlardan birinde duruyor. N’aapsın? Küçük kâğıtlara “A-TS 61 plakalı otomobilin sahibi bu telefon numarasını arasın” diye notlar yazıyor. Sonra da, mahalledeki her evin kapısına yapıştırıyor.
*
Bir hafta geçiyor, ne arayan var, ne soran... Gözü karartıyor. Mahalleye gidiyor, evlerin tek tek zilini çalıyor! Zırrr, kapı duvar. Zırrr, kapı duvar. Almanlar öyle her kapıyı çalana açmaz. Tam umudu keserken, biri megafondan “Kimsin?” diyor. Ahmet bodoslama dalıyor, “A-TS 61 plakalı otomobili satın almaya geldim” diyor. Megafondaki ses tarif ediyor, “Şu ev” diyor.
*
Ahmet o eve gidiyor, ısrarla zırrr zırrr, yaşlı bi kadın sesi bu sefer, gene megafondan “Kimsin?” diyor. Ahmet gene bodoslama, “Otomobilini almak istiyorum” diyor. Deli midir nedir... Korkuyor tabii kadın... Açmıyor. Ahmet ilk megafona geri dönüyor, derdini anlatıyor, “Yardım eder misiniz?” diyor. İlk megafondaki kadın gülüyor, “Peki” diyor, beraber ikinci megafona gidiyorlar. Yaşlı kadın, komşusunun sesini duyunca ikna oluyor, kapıyı aralıyor.
*
Ahmet “Senelerdir bu plakanın peşindeyim, Allah aşkına sat” diyor. Yaşlı kadın “Geçen gün kapımdaki notu yazan siz miydiniz?” diye soruyor... Meğer, kadın notu görünce polisi aramış, ki, Almanlar zart diye polisi arar, polis de kayıtlara bakmış, “Sizin otomobille ilgili suç, şikâyet veya ceza yok” demiş. Kadın da notu yırtıp atmış... E-ee? “Satmam!” diyor.
*
Niye illa satmıyor ki?
*
Anlatıyor kadın: “Benim adım T ile başlıyor, soyadım S ile başlıyor. TS yani... Bu otomobili kardeşim bana hediye etti. 61’e gelince... 61’inci yaş günüm nedeniyle hediye etti. Satmam!”
*
Talihsizliğe bak birader.
*
Ahmet yalvarıyor, kadın şırrak diye kapıyı kapatıyor... Ahmet pes etmiyor. Ertesi gün kadına çiçek gönderiyor. Yarım saat sonra telefonu çalıyor, ki, polis... “Kadını rahat bırak, derhal karakola gel” deniyor! Ahmet tırıs tırıs karakola gidiyor, derdini anlatıyor, bırakılıyor.
*
Aradan aylar geçiyor... Ahmet “Belki fikrini değiştirmiştir” diyor. Yılbaşı günü, çikolatalı mikolatalı babaçko bi hediye paketi yapıyor, gidip, gene kadının kapısını çalıyor. Kadın gene “Satmam” diyor. “Bari bi defacık göreyim” diyor... Kadın buna ikna oluyor. Garaja iniyorlar. Ahmet plakayı öpüyor! Fotoğrafını çekiyor. Kadın duygulanıyor... “Kardeşimle konuşayım, ikna olursa, sana haber veririm” diyor. Ahmet, bayram harçlığı almış çocuk gibi seviniyor.
*
Gel gör ki, aylar geçiyor, haber yok. Ahmet, ha bire mahallede dolanıyor, sanki tesadüfmüş gibi kadının önüne çıkıyor, saygılarını sunuyor filan, nafile... Ahmet’in ailesi endişeleniyor haliyle, “Hasta bu” diyorlar, doktora götürüyorlar. Doktor, Ahmet’in kayınbiraderinin kızı... Üstelik, şansa bak, plakanın sahibi olan kadın da, bu doktorun hastası çıkıyor.
*
Ahmet, hastalığını doktora da bulaştırıyor, doktor kız “Bi de ben konuşayım” diyor. Ama, yaşlı kadın “Usandım artık, söyleyin yakamı bıraksın, satmıyorum, anca ben ölünce alır!” diyor. Doktor kız, Ahmet’ten beter... “O zaman lütfen, bunu vasiyetinize yazın” diyor. Kadın da, bakıyor ki, hepsi arızalı, kurtulmak için “Peki söz, vasiyetime yazacağım” diyor.
*
Ahmet, “Allah sıralı ölüm versin” diye dua etmeye başlıyor!
*
Aradan aylar geçiyor, zırrr, polis arıyor... Neredeyse bütün polis teşkilatı Ahmet’i tanıyor artık, Ausburg polis teşkilatının makara konusu çünkü... “Seninki otomobili satıyor, koş!”
*
Ahmet uçuyor, hakikaten doğru, bi ayağı çukurdaki kadın nihayet satıyor, bastırıyor parayı, alıyor... Macera mutlu sonlanıyor. Hem dünyalar onundur artık, hem de A-TS 61 plaka.
*
Takıyor plakayı otomobiline, arka cama da devasa bi Trabzonspor arması yapıştırıyor, memlekete havasını atabilmek için basıyor marşa, ver elini Türkiye.
*
Mola bile vermiyor.
Gece gündüz, son sürat...
Amasya’ya varıyor.
*
Niye biliyor musunuz?
*
17 senedir bu plaka için mücadele veren Ahmet, Trabzonlu değil iyi mi... Merzifonlu!
*
:)"