"Türkiye bir fetret dönemi yaşıyor"
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, ortaya çıkan koalisyon tablosu nedeniyle Türkiye'nin bir fetret dönemi yaşadığını söyleyerek, "Vesayete hevesli olanlar, bu ülkede vesayete ırgatlığa niyetli olanlar, yeniden harekete geçti" dedi. Yalçın, 7 Haziran seçi
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, ortaya çıkan koalisyon tablosu nedeniyle Türkiye'nin bir fetret dönemi yaşadığını söyleyerek, "Vesayete hevesli olanlar, bu ülkede vesayete ırgatlığa niyetli olanlar, yeniden harekete geçti" dedi.
Yalçın, 7 Haziran seçimleri sonucunda Memur-Sen ailesi olarak 206 sivil toplum kuruluşunu ortak akıl platformunda bir araya getirdiklerini söyledi.
Türkiye'de normalleşmenin devam etmesi yönünde çağrı yaptıklarını hatırlatan Yalçın, "Demokratikleşme devam etmeli, Türkiye'de pasta büyümeli, ekonomi büyümeli diye çağrı yaptık. Seçimler bu zemine hizmet etsin diye, Türkiye'nin istikrarsızlaşmaması adına bir sağ duyu çağrısında bulunduk" diye konuştu.
Yalçın, seçimlerden sonra ortaya çıkan tablonun kaygılarını doğruladığını anlatarak, "Ortaya çıkan koalisyon tablosu nedeniyle Türkiye, bir ara dönem, bir fetret dönemi yaşıyor. Vesayete hevesli olanlar, bu ülkede vesayete ırgatlığa niyetli olanlar, yeniden harekete geçti. Huzur baltalanarak terör alana indirilmiş oldu yeniden. 1 Kasım seçimleri istikrarın yeniden yakalanmasına verile olmalı. Yoksa Türkiye'nin istikrarsız bir şekilde yürüme şansı geçmişte olabilirdi ama bundan sonra yok" dedi.
Bundan sonra Türkiye'nin koalisyon hükümetleriyle yönetilme lüksünün pek olmadığını vurgulayan Yalçın, koalisyon dönemlerinde Türkiye'nin irtifa ve itibar kaybettirdiğini dile getirerek, şunları söyledi:
"Koalisyon hükümetleri Türkiye'yi bundan sonra sıkıntılı dönemlere götürür. Türkiye fincancı katıları ürküterek, dünya mazlumları ve mağdurları konusunda olaya müdahil oldu. Türkiye, Birleşmiş Milletler ile dünyayı yöneten egemen, emperyal güçlerin huzurunda 'Dünya 5'ten büyüktür' dedi. Türkiye, kral çıplak deme cesaretini gösterdi. Ortadoğu'yu ateşe veren İsrail ile ilgili, Filistin'i açık hava hapishanesine dönüştüren siyonist devletle ilgili Türkiye, 'Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz' diyerek, tarihi bir karşılık vererek kendisinden beklenen mazlum coğrafyaların sözcülüğünü ve ağabeyliğini yerine getirebilecek tavrı ve davranışları ortaya koydu."
TÜRKİYE'NİN KAYBETME LÜKSÜ YOK!
Türkiye'nin istikrarsızlığın içerisinde yönetilme şansının bulunmadığını dile getiren Yalçın, 1 Kasım seçimlerinin Türkiye'de istikrarın yakalandığı zemine hizmet etmesini diledi.
Ara dönemde vesayete, ırgatlığa niyetli olan yapıların, terör odaklarını yeniden harekete geçirmesinin Türkiye'nin önünde bir seçenek olduğunu gösterdiğine dikkati çeken Yalçın, şu değerlendirmede bulundu:
"O da Türkiye istikrarsızlığı mı seçecek, istikrarı mı seçecek? Türkiye, Suriyeleşmeye doğru mu gidecek, Türkiye tekleşmeye, legalleşmeye mi doğru gidecek? Onun için 1 Kasım seçimleri istikrara vesile olmalı. Biz emek örgütüyüz. Emek örgütü olarak ne zaman bir istikrarsızlık ortamı olsa kaybettik. 28 Şubat'ta ülkenin ekonomisi hortumlandı, üzerine çöreklendiler. Alın teriyle kazanan kesim olarak, sabit gelirliler olarak en fazla bizler kaybettik. Türkiye kaybederse başta sabit gelirliler kaybeder."
Yalçın, Türkiye'nin kaybetmesi durumunda mazlum ve mağdur coğrafyaların kaybedeceğini ifade ederek, "Türkiye kaybederse Pakistan, İslamabat, Afganistan, Sudan, Kosova, Arnavutluk, Makedonya ve Bosna kaybeder. O yüzden Türkiye'nin kaybetme lüksü yok. Türkiye mutlaka ve mutlaka büyüyerek devam etmeli. Yeniden bir Türkiye, adil bir Türkiye idealini mutlaka ve mutlaka gerçekleştirecek reformlara imza atarak büyümeyi sürdürmeli. Bu da yeniden 1 Kasım'da istikrarın yakalanmasına bağlı" ifadelerine yer verdi.
İstikrarın yakalanmaması durumunda terör olaylarının daha da artarak devam edeceğini iddia eden Yalçın, "Ortadoğu'da Irak'ın, Suriye'nin, Mısır'ın küresel güçlerin operasyonları ile kristalize edildiği bir ortamda Türkiye'ye sıranın geldiğini gösterebilecek bir zeminin içerisine doğru girmiş oluruz. Türkiye'nin böyle bir lüksü yok" dedi.
Yalçın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki kamu görevlilerinin, halkın huzuru, refahı ve onların çocuklarının geleceği için hizmet eden insanlar olduğunu söyledi. Yaşanan olayların kendilerini üzdüğünü anlatan Yalçın, şöyle devam etti:
"Türkiye'de bir halk için sözcülüğe, hamiliğe soyunduğunu ifade eden bir terör örgütünün oradaki insanlara hizmetin gelmesini engellediği fotoğraflarla karşılaşıyoruz. Burada milletimin olayı fark ederek, orada kendileri için hizmet eden kamu görevlilerine sahip çıkmaları, acil bir durum olduğunda çağırdıkları 112 personeli geldiğinde yolunun kesilmesine, alı konulmasına, dağa çıkartılmasına mutlaka ve mutlaka karşı çıkmalı. Bölge huzur, ekonomi, yatırım, eğitimde fırsat eşitliği istiyorsa o zaman oraya gelen kamu görevlilerine sonuna kadar koruyuculuk yapacak ve onların emniyetini sağlayarak, onların kendilerine hizmet etmesi ortamını ortaya çıkartacak. Diğer şekilde olursa birinci dereceden bölge, insan kaybeder, çocuklar hayattan, gelecekten kopar. Bunun acısını da öncelikle oradaki aileler çeker."
Yalçın, sandık görevlilerinin kamu görevlilerinden seçildiğini, seçimin güvenliğinin kamu tarafından yürütüldüğünü vurgulayarak, Türkiye'nin yıllardır terörle imtihan edildiğini, terörün diz çöktürebileceği bir ülke olmadığını gösterdiğini ve devletin sandık güvenliğini sağlayacağını sözlerine ekledi.