Yılmaz Odabaşı: AKP Öcalan'ın konaklayacağı yeri hazırladı
Gazeteci, şair ve yazar Yılmaz Odabaşı, çözüm sürecinin Abdullah Öcalan için son şans olduğunu söyledi. Odabaşı, “Abdullah Öcalan’ı serbest bırakma zaten AK Parti’nin projesinde var. Öcalan’ın nerede kalacağı, hangi dinlenme tesislerinde nasıl korunacağı
Yayınlanma:
Gazeteci, şair ve yazar Yılmaz Odabaşı, çözüm sürecinin Abdullah Öcalan için son şans olduğunu söyledi. Odabaşı, “Abdullah Öcalan’ı serbest bırakma zaten AK Parti’nin projesinde var. Öcalan’ın nerede kalacağı, hangi dinlenme tesislerinde nasıl korunacağı hazır" dedi.
Bu zamana kadar onlarca kitaba imza atmış gazeteci, şair ve yazar Yılmaz Odabaşı gündeme ilişkin soruları cevapladı. Çözüm sürecinin Abdullah Öcalan için son bir şans olduğunu ifade eden Odabaşı, “Aksi halde kalan hayatını İmralı’da geçireceğini o da pekala biliyor. Bütün müzakerelerin sonunda HDP ve PKK çevresi tek önerilerinin demokratik özerklik olduğunu özellikle vurguladılar. Türkiye’de AK Parti hükümeti orta Anadolu başta olmak üzere bütün milliyetçi oyları kaybetmek pahasına demokratik özerkliğe sıcak bakamaz. AK Parti’de hem bu cesaret yok hem Türkiye’nin şu anki siyasal konjonktürü buna uygun değil. AK Parti bu anlamda Kürtlerle bir dans sürdürüyor. AK Parti’nin çözüm süreciyle ilgili samimiyetinden kuşku duyuyorum, inanmıyorum. Aynı samimiyetsizliğin bugün sürdüğünü görüyorum. Çözüm süreci bir oyalama sürecine dönüştü. Sürüncemede bırakıldı. Önümüzde 2015 seçimleri var. Seçim arifesinde AK Parti hem kendi seçmen tabanından hem milliyetçi oylardan feragat edip Kürtlere demokratik özerklik asla diyemez, demeyecektir. Kürtler de demokratik özerklikte ısrarlı.” diye konuştu.
"AK PARTİ, KÜRTLERE DÖNÜP ÇÖZÜM SÜRECİ BİTER, TÜRKLERE DÖNÜP BARIŞIN TEMİNATIYIM DİYOR"
Öcalan’ın mesajını getiren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Başkanı Hatip Dicle’nin sözlerini hatırlatan Odabaşı, şöyle devam etti: “Kesin son kararı demokratik özerkliktir dedi. Kandil de Abdullah Öcalan’ı dinliyor bu konuda. BDP de onun söylediklerini kriter sayıyor. Çok ilginç bir süreç. AK Parti, yüzünü Kürtlere dönüp diyor ki, ben gidersem ben bitersem çözüm süreci sona erer diyor. Türklere de diyor ki ben barışın teminatıyım, bakın kanı durdurdum, çocuklarınız ölmüyor, barış sağladım. Peki neyin karşılığında? Kürtler bunun karşılığını istiyorlar şimdi. AK Parti bu karşılığı verecek kapasiteye sahip değil. Ve bu çözüm süreci bir yerde bitecek. Zaten son olarak Abdullah Öcalan Nisan’ın 15’ine kadar talebimizle ilgili bir değerlendirme bir açıklama olmazsa biz çözüm sürecinde feragat ediyoruz dedi. Bu 2 – 3 ay içinde AK Parti çok ciddi bir hamle yapmazsa Nisan sonuna kadar tamamen çözümsüzlük sürecine dönüşecek.”
Öcalan’ı serbest bırakılmasıyla ilgili planın AK Parti’nin projesinde olduğunu ifade eden Odabaşı, “Abdullah Öcalan’ın nerede kalacağı bile AK Parti’nin dosyalarında hazır şu an. Nerenin, hangi dinlenme tesislerinde nasıl korunacağı. AK Parti buna hazır. BDP kabul etse, Öcalan’ın özgürlüğü karşısında çözüm süreci bir sonuca varabilecek olsa AK Pati buna hazır. Ama BDP ve PKK kabul etmiyor. Demokratik özerklik gibi bir dayatma söz konusu diyorum ben. Umarım Kürtler, Abdullah Öcalan’a bir ev hapsi karşılığında bu süreci feda etmezler. Olur ya böyle bir sürpriz de olabilir.” dedi.
"ÖCALAN SEÇİMLERDEN ÖNCE YA DA SONRA ÇIKACAK"
Öcalan’ın kesinlikle çıkacağına dikkat çeken Odabaşı, “2015 seçimlerinden önce değilse de sonra kesinlikle çıkacaktır. Bu yetmediği için çözüm süreci sürüncemede. AK Parti, Türklere barışın teminatını olduğunu Kürtlere çözüm sürecini başlattığını söyleyerek hem milliyetçi oyları hem Kürtlerin oylarını elinde tutuyor. Ne zamana kadar tutacak bunu? İki taraftan birinin oyunu, desteğini kaybedecek. Ya Kürtleri yeniden karşısına alacak ya da milliyetçi oyları kaybetmeyi. Onu da göze alacağını hiç sanmıyorum.” ifadelerini kullandı.
"TOPLUM, ABDULLAH ÖCALAN’IN SERBEST KALMASINA HAZIR"
Türk toplumunun Öcalan’ın serbest kalmasına hazır olduğunu belirten Odabaşı, “Demokratik özerkliğe asla hazır değil ama.. Bana kalsa hiçbir sakıncası yok. Abdullah Öcalan çıkar, 3 – 4 sene sonra meşru siyaseti de yapar. Bugün BDP’nin aldığı oyu da alır. Türkiye’de insanlar TKP’li olmaktan 141 ve 142’den 30 – 40 sene mahkumiyet alırlardı. TKP yasal oldu seçime girdi. Yüzde 1 oy alamadı. Kim inanırdı TKP’nin yasallaşıp bir gün seçime gireceğine?” dedi.
"AKP’NİN BASIN BÜROSU GİBİ ÇALIŞIYORLAR"
Hükümete yakın medyadaki yazarları eleştiren Odabaşı, sözlerine şöyle devam etti: “12 Eylül’de buna ilk defa şaşkınlıkla tanık olmuştum. Birileri de haksız da olsa güç olduğu zaman kendine mutlaka müttefik buluyor. Desteklediklerinin aklı olması, vicdanlı olması, adil olması gerekmiyor. Güce zaafı var insanımızın. Adalet duygusu zayıf. Çok ilginç bir yandaş korusu oluştu. Hep bir ağızdan AKP’nin basın bürosu gibi çalışıyorlar. Gülümseyerek izliyorum hallerini. Gerçekten hazin. Vicdanın, gazetecilik ahlakının, gazeteciliğin temel esaslarının bu kadar ayakaltı edilmesi, bu kadar ucubeleşmesi rahatsız edici. Eskiden kanaat önderi olmanın kriterleri vardı. Ufuk sahibi insanların böyle bir konumu olurdu. Her kasabaya bir üniversite açıldı. Buralara atanan üniversite hocaları değişerek kanaat önderi olabiliyor. Karikatürize oldu, her şeyin içini boşalttılar.”
"AB UMURUNDA DEĞİL, ARTIK ERDOĞAN’IN KENDİ YASALARI VAR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Avrupa umurumuzda değil, kendi işine baksın’ şeklindeki sözlerini hatırlatan Odabaşı, “Avrupa Birliği(AB) Bakanlığı oluşturmuşlardı. Onu işlevsiz hale getirdiler. Türkiye AB müzakereleri için yıllarca büyük sınavlar verdi. Kriterler, uyum paketleri, görüşmeler hepsi AKP tarafından heba edildi. Dünyadan soyutlanmış kendi içine kapanmış bir tek parti diktası inşa etmek istiyorlar. Darbe dönemleri de Türkiye böyleydi. Avrupa hiç umurunda değildi Kenan Evren’in. Çünkü rahatlıkla Türkiye’yi yönetiyordu. Avrupa’nın da çok umurunda değildi Türkiye’de demokrasi olup olmaması. Çünkü tek kişi olunca daha rahat yönetiyorlardı. Amerika Türkiye’ye daha kolay müdahale edebiliyordu. Şimdi yeniden o darbe dönemlerine döndük. Dış dünyayla bağlarını kesen, sırtını dünyaya dönen, giderek kendi içine kapanan, kendine özgü yasalar çıkaran, kendine özgü kurallar koyan bir hükümet var. Uluslararası hukuksal normlar, kriterler artık Recep Tayyip Erdoğan’ı bağlamıyor. Umurunda bile değil. Artık onun kendi yasaları var.” diye konuştu.
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.