Trabzonspor kulübü, camiayı bir katrilyon borç tavanına vurduran Muharrem Usta’nın bedelini ödüyor ve korkarım bunun da altında kalacak.
Çünkü oyuncuya dayalı, transfere dayalı düşünce ile bu iş olmaz.
Futbolcunun bedenini, fiziğini değil kafasını, gönlünü, daha doğrusu gerçek profesyonel zihniyetine Trabzon’a getirmedikten sonra saha sonuçlarına ahlanıp vahlanmaktan başka yapacak işimiz kalmıyor…
Trabzonspor’da teknik direktör değişti. Değişmesi şarttı. Ama “Öyle hemen tek bir maçla bahar gelir sanmayın!” diye hem yazdık, hem söyledik!
Trabzonspor’un dışarıdan görüntüsü herkesi yakıyor ama asıl içinde olan bizlerin canını acıtıyor!
Mesela Rıza Çalımbay, Sosa’nın Beşiktaş’taki eski halini biliyor ve öyle de hatırlıyor.
Ne bilsin ki Sosa, eşi hanımefendinin bin bir nazına rağmen adeta zorla büyük ve de paralar verilip Trabzon’a getirildi.
Ama sadece posası!!!
Keza Olcay, yerine oyuna soktuğu Volkan Şen sanırım eski hatırladıklarıdır.
Tabii derenin altından çok sular geçmiş bunlar ve daha isimlerini saymaya gerek olmayan birkaç kişi artık geçmişte kaldılar!
Sahadaki gölgeleri hayaletleri idi. Öyle olmaydı “Nasıl olsa bu hoca bize görev verdi, canımızı dişimize takalım da hem kendimize, hem takıma, hem de hocaya nefes aldıralım” diye bir düşünceleri olurdu…
Heyhat! Sosa sanki bile bile kendini attırdı.
Aslında yedek kulübesinde hocaya sufle veren yardımcılardan biri olsaydım daha ilk 20 dakikada Sosa’yı dışarı aldırmak için hocayı uyarırdım ama Rıza Hoca da her halde biraz daha beklemek istedi.
Elbette bu da Trabzonspor’un fişini çeken hareket oldu.
Çünkü 11 kişi ile rakip alana gidemeyen Trabzonspor 10 kişi ile daha zor durumda kaldı.
Trabzonspor’da gol yeme istikrarı devam etti. Kötü haber ise gol atma vaziyeti bu defa çuvalladı.
Bordo mavililer kenarları Pereira dışında hiç kullanamadı.
Orta alanda doğru adrese top gönderemedi.
Sadece ikinci yarıda Abdülkadir’in girişi ile biraz hareketlendi.
Hatta 10 kişi kalmasına rağmen rakibi birazcık zorladı. Ama yetersiz kaldı.
Yusuf Yazıcı gününde değildi.
Sosa zaten yoktu.
Olcay da öyle…
Eh sadece gol vuruşu için sahada duran Burak da top alamayınca rakibin işi kolaylaştı.
Okay’ın kendi kalesine attığı gol aptalca idi…
Ayrıca Malatyaspor’da futbolun tüm pisliklerine malik, her tarafı oynayan ve adına profesyonellik denen hokkabazlar vardı.
Göğsünde koca FİFA kokartı taşıyan hakeme her şeyi yedirdiler.
Sanmayın ki yenilginin nedenini hakeme bağlayacağım!
Ancak, maçın son anında Yusuf Yazıcı’ya kırmızı kart gösterdiği pozisyonda kaleci Onur kalesinden çıkmış ve topa çok daha yakın pozisyonda idi!!!
Bunun anlamı her son adam uygulamasında yapılan faul kırmızı değildir.
Bence bunu seminerlerde göstermeleri gerekir. Ayrıca ne menem Meler ise faullerde standardı yoktu.
Olmayan faulleri verdi, olanları vermedi. Oyunu sık sık durdurdu.
Kendi oynatmadığı gibi Malatya’nın da zaman çalma durumuna göz yumdu.
Bir de ikinci yarının hemen başında kendi yarı alanından topa hamle yapan ve bire bir kalan Burak’a kalkan ofsayt bayrağı tam bir skandaldı doğrusu…
Hakemin tek doğru kararı Sosa’ya gösterdiği kırmızı idi…
Bu sonuçla Trabzonspor’un kahır haftaları devam edecek gibi… Umarım yanılırım.
- Anasayfa
- Yazar Yazıları
- Anlayış değişmedikçe...
İhsan Öksüz
Anlayış değişmedikçe...
Yayınlanma:
Güncelleme:
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.