Turgay Beşyıldız
Bir şarkısın sen...
Futbola bu kadar sevdalı bir şehrin; yıllardır beklediği şampiyonluk yarasına, bordo mavili oyuncular, bir nebze değil önemli ölçüde merhem sürdü bu gece…
Bir varoluş unutulmasın! Trabzonspor 1996, 2005, 2011(Bu yılın sayılmayan şampiyonu) ve Covid 19 sezonu olan, son 2021 mayısında şampiyonluğu engellenip olamadıysa bile, geleceğinin en parlak sinyalini veren takım oldu.
"Yerli hazinesini" birkaç yeni transferle destekleyerek, O kendine has potansiyelini kendisinde mevcut anlayışla daha da güçlendirdi.
Trabzonspor'un Troya kıyılarında; prenses Helen için savaşan "Truva atının içindeki askerlere" değil, dışarıdan direk surlara saldıran yürekli futbolculara ihtiyacı var. Onu da yine bu sezon daha da inanarak görüyoruz. Futbolculuğunda da, teknik adamlığında da her zaman bize ters gelen Alman patentli Erol Bulut’un! Eksikliği; ‘Her zaman aynı kuşun etinin yenmeyeceğini’’ bilmemesiydi!
*****
Bu sezon da Süper Ligi anasının kucağı zannedenler; hiçbir sezon karşısındakinin elini sıkarak, bu kadar onurlu olamayacak belki de! Her maçta mağlup olunca topu orta hakeme atan zihniyet, bu gece Erol Bulut’ta da vardı.
Her iki takımın eksikleri de vardı ama ev sahibinin beş sakat oyuncusuna maç öncesi sahada ısınırken eklenen kaleci Erce, gecenin ‘’ Her şeyde bir hayır vardır’’ cümlesinin hatırlandığı yerdi!
Parmak, Bakasetas ve Marek’in sakatlıkları geçme hatta yeni geçmiş safhasında olmaları, Avcı’nın; onları riske etmemesine karar vermesine sebep oldu. Hüseyin ve cezalı olan Uğurcan ve de sezonu belki de kapattı ihtimali var diyebileceğimiz Gervinho, gecenin diğer olmayanlarıydı.
Sınıflardaki kara tahtalara; takım ya da sevgili aşkına kullanılan beyaz tozlu tebeşirlerin yerini, artık sosyal medya kasaplarındaki! klavye kahramanları aldı. Televizyon ekranlarında tiyatro oynadıklarını zanneden tüyü bitmemiş soytarıların el üstünde olduğu bir dönemde! Gerçek tecrübeli olgun tiyatrocuların nasıl hakkı yeniyorsa, bu bordo mavili taraftarlarında bu tribünlerde hakkı çok yenmiştir.
‘’Artık yeter’’ denilen isyan bayrağını Karayip korsanlarının değil, Trabzonspor camiasının açtığı bu sezon, ekranlarda lider takımı ‘şampiyon olurlar kesin’ diyerek, rehavete sokmaya çalışan kuş beyinlilerin, bu sefer avuçlarını yalamaları gerekir diye düşünüyorum.
*****
Erce’nin yerine birden kendini kalede bulan genç Arda’nın gözle görülen tecrübesizliğine, bu 90 dakika müsaade etmeyen birazcık şansı ile önündeki tecrübeli defans bloğuna da alkışlamak gerek.
Arda’nın maç başlarken, Erce’nin sakatlığıyla kendini kalede bulması, yedek kaleci koltuğunu da boş bıraktı. Apar topar tribünden aşağıya çağrılan Muhammet Taha yedek kaleci olarak kulübede yerini alanlardandı.
Abdülkadir Ömür’ün metrelerce uzaktan harika golüne nazire yaparcasına Djanıny ve onları eksik bırakmaya Cornelius, ilk yarının ve tüm 90 dakikanın 3-0’lık skorunu belirleyenler oldu. Ard arda gelen gollerle abandone olan Gaziantep takımı, maçın başında yakaladığı pozisyonda Dicko’nun, Hugo tarafından düşürüldüğü iddiasına ‘VAR’ Riva’dan bir şey yok deyince, Suat Arslanboğa’da ‘devam’ dedi.
Bu maç öncesi canlı yayında söylemiştim. Önemli eksikleri olan Trabzonspor’da bu gecenin karanlığını aydınlatacak olan özellikle iki isim; Ömür ve Nwakaeme olacak demiştim. Öyle de oldu, önemli rolleriyle yer aldılar. Aynı coğrafya’dan Sıopis’mi? Bildiğiniz gibi; bu maçta da kıçında sanki motor vardı! Sahada basmadık yer bırakmadı.
‘’Trabzonspor taraftarıyım’’ diyerek, hiçbir önemli mazereti olmadan maça gelmeyenler, bu sevince benim gözümde ortak olamazlar. Bu gece tribünlerde hep bir ağızdan söylenen
‘’ Bir şarkısın sen ömür boyu sürecek’’ parçasına eşlik edemedikleri için pişman olmuşlardır sanırım.
Bu çok önemli virajda; üç golün ve üç puanın güzelliğini ev sahibi takımın tüm fertlerine ve 40 bin kişilik tribünlere vazife bilerek gelen! 30 bin bordo mavili taraftara yazıyorum.