Gitti Sol BAMBA, geldi Christoper SAMBA!..
O zaman Bamba niye gitti, Samba niye geldi?
Para alışverişi olsun, bankalar da hareket olsun diye mi?
Yıllık 2,5 milyon Euro mu? Tövbe… Tövbe...
Alvarado imzayı çaktı, Samba maçı izlemek için şimdilik tribüne çıktı.
Bu takıma stoper değil hücum oyuncusu lazım, sanırım N’doye de yolda!..
*
Sıcaklık ve nem bunaltıcı cinsten, fındıklarda yer yer dalda kavrulmuş. Tribündeki bizler tellağa keselik isek, düşünün siz sahada meşin yuvarlağın peşinde tur için koşanları!..
İnanır mısınız? Avni Aker’in yorgun çimlerinde buhar yükseldi.
Okay, Kamerunlu Mbia ve Angolalı Cavanda ilk kez formalarıyla sahada ve ilk maçta benden tam not.
Üçü de bu takıma fayda sağlar ama ücretleri, verilmesi gerekenin çok üzerinde.
Makedonya’da ki 1-0 lık mağlubiyet de olmayanlardan diğer ikisi Onur ve Erkan’da ilk 11 de.
Bence Şoti, (ben ona futbolculuğundan beri hep Şoti derim) bu haftanın en iyi, en ideal 11’ini sahaya sürmüş.
*
Rabotnıckı’nın genel kadrosunda 5 yabancı var.
Bir Kolombiyalı,bir Alman ve bir Norveç. İki de yandan Kosovalı.
Toplasan 5 inin de ücretini, bir Mbia etmez. Adamın imza parası bile 2 milyon 200 bin Euro.
Bir imza da ben mi atsam ne?
Espri bir tarafa Mbia idmanlarda döktürüyordu, bu maçta da döktürdü 4, 4 lük oynadı.
Makedon takımının 23 kişilik kadrosunun kulüpten aldıkları aylık maaşlarının toplamı ne kadar biliyor musunuz ? Sıkı durun 390 bin Euro.
Bırakın 5 yabancısını, 23 oyuncusunun toplam piyasa değeri Cardozo’ya gidecek olan para kadar.
Cardozo demişken geceki maçta onun adına utandım.
Bir santrafor ancak bu kadar kötü bir futbol sergileyebilir, 120 dakika içerisinde. Bilmem utandı mı?
*
Sahadaki en diri adamlardan bir diğer ikisi de Özer ve Yusuf .(Bizim dar sokakların çocukları) Erkan dururken onları dışarı aldın. Zaten Mehmet Ekicin yok. Gardını düşürdün be Şoti.
Bosingwa, Alex ve Mehmet üçlüsü de yok üstelik sakata geldiler!..
Makedon teknik adam Tomislav Franc gördüm ki dersine mükemmel çalışmış.
İlk 20 dakika kim kiminle tek kale oynadı dersiniz?
Rabotnıckı, ev sahibini sahasından çıkarmadı derim. İyi pres yaptılar, tam saha 11 mevkide bastılar, rakiplerine arkadan yapıştılar.
Çok sert ,yıldırıcı ve faullü de oynadılar.
Bu sert futbolları ilk yarı boyunca sürdü.
Bizim etekli gayda ustası İskoç hakem Mc Lean çoğunu kartsız geçti. Bale değil futbol oynuyorsunuz der gibiydi. Sevdiğim tarzdan bir hakem.
*
Nem oranı ile beraber her geçen dakika vücut fonksiyonları düşer gibi görünen karasal iklimin insanları, özellikle orta blokta üstünlüğü geçen zamanla Trabzonspor’a vermeye başlayınca, Cavanda, Mbia, Okay, Özer ve Yusuf oyuna ağırlığını koymaya başladı. Mbia bal arısı gibiydi.
45+2 de ise Cardozo’nun boş pozisyonda vurduğu müsait kafa, kaçan en net gol pozisyonu oldu.
Karşılaşmaya ciddi derecede konsantre eksikliğiyle başlayan, sahada olup ta, aslında var olmayan Cardozo, Constant ve kaleci Onur, bu 90 dakikadaki benim hayal kırıklığımdı.
İkinci yarıya oyuna hakim başlayan bordo mavililer, bu takıma çok faydalı olacak olan Okay’ın şık kafa golüyle öne geçince, takımada moral oldu, kompleksten kurtardı.
*
Takımlarını aşırı sıcağa ve bunaltıcı havaya rağmen destekleyen Bordo mavili taraftarlar, umduklarını bulamadılar tur adına belki ama Lig için aynı şeyi asla düşünmesinler.
Üstelik şehit Trabzonsporlu Binbaşı Arslan Kulaksız’da ‘’ şehitler ölmez, vatan bölünmez ‘’ sesleri arasında, ismi ve ruhuyla Vira grubunun arasında tribünde onları yalnız bırakmadı.
Galibiyet golünden sonra tamamen oyunu istediği gibi yönlendirmeye başlayan ev sahibi ekip, yoğun nemin etkisiyle temposunu kaybederek, durarak oynamaya başlayan konuk ekip önünde yakaladığı pozisyonları gole çevirememesi, sadece stresini artırdı.
Çünkü kendilerine en az 2-0 ‘lık bir skor gerekliydi.
*
65.dakikada Rabotnicki takımın da Trajcevski’nin kırmızı kartla oyun dışı kalması, misafir takımın omuzlarını düşüren son yumruk oldu.
Buna rağmen toplamda uzatmalar dahil 60 dakika daha, 10 kişi oynayan Makedon ekibinde Anene, kaptan Llijoski ve Altıparmakovski’nin zaman zaman gayretleri oyunun normal süresi içerisinde kayalıklara arada bir sert çarpan dalgalar gibiydiler. Yalnız, hepsinin mücadelelerindeki inanç en büyük saygıyı hak etti.
Oyunun 90+uzatmalarında kaleci Onur’un kısa düşen degajını önünde bulan Altıparmakovski’nin yaklaşık 25 metreden gönderdiği şut, önce Onur’un sağ eline, oradan üst direğe çarpıp sahanın içerisine tekrar dönmesi, Trabzonspor adına bir şans topu çekilişinde 5+1’i bilmek gibiydi.
*
Normal sürenin aynı skorla 1-0 bitmesinin ardından geçilen çift devreli uzatmaların ilk yarısında Deniz’in altı pasın içerisinden vurduğu sert şutun, üst direkten geri gelmesi de Rabotnıckı için ikramiye çıkan piyango bileti gibi oldu.
Uzatmaların ikinci yarısında artık bu iş penaltılara kalacak gibi derken, Kaleci Onur’un hayatta yapmaması gereken inanılmaz bir hatanın ardından, Makedon ekibinde 10 kişiyle beraberlik golünü oyuna sonradan giren Markoski ile 112.dakikada attı ve 1-1’lik skorla turu geçen taraf oldu.
*
Şimdi özetlersek ; senin başkanın haftalar önce UEFA ve Türkiye kupasında olmak istemiyoruz, Şampiyonlar Ligi için, lige ağırlık vermek istiyoruz derse, bir defa takımın kafası karışır, bu bir... İkincisi bana da sorsalar, ben de bu takımın bu haliyle UEFA liginde mücadele etmesine ‘hayır’ derim.
Süper lige kötü başlaması anlamına gelir.
Başakşehir ve Trabzonspor’un elenmesinin ardından, Fenerbahçe’nin UEFA’da ve Galatasaray’ın Şampiyonlar Liginde, Avrupa ‘ya devam etmeleri, belki de Trabzon takımına avantaj olacaktır. Bu açıdan da bakmak lazım.
Hani derler ya her şey de bir hayır vardır, dileriz öyle olur.
Anlayacağınız bu sıkıntılar içerisinde en doğru olan asıl yerimizi, bize bir köy takımı gösterdi.
Döndük Yıldırım’ın Ligine.
Trabzon, Lösemili çocuklar için hastaneyi, toplu taşımacılık için hafif raylı sistemi acilen bekliyor.