Önüme bir izin belgesi konsa..
Dense ki, “Gel şuna imza at..”
Ve denseki, “Atmazsan mumla yaşayacağız..”
Hatta denseki, “Dünya elektriksiz kalacak..”
Çünkü;
Başka yere HES kuramıyoruz.
Başka dere bulamadık!
Başka suda olmuyor.
Üstüne bir de şu nutku ekleseler;
“Arhavi Kalemit Vadisi insanlığa lazım.
Karanlık üzerimize çökecek..”
Hiç düşünmem.
Kamilet Vadisi’nin Ka’sını gördüğüm an..
Carttttt diye..
Yırtar çöpe atarım.
Hatta önüme o izin kağıdını koyanın askerliğini yakarım!
*
Neredeyse her yıl giderim.
18. yüzyıldan kalma tarihi Çiftekemer Köprü'sünde vadiye doğru hayal kurarım.
Tertemiz havayı içime çeker..
Yavaş yavaş usulca 1100’den fazla bitki örtüsünün arasından geçerim.
Adım adım Mençune Şelalesine ulaşırım.
Dönerken yollarını genişletmek için her sene daha da fazla dökülen asfaltı içimde türlü öfkeyle çiğnerim.
8 yıldır bir türlü Çevre Bakanlığı Trabzon Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu'ndan çıkarılamayan ‘doğal sit alanı tescili belgesi’ni sayıklarım!
Söylene söylene Trabzon’a dönerim..
*
Şimdi küfürlerime yenilerini ekleyeceğim anlaşılan.
O HES inşaatı suyun rengini bile bozdu!
Dere çamur akıyor!
Ey müslüman!
Ey insan!
Ey hangi dine inanıyorsan, hangi inanca sahipsen.
Onun vicdanına sesleniyorum.
Bırakın şuranın yakasını.
Bırakın şu güzelim yeri.
Lütfen!
Önünüzde diz çöküp yalvarıyorum.
Buraya HES tabiat anaya saygısızlık, insanlığa öfkedir!
Yapmayın!
Durun.
Durdurun.