Av.Günfer Erkuloğlu
Ne Kadar Kirliyim Çözemedim
Hac vazifesinden dönen ve meclisteki faaliyetlerine bundan böyle türbanla katılacağını ifade eden AKP milletvekillerinin bu yeni tercihleriyle ilgili yorum yapmayacağım.
Yanlış anlaşılmasın, bunu kendimde hak görmediğim için değil, sadece bu husus başlı başına bir konu olduğundan sonraya bırakacağım.
Bir haftadır, Rabbimin isteyen her Müslüman kişiye hayırlısıyla nasip etmesini dilediğim bu vazifeden dönerken hissiyatım nasıl olur, ya da olmalı diye düşünüyorum.
Öyle ya kutsal topraklarda bulunmuş, o ilahi havayı solumuş, tövbeler etmiş, af dilemişsin.
Allah’ım doğru yolundan ayrılmama izin verme, yanlışlarımı günahlarını tekrarlamayı nasip etme demişsin. Ya da en azından ben öyle derim.
Peki, bu mutlak huzurla(!) dönerken, onca kini nefreti, hesabı, kendince öç alma planlarını hangi cebine koyar getirirsin de döner dönmez başı açık biz DİĞERLERİNE kirli dersin.
Ya da hacca gitmeden evvel neler yaptın, ne biçim günahların vardı da kendine bile türbandan önce türbandan sonra diye milat belirler, örtüyle arınmayı umarsın.
Çevremde türbanlı kişi sayısı, açık olanlara göre pek bir azdır. Buna bir tercih olarak değil, yaşam tarzımın, ortamların doğal sonucu olarak bakarım.
Ama çok açık ifade etmek isterim ki, türban takan kişilere salt bu tercihlerinden sebep ne önyargım ne de uygunsuz bir ithamım olmuştur.
Zira, Allah şahidim böyle bir şuursuzluğu önce kendime yakıştırmam.
Fakat AKP cephesinden pek çoklarının konuşmalarını dinleyince ciddi ciddi düşünür oldum.
Siz kendini bilmezler, başı açık olanları kirli namussuz olarak işaretleyenler, dini inanmayı ibadeti kendi tekelinde görenler, başka bir güce başka bir yere mi inanıyorsunuz.
Zira sizlerle aynı yöne bakıyor olamam.
Ben saygının sevginin yüceleştirildiği, insanın ayrım yapmaksızın kıymetli kılındığı, yardımın, çalışmanın, alın terinin mutlak sayıldığı noktadayım. Ya siz..?
Müslümanlığı salt saçın görünmesi, yada görünmemesi ile izah eden sizlere sormalı; pembe türbana pembe ruj, kırmızı türbana dekolte kırmızı topuklu ayakkabı, gözlerde renkli far kombinasyonlarıyla mı dinimizin vecibeleri yerine getirilmekte.
Kafalarında yüzlerce tilki, onca makyajın altında her nasılsa sapasağlam kalan (!) abdestleriyle mi el açmakta kapananlar.
O halde kabul; ben hakikaten bir şey bilmiyorum.
Zira bu düşmanlığı, mutlak mağdur söylemlerini, hesap kitap öç alma, bizden olmayan yok olsun zihniyetini kabul edemiyorum.
Güzel ülkemin en önemli değeri onlarca etnik kökenin, farklı inancın gıpta edilen ahengiyken, cümlelerde vatandaş yerine yüzde bilmem kaçlı oranların zamir olarak kullanılması benim Millet anlayışıma hiç uymuyor.
Hadi bu yoldaki erkekleri biraz anladım diyelim. Farz edelim onlar din istismarını meslek edinmiş kişiler, bundan çıkar sağlamakta ve kadın gücünü hikayelerle yok etme gayretindeler.
Peki bir kısım hatta büyük bir kısım hemcinsim, size ne oluyor.
Erkek çıkarları için malzeme olmaya, güdülmeye, yoğrulup yeniden şekillendirilmeye direneceğiniz yerde aksine çığırtkanlık yapıyor, en kıymetlilerinize evlatlarınıza bırakacağınız geleceği hizip karmaşa çekişme ile karartıyorsunuz öyle mi..
Üstelik dayanağımız din, inanç diyerek. Keşke ezberden okuyor göründüğünüz duaların meallerini de bilseniz. Bilmek yetmez özümseseniz.
Belki o zaman tüm kutsal kitaplarda yazan, tüm dinlerde yasaklanmış olan başlıca günahın iftira, yalan, riya, sapkınlık, şehvet kul hakkı yemek olduğunu da bilirsiniz.
Her ne kadar bazılarınız züğürt tesellisi olarak değerlendirilecekse de ben bugün bu başı açık kendimden memnum.
Bugün diyorum çünkü belki bir gün, o riyakarların kapladığı kocaman alanlardan, gerçekten inananlara kalan daracık ama aydınlık sahalarda, kendim sadece kendim istediğim için farklı bir tercih de yapabilirim.
Hesap günü geldiğinde siz din istismarcıları da kafaları örtme adı altında gönül gözünüzü sardığınız o bez parçalarıyla kendinize cehennemde hamak yaparsınız.
Belli, duama ihtiyacınız yok ama, dilerim Allah sizi de ıslah etsin.
NOT: 10 ya da 11 yaşında okumuş ve delice etkilenmiş olduğum Dante’nin İlahi Komedya adlı eserinin ilk kitabı Cehennem’ i geçtiğimiz yaz oğlum da okusun diye tekrar almıştım.
Dan Brown’un Cehennem romanını okurken hatırlamak maksadıyla bir daha elimde.
Cehennem’ in katlarını tasvir eden bu kitap hakkında bir ara yazacağım.
Bu arada tavsiyem alıp hemen okuyun. Muhasebe kaçınılmaz olacak, emin olun.