Trabzonspor'un Ziraat Türkiye Kupası grup maçında komşu Gümüşhanespor’a mağlup olmasının ardından, yönetim, teknik heyet ve oyuncular da beyin ölümü gerçekleşen hasta misali son nefesini vermek üzere.
Taraftarlar stat çıkışı oyuncuları protesto ederken Teknik Direktör Ersun Yanal basın toplantısında ”Bu yeni değil, katlanarak büyüyen sorunların dışa vurumu“ ifadesini kullandı.
Geçmişe biraz dönelim, Trabzonspor nasıl ve ne şekilde bugünlere geldi hep beraber bakalım.
Bordo-mavili takım Sadri Şener döneminde yakın tarihte ilk kez şampiyonluğa oynayan bir ekip oluşturdu. Dönemin başkanı ve dönemin teknik adamını arasındaki soğuk savaşa rağmen doğru çalışan Asbaşkanlık müessesi 2011'de Trabzon'u zafere taşıyordu.
3 Temmuz süreci ile Trabzonspor içinden çıkılmaz bir serüvenin içine dahil edilip tahribatı uzun yıllar sürecek olayların izlerini bugüne taşımaya hazırlanıyordu.
İstanbul hegemonyası, federasyon, siyaset hep bir olmuşçasına bir şehir hiçe sayılıyor, hakkı göz göre gasp ediliyor ve tüm bu olanlara da kent sadece seyirci kalıyordu.
Osmanlı'nın son dönemine benzeyen bir dönemin içine giren Trabzonspor elindeki oyuncuları kadroda tutmayı başaramamış ve yine İstanbul popülizmine yeniliyordu. Dönemin yönetimi işin içinden çıkmayı beceremeyip kongre kararı alıyordu.
O dönem kulüp yine borçlanmış ve itibar kaybetmiş olmasına karşın beş adaylı bir kongrenin ardından popülist söylemlerde bulunan başkan adaylarından İbrahim Hacıosmanoğlu yönetimi seçimi kazanıyor, diğer adaylardan Muharrem Usta ise şike konusunda tutarsız açıklamalar yaptığı için seçimi kaybediyordu.
Yaptığı icraatlar ile ilk 1 yıllık dönemde kimse İbrahim Hacıosmanoğlu’nu eleştirmiyor, aksine destekliyordu.
Hacıosmanoğlu başkanlık döneminin ikinci yılında bazı güçlerin aklına uyarak önce transferlerde hata yapıyor ardından siyasi miting otobüsü ile kendi sonunu hazırlamaya başlıyordu.
Bir dönem önce yönetimde Asbaşkanlık yapan ve şehrin dengelerini iyi bilmesine karşın Hacıosmanoğlu dönemindeAasbaşkanlık koltuğu asimileye uğruyor ve etkinliğini yitirmeye başlıyordu.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken Trabzonspor İstanbul’dan yönetiliyor ve Trabzon kanadı etkinliğini yitiriyordu.
Hacıosmanoğlu yönetimi kendi sonunu iç acıcı olmayacak şekilde hazırlıyor, Trabzonspor'u rekor bir borç yükünün altına sokarak tarihte yerini alıyor ve kulübü biz kez daha kongreye hazırlıyordu.
Başkan adayları yapacakları icraatları anlatırken Trabzonspor delegesi siyasete yakın kimliğiyle bilinen Muharrem Usta ve yönetimini kulübün içinde bulunduğu durumdan kurtarsın diye çok az bir oy farkıyla başkanlık koltuğuna oturtuyordu.
Kongre salonunda verilen vaatler günün popülist politikasına uygun olarak "50. yılda şampiyonluğa 150 milyon TL ile geliyoruz. Lucescu ile çalışacağız" idi.
Delegeler bu cümlelere itibar ediyor, siyasi desteği de arkasına alarak işe koyuluyordu.
Yönetim şekillenenerek Asbaşkanlık koltuğuna şehrin yakından tanıdığı Ahmet Çubukçu oturuyordu.
Sahadan gelen başarısız sonuçlar ve yapılan yanlış transferlerle çok erkenden tökezlemeye başlayan yönetim önce Shota ile ardından Sadi Tekelioğlu ve son olarak da Hami Mandıralı ile yolları ayırıp iki dönem takımı emanet ettiği Ersun Yanal ile anlaşıyordu.
Yeni bir takım kurulmasını bekleyen taraftar heyecanlanıyor, yönetim mali yapılanma adına bir dizi yaptırımlar uyguluyor, takım içerden çalkalanıyor ve birçok oyuncuyla sezon başında yollar ayrılıyor ve oluşturulan scout ekibi 7 transfere imza atıyordu.
Takım İstanbul’dan yönetilmeye devam ediyor ve Trabzon kanadı bu süreçte sesini çok fazla yükseltemiyordu.
Kulübün mevcut Asbaşkanı Kulüp başkanının sahip olduğu hastanelerin birinde Başhekim olarak çalışması elini kolunu bağlayan en büyük etkenlerden biri oluyordu.
Açıklama yapmaktan imtina eden ve tek seslilik esastır kuralına uyuyordu. Şehrin siyasi kanadı ağız birliği yağmışçasına sorunları görmek yerine görmezden gelip sonun başlangıcını hazırlıyordu.
Bu süreçte siyaset kulübün neresindeydi?
Cevap; tam göbeğinde!
Peki Anadolu’ya abilik yapmış müzesi kupalarla dolu bu kulübe neden bu kadar acı çektiriyorsunuz?
Cevap eliniz kolunuz bağlı sesinizi çıkartamıyorsunuz.
Gelelim sonuç ve çözüm bölümüne bu şehir uyutulmaya devam edildiği sürece futboldan anlamayan bir oluşumdan mucizeleri beklemek yanılgısı devam ettiği sürece siz Trabzon’u görmezden gelip her şeyi siz biliyormuş gibi hareket etmeye devam ettikçe biz daha çok yazacağız.
Camia bu süreçte sizden sert ve radikal kararlar beklerken siz scout ekibinden gönderdiğiniz sekiz kişi ile camianın gazını alamazsınız.
Kötü transferleri yapanları görevden uzaklaştırmanızı
Takımın içinde varsa huzursuzluk yapan kadro dışı bırakmanızı bekliyoruz
Bu takımın büyüklüğünü siz anlamadınız ki başkanlarına anlatasınız.
Size en doğru cümleyi Özkan Sümer söylemişti;
Trabzonspor’u yaşamayanlardan Trabzonspor’u yaşatmasını bekleyemezsiniz.
Taraftarlar stat çıkışı oyuncuları protesto ederken Teknik Direktör Ersun Yanal basın toplantısında ”Bu yeni değil, katlanarak büyüyen sorunların dışa vurumu“ ifadesini kullandı.
Geçmişe biraz dönelim, Trabzonspor nasıl ve ne şekilde bugünlere geldi hep beraber bakalım.
Bordo-mavili takım Sadri Şener döneminde yakın tarihte ilk kez şampiyonluğa oynayan bir ekip oluşturdu. Dönemin başkanı ve dönemin teknik adamını arasındaki soğuk savaşa rağmen doğru çalışan Asbaşkanlık müessesi 2011'de Trabzon'u zafere taşıyordu.
3 Temmuz süreci ile Trabzonspor içinden çıkılmaz bir serüvenin içine dahil edilip tahribatı uzun yıllar sürecek olayların izlerini bugüne taşımaya hazırlanıyordu.
İstanbul hegemonyası, federasyon, siyaset hep bir olmuşçasına bir şehir hiçe sayılıyor, hakkı göz göre gasp ediliyor ve tüm bu olanlara da kent sadece seyirci kalıyordu.
Osmanlı'nın son dönemine benzeyen bir dönemin içine giren Trabzonspor elindeki oyuncuları kadroda tutmayı başaramamış ve yine İstanbul popülizmine yeniliyordu. Dönemin yönetimi işin içinden çıkmayı beceremeyip kongre kararı alıyordu.
O dönem kulüp yine borçlanmış ve itibar kaybetmiş olmasına karşın beş adaylı bir kongrenin ardından popülist söylemlerde bulunan başkan adaylarından İbrahim Hacıosmanoğlu yönetimi seçimi kazanıyor, diğer adaylardan Muharrem Usta ise şike konusunda tutarsız açıklamalar yaptığı için seçimi kaybediyordu.
Yaptığı icraatlar ile ilk 1 yıllık dönemde kimse İbrahim Hacıosmanoğlu’nu eleştirmiyor, aksine destekliyordu.
Hacıosmanoğlu başkanlık döneminin ikinci yılında bazı güçlerin aklına uyarak önce transferlerde hata yapıyor ardından siyasi miting otobüsü ile kendi sonunu hazırlamaya başlıyordu.
Bir dönem önce yönetimde Asbaşkanlık yapan ve şehrin dengelerini iyi bilmesine karşın Hacıosmanoğlu dönemindeAasbaşkanlık koltuğu asimileye uğruyor ve etkinliğini yitirmeye başlıyordu.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken Trabzonspor İstanbul’dan yönetiliyor ve Trabzon kanadı etkinliğini yitiriyordu.
Hacıosmanoğlu yönetimi kendi sonunu iç acıcı olmayacak şekilde hazırlıyor, Trabzonspor'u rekor bir borç yükünün altına sokarak tarihte yerini alıyor ve kulübü biz kez daha kongreye hazırlıyordu.
Başkan adayları yapacakları icraatları anlatırken Trabzonspor delegesi siyasete yakın kimliğiyle bilinen Muharrem Usta ve yönetimini kulübün içinde bulunduğu durumdan kurtarsın diye çok az bir oy farkıyla başkanlık koltuğuna oturtuyordu.
Kongre salonunda verilen vaatler günün popülist politikasına uygun olarak "50. yılda şampiyonluğa 150 milyon TL ile geliyoruz. Lucescu ile çalışacağız" idi.
Delegeler bu cümlelere itibar ediyor, siyasi desteği de arkasına alarak işe koyuluyordu.
Yönetim şekillenenerek Asbaşkanlık koltuğuna şehrin yakından tanıdığı Ahmet Çubukçu oturuyordu.
Sahadan gelen başarısız sonuçlar ve yapılan yanlış transferlerle çok erkenden tökezlemeye başlayan yönetim önce Shota ile ardından Sadi Tekelioğlu ve son olarak da Hami Mandıralı ile yolları ayırıp iki dönem takımı emanet ettiği Ersun Yanal ile anlaşıyordu.
Yeni bir takım kurulmasını bekleyen taraftar heyecanlanıyor, yönetim mali yapılanma adına bir dizi yaptırımlar uyguluyor, takım içerden çalkalanıyor ve birçok oyuncuyla sezon başında yollar ayrılıyor ve oluşturulan scout ekibi 7 transfere imza atıyordu.
Takım İstanbul’dan yönetilmeye devam ediyor ve Trabzon kanadı bu süreçte sesini çok fazla yükseltemiyordu.
Kulübün mevcut Asbaşkanı Kulüp başkanının sahip olduğu hastanelerin birinde Başhekim olarak çalışması elini kolunu bağlayan en büyük etkenlerden biri oluyordu.
Açıklama yapmaktan imtina eden ve tek seslilik esastır kuralına uyuyordu. Şehrin siyasi kanadı ağız birliği yağmışçasına sorunları görmek yerine görmezden gelip sonun başlangıcını hazırlıyordu.
Bu süreçte siyaset kulübün neresindeydi?
Cevap; tam göbeğinde!
Peki Anadolu’ya abilik yapmış müzesi kupalarla dolu bu kulübe neden bu kadar acı çektiriyorsunuz?
Cevap eliniz kolunuz bağlı sesinizi çıkartamıyorsunuz.
Gelelim sonuç ve çözüm bölümüne bu şehir uyutulmaya devam edildiği sürece futboldan anlamayan bir oluşumdan mucizeleri beklemek yanılgısı devam ettiği sürece siz Trabzon’u görmezden gelip her şeyi siz biliyormuş gibi hareket etmeye devam ettikçe biz daha çok yazacağız.
Camia bu süreçte sizden sert ve radikal kararlar beklerken siz scout ekibinden gönderdiğiniz sekiz kişi ile camianın gazını alamazsınız.
Kötü transferleri yapanları görevden uzaklaştırmanızı
Takımın içinde varsa huzursuzluk yapan kadro dışı bırakmanızı bekliyoruz
Bu takımın büyüklüğünü siz anlamadınız ki başkanlarına anlatasınız.
Size en doğru cümleyi Özkan Sümer söylemişti;
Trabzonspor’u yaşamayanlardan Trabzonspor’u yaşatmasını bekleyemezsiniz.