Çok uzun bir yoldan gelmiş, zar zor eve kapağı atmıştı.
Maça gitmek için ne hali vardı, ne de zamanı…
Derken zar zor televizyonun başına oturdu.
Gözleri yorgunluktan kapanmak üzere ama, ne de olsa Trabzonsporlu ya illa maçı izleyecek…
Kadrolara baktı, “Hayret” dedi.
“3 stoper yedek kulübesinde ama, Okay yine stoper mevkiine çekilmiş. Her halde gençlerden birine yer açmak için…
Neyse vardır hocanın bir bildiği…” diyerek izlemeye başladı.
O da ne? Trabzonspor geriden oyun kuruyor, orta alandan adam kaçırıyor, Burak birinin başlangıcı ofsayt iki gol, bir asist yapıyor ve daha maçın ilk yarım saati Trabzonspor - Alanyaspor önünde 3 - 0 önde…
Oyun ve skorun verdiği rahatlıkla birleşen yorgunluğu ile gözleri kapandı…
İçinde kıpır kıpır mutluluk, gözlerinde uyku halinde bile gülümseme vardı.
Ne kadar zaman geçti hatırlamıyordu ama, birden gürültülerle uyandı!
Üst ve alt katlardan inanılmaz bağırtılar, küfürler geldiğini duydu!
Ne oluyor demeye kalmadan gözleri televizyona takıldı.
Televizyonun karşısında öylece uyumuş ve 3 - 0’dan sonraki olaylardan haberi yoktu…
Spiker “Rodellega’nın kafa vuruşunda Trabzonspor beraberliğe çok yaklaştı!” dediği anda gözlerini ovuşturdu.
“ Laa, bu diyor?” mırıltısı çıktı dudaklarından… Sonra televizyonun sol üst köşesine takıldı gözleri…
Ve öylece de kaldı… Trabzonspor 3 – 0 önde iken daldığı uykudan kabusla böylece uyandı.
Bir masalın kabusa nasıl dönüştüğünü öğrendi!
Her Trabzonsporlu 3 - 0 önde iken kaybedilen bir maçtan sonra elbette teknik direktörü suçlar!
Bu onun en tabii hakkıdır. O teknik adamı takımın başına getireni de…
Ama şimdi kimi suçlayacaklar, merak ediyorum!
ünkü Trabzonspor’un suçlanacak bir teknik adamı da yok, başkanı da, yönetimi de…
Madem bu kadar milyon avrolar harcandı, madem fantastik bir kadro kuruldu, o zaman takımın başına da bu kadroyu yönetecek bir teknik adam almalıydılar!
Ama şimdiye kadar ne yazarsak yazalım, ne söylersek söyleyelim. Bizi dikkate almadılar.
Ama daha ligin başında ve 6’nci hafta sonunda yine yanılmadık!!!
Bir takımın adam olup olmayacağı bu kadar süre içinde hemen hemen belli olur!
Trabzonspor belki takım olur ama, bu hoca ile değil…
Kendi adıma tespitlerimden zevk almıyorum...
Çünkü, bu kulübe aidiyetim var. Ama bu gerçekleri söylemeyeceğim, yazmayacağım ve görmeyeceğim anlamına gelmez…
Üzgünüm Trabzonsporlular; yine aldatıldınız…
Hem de çok büyük vaatlerle…
Trabzonspor gibi koca bir firma kendi evinde, A.Alanyaspor gibi sıradan bir takıma karşı 3 – 0 önde iken ne olursa olsun maçı yitiriyorsa o kulüpte o anki ne teknik adamın, ne başkanın, ne de yönetim işi olamaz…
“Var!” diyenlere hayırlı olsun. Bence artık sözün bittiği yerdeyiz. Ya şimdi, ya hiç…
Maça gitmek için ne hali vardı, ne de zamanı…
Derken zar zor televizyonun başına oturdu.
Gözleri yorgunluktan kapanmak üzere ama, ne de olsa Trabzonsporlu ya illa maçı izleyecek…
Kadrolara baktı, “Hayret” dedi.
“3 stoper yedek kulübesinde ama, Okay yine stoper mevkiine çekilmiş. Her halde gençlerden birine yer açmak için…
Neyse vardır hocanın bir bildiği…” diyerek izlemeye başladı.
O da ne? Trabzonspor geriden oyun kuruyor, orta alandan adam kaçırıyor, Burak birinin başlangıcı ofsayt iki gol, bir asist yapıyor ve daha maçın ilk yarım saati Trabzonspor - Alanyaspor önünde 3 - 0 önde…
Oyun ve skorun verdiği rahatlıkla birleşen yorgunluğu ile gözleri kapandı…
İçinde kıpır kıpır mutluluk, gözlerinde uyku halinde bile gülümseme vardı.
Ne kadar zaman geçti hatırlamıyordu ama, birden gürültülerle uyandı!
Üst ve alt katlardan inanılmaz bağırtılar, küfürler geldiğini duydu!
Ne oluyor demeye kalmadan gözleri televizyona takıldı.
Televizyonun karşısında öylece uyumuş ve 3 - 0’dan sonraki olaylardan haberi yoktu…
Spiker “Rodellega’nın kafa vuruşunda Trabzonspor beraberliğe çok yaklaştı!” dediği anda gözlerini ovuşturdu.
“ Laa, bu diyor?” mırıltısı çıktı dudaklarından… Sonra televizyonun sol üst köşesine takıldı gözleri…
Ve öylece de kaldı… Trabzonspor 3 – 0 önde iken daldığı uykudan kabusla böylece uyandı.
Bir masalın kabusa nasıl dönüştüğünü öğrendi!
Her Trabzonsporlu 3 - 0 önde iken kaybedilen bir maçtan sonra elbette teknik direktörü suçlar!
Bu onun en tabii hakkıdır. O teknik adamı takımın başına getireni de…
Ama şimdi kimi suçlayacaklar, merak ediyorum!
ünkü Trabzonspor’un suçlanacak bir teknik adamı da yok, başkanı da, yönetimi de…
Madem bu kadar milyon avrolar harcandı, madem fantastik bir kadro kuruldu, o zaman takımın başına da bu kadroyu yönetecek bir teknik adam almalıydılar!
Ama şimdiye kadar ne yazarsak yazalım, ne söylersek söyleyelim. Bizi dikkate almadılar.
Ama daha ligin başında ve 6’nci hafta sonunda yine yanılmadık!!!
Bir takımın adam olup olmayacağı bu kadar süre içinde hemen hemen belli olur!
Trabzonspor belki takım olur ama, bu hoca ile değil…
Kendi adıma tespitlerimden zevk almıyorum...
Çünkü, bu kulübe aidiyetim var. Ama bu gerçekleri söylemeyeceğim, yazmayacağım ve görmeyeceğim anlamına gelmez…
Üzgünüm Trabzonsporlular; yine aldatıldınız…
Hem de çok büyük vaatlerle…
Trabzonspor gibi koca bir firma kendi evinde, A.Alanyaspor gibi sıradan bir takıma karşı 3 – 0 önde iken ne olursa olsun maçı yitiriyorsa o kulüpte o anki ne teknik adamın, ne başkanın, ne de yönetim işi olamaz…
“Var!” diyenlere hayırlı olsun. Bence artık sözün bittiği yerdeyiz. Ya şimdi, ya hiç…
