Türkiye  Cumhuriyetini bölmek ve sözde başka bir devlet kurma adına; 1984 yılı itibarıyla PKK kanlı eylemlerine başlamış ve son 30 yılda ülkeyi kan gölüne çevirerek T.C vatandaşı birçok kişi ölmüş veya şehit olmuş  kat kat fazlası  da gazi.

30 yıl boyunca Ülkeyi yöneten iktidarların tümü Teröristlerle pazarlık yapılamayacağından hareketle sadece Polis ve Ordu güçleriyle bu terörist yapılanmaya son verilebileceğini, “biz Devletiz daha güçlüyüz asarız keseriz” hesaplarıyla hareket edince, geriye bakıldığında terörü bitirme adına sınıfta kaldığımız görülmüştür

AK Parti hükümeti iktidara geldikten sonra bir çok hususa el attı, bu doğrultudaki uygulamaları doğrudur yanlıştır ancak, Derin devlet faaliyetleri gibi olayların irdelenmesi sonucu ortaya çıkan enteresan gelişmeler ve kesinlikle böyle bir şey olamaz dediğimiz noktalarda sessiz kalarak suçlamaları kabul edenlerden anladık ki kazın ayağı hiç de göründüğü gibi değilmiş,

Ülkede terörün bitmesi demek AK Parti hükümetinin de uzun yıllar  iktidarda kalması anlamına gelmektedir. Bu bakımdan sonucu neye mal olursa olsun Kürt açılımını yapmak zorundaydılar. Açılım başladı ve PKK militanları Ülke topraklarını terk edip çıksın diye İmralı’dan mesajı aldılar, nihayet 08 Mayıs 2013 tarihi itibarıyla militanlar çekilmeye başladılar, peki nereye çekiliyorlar K.Irak’a üstelik silahlarıyla birlikte, orada ana üsleri var yani Kandil,  bundan sonra orada konuşlu olacaklar peki bu militanlar zaten yıllardan beri Kandil’de konuşlu değiller miydi ? Türkiye’ye buradan girip eylem yapmıyorlar mıydı? Şimdi hükümet şunu diyebilir “hayır efendim orayı da terk edecekler iyi de orayı nasıl boşalttıracaksın, varsayalım  boşaltırız dediler ne kadar samimi yaklaşacaklar işte orası tam bir muamma yani sonuç olarak şunları söyleyebiliriz;

1-   Başka bir silahlı örgüt meydana çıkıncaya kadar PKK hiçbir zaman silahını bırakmayacaktır. (ASALA-PKK gibi)

2-   PKK unsurları sürekli olarak sınır boylarında tehdit unsuru olarak varlıklarını sürdüreceklerdir. Zaman zaman taciz eylemlerinde de bulunabileceklerdir. Bunda amaç biz buradayız ve hala çok güçlüyüz.

3-   İmralı, Kandil veya BDP ile yapılan açılım şartlarının ne olduğunu kimse bilmiyor ancak, bu şartlar içerisinde verilen sözlerde durulmaması halinde PKK’lı unsurların fazla sabır göstereceklerini sanmıyorum.

4-   Hükümet; PKK lı unsurlar ile ateş kes yapıldığını açıklıyor ancak 11 Mayıs 2013 tarihli gazetede  “Babamı PKK kaçırdı” başlıklı yazıdan da anlıyoruz ki PKK ateş kesi kendine göre uyarlamış. İstediği zaman eylemini yapabileceğini gösteriyor.

5-   PKK lı unsurların çekilme süreci ile birlikte 6 ay içerisinde eylem göstermemeleri halinde sürecin başarılı olacağı  görülmekte ancak, bu süreç diliminde  en küçük bir kıvılcımda dahi terörist grupların tekrar eylemlere başlayabileceği muhtemeldir.

6-   PKK üst düzey yöneticileri arasında ciddi boyutlarda düşünce ayrılığı mevcuttur. BDP şimdilik onları bir arada tutabiliyor ancak olası bir dağılmada herkesin değişik gruplarla faaliyet gösterebilecekleri de ayrı bir konudur.

Hükümet açılımı anlatmak üzere Akil insanlardan oluşan gruplar kurdu, bu grupların Güneydoğu dışında kalan bölgelerde başarılı olacaklarını düşünmediğim gibi, yanlış ifadeler kullanıp süreci baltalayabilecekleri gibi şiddete de maruz kalabileceklerdir. Ayrıca Ülke gündemi daha şimdiden süreci bırakıp Akil insanların devletten 50 bin Tl maaş aldığını konuşmaya başlamış.

Süreci etkili şekilde anlatmak için Terörle yıllarca mücadele etmiş özellikle gazi olmuş, evladını yitirmiş duyarlı insanların Televizyonlarda yapacakları 5-10 dakikalık konuşmalar halkımız üzerinde daha etkili olacaktır. Bizzat yıllarca terör belasıyla savaşmış  insanların savaşı ve barışı gerçek anlamda  en iyi şekilde anlatacaklarının bilinmesine rağmen neden kendilerinden  istifade edilmemesi de ayrı bir konu.

Tek Bayrak tek vatan yolunda Türk, Kürt, Laz, Çerkez demeden kardeşlik ve barış sağlanacaksa, akan kan duracaksa bu Ülke topraklarında yaşayan herkes sürece destek vermelidir. Ancak süreç uğruna Ülke toprakları  üzerinde hesaplar yapılmışsa ve bazı ödünler verilmişse, işte o zaman sonuç ne olur bilinmez.