Ahmet Külekçi
Tunceli’de ciğerimiz yandı
Tunceli’nin Ovacık ilçesinde terör örgütü PKK’nın araziye döşediği el yapımı patlayıcı ile hayatını kaybeden 4 yaşındaki Nupelda ve ağabeyi 8 yaşındaki Ayaz Güloğlu’yu ne unutacağın nede unutturacağız.
O masum iki yavrunun ölümüne sebep olan hainler için artık söylenecek sözde kalmadı.
Ciğerimiz yandı.
Allah başta anne-babası olmak üzere yakınlarına sabır versin.
Kolay değil bu acıya katlanmak.
Nupelda bu sene okula başlayacaktı.
Ayaz ise yeniden okulda arkadaşlarına kavuşacaktı.
Lanet olsun…
Bu yazıyı yazarken bile elim titriyor, kalbim acıyor..
Herkes kendi evladını gözünün önüne koysun.
Dayanacak bir acı mı?
İki yavrumuz Allah katında şehittir.
Bizim için de onlar birer melektir.
Olayı başından beri takip eden ve acılı ailenin yanından bir an solun ayrılmayan Tunceli Valimiz Tuncay Sonel’in de belirttiği gibi “Bu hainlerin sonu geldi, az kaldı hepsi tek tek etkisiz hale getiriliyor. Ne Tunceli’nin de ülkenin huzurunu ve kardeşliğini bozmak isteyenler amaçlarına ulaşamayacak”
Yavrularını kaybeden acılı aile bilsin ki devlet onların yanında olmaya devam edecek.
Acıyı paylaşmak ve terör örgütünü kınamak yerine sahte gözyaşları döken başta Tunceli belediye başkanı ve HDP vekilleri de artık şapkalarını önüne koysunlar.
Bu iki yavrunun ölüme neden olan PKK’ya karşı neden tek bir çift sözleri yok.
Terör örgütü PKK 30 yılda 142 savunmasız çocuğu katletti, çok sayıda çocuğumuzun yaralanmasına ve sakat kalmasına neden oldu.
Son 3 yılda ise 30 yavrumuz mayına basma sonucu yaşamını kaybetti.
Benim de o bölgede olduğum 12 Mayıs 2018 tarihinde Mardin’in Nusaybin ilçesinde Moloz dökülen bölgede koyunlarını otlatan 11 yaşındaki Hogır Kayran, bulduğu cismin patlaması sonucu hayatını kaybetmişti.
**
AH ERHAN TUNCEL AH!
2007 yılında Hrant Dink cinayetinin arkasında F Tipi yapılanma(bugünkü adıyla FETÖ) var dediğimizde kimse bize inanmadı, inanmak istememişti.
Yazdık-çizdik-mesaj verdik-konuştuk..
Ne yazık ki kötü adam olduk.
İşimizden edildik, şemalara konu olduk, Ergenekon dosyası içinde yer aldık..
Neredeyse Hrant’ı biz öldürdük.
İş o noktaya geldi.
Emre Uslu ile Adem Yavuz Arslan o tarihlerde bizi köşeye sıkıştırmak için ellerinden geleni yaptılar.
FETÖ’nün beyin takımında yer alan iki şerefsizin diline düştük ,kitaplarına konu olduk.
Hrant Dink cinayetinin bir numaralı adamı olan Erhan Tuncel’in dosya kapsamında bırakılmasına isyan ederken “Ya arkadaş bu işin arkasında cemaat var, bu adam Fetoş’un köpeği” dediğimizde bize gülenler –alay edenler acaba ne kadar utanıyor ne kadar yüzleri kızarıyor.
Sanmıyor ki pişman olsunlar.
Şimdi geldiğimiz noktaya bakın.
“Ağabey” denen Erhan Tuncel Hrant Davasından FETÖ bağlantılı olarak 99 yıl ceza aldı.
10 yıl sonrada olsa haklılığımızın ortaya çıkmasına sevinsek mi –üzülsek mi bilemiyorum
Hala mahkeme kapılarında davamızın peşindeyiz.
Çok şükür ki bu alçak yapının hiçbir dönem ne ekmeğini yedik, ne onların oyununa geldik, ne de teslim olduk.
Başımız dik bir şekilde mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz.
**
ÖNCE AHLAK ÖNCE MANEVİYAT!
Bayburt Valiliği’ne atanan 38 yaşındaki Cüneyt Epcim, Türkiye’nin en genç valisi oldu.
Vali Epcim ile geçen yıl kayyum belediye başkanı olarak görev yaptığı Hakkari’de tanışmıştım.
Yerel seçimlerde Hakkari Belediye başkanı adayı olmuş seçimleri kaybetmiş ama gönülleri kazanmıştı.
Çalışkan-azimli ve üretken bir kişiliğe sahip
Bayburt Valiliği görevini başarıyla yerine getireceğine inancım tamdır.
Allah utandırmasın.
Bu ülkenin liyakatlı-vatansever ve samimi bürokratlara ihtiyacı var.
Ama hepsinden önce ahlak ve maneviyat geliyor.
Toplum olarak ciddi bir yozlaşma içindeyiz.
Bazı noktalarda çok ciddi kendimizi sorgulamak zorundayız.
İpin ucu kaçmış durumda.
Aile kavramı dahil bir çok değerlerimiz ciddi yara almış durumda.
**
SIĞINMACILAR VE MÜLTECİLER SORUNU
Ülkemizin kanayan yarası konumunda olan göçmen sorunu içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı.
İstanbul başta olmak üzere özellikle Gaziantep-Şanlıurfa-Diyarbakır ve Mardin’de sorun daha da derinleşiyor.
Gaziantep’te sadece Suriyelilerin sayısı 600 bini geçmiş durumda.
Şubat 2015 tarihinde Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan ve Av.Uğur Altun tarafından kaleme alınan ve kitaplaşan “Sığınmacılar ve Mülteciler Raporu” hazırlanmasında benim de çok ciddi katkım olmuştu.
Artvinli hemşerim Avukat Özge Görel ile Şanlıurfa’da Harran ve Suruç başta olmak üzere kurulan tüm kampları tek-tek gezmiş rapor hazırlamıştık.
Raporda bugün gelinen noktaya dikkat çekerek uyarılarda bulunmuştuk.
Çok ama çok vahim olan tespitlerimiz üzerine ne yazık ki gereken hassasiyet gösteremedik.
Özellikle insan hakları kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve dernekler “sığınmacılar” noktasında ilk başlarda gösterdikleri duyarlılığı ne yazık ki daha sonraki süreçte gösteremediler.
Arkası gelmedi.
Sorun büyüdükçe büyüdü.
Mevcut hükümete yerel seçimlerde ağır darbe vuran “göçmen sorunu” noktasında İçişleri Bakanlığının önemli ve yerinde hamleleri hayata geçmeye başladı.
Umut ediyorum ki çok kısa zamanda ilave tedbirlerle daha somut adımlar atılacak.
Atılmak zorunda..
Biz ülke olarak elbet te mazlumlara-çocuklara-yaşlılara savaştan-açlıktan ve yokluktan kaçan herkese kapımız açıyoruz.
Ölümden kaçan çaresizlere ne yapabilirdik ki.
Ama Avrupa bizi göçmen noktasında yalnız bırakıyor, iki yüzlü bir tavır sergiliyor.
Bizde ülkenin içinde olduğu ekonomik sorunları göz önüne alarak mutlak suretle çözüm üretmekten başka çaremiz kalmadığını kabullenmek zorundayız.